İktidar erkanının aşil topuğu

İlter TURAN SİYASET PENCERESİ dunyaweb@dunya.com

Bir dairede doğalgaz sızıntısı olmuş. Yedi genç ölmüş. Durum çok boyutlu bir ihmalkârlık sonucu. Gaz dağıtım şirketinin genel müdürü açıklama yapacak. Konusunu pek bilmediği, basını susturmak istediği, bu hazin olay karşısında bile mizah jestleriyle işi geçiştirmeye çalıştığı görülüyor. Konuyla ilgisiz bir yalan atmayı da ihmal etmiyor, gençler yarı çıplaktı diye sonradan tevil etmeyi beceremediği sözler sarf ediyor. Müdüre kalsa konuyu kapatacak ama basın rahat durmuyor,  muhteremi sıkıştırıyor. Nihayet kendisine görevi veren belediye başkanı, olasılıkla seçim yaklaşırken olayın seçmen katında hoş karşılanmayacağı endişesiyle, ayrılmasını rica ediyor. Beyefendi giderken bile çenesini tutamıyor. Yerli, yersiz bir takım açıklamalarla haklı olduğunu, kötü niyetle hareket edildiğini anlatmaya çalışıyor.  Gelin sizinle iddiaya  girelim. Eski belediye başkanı seçimi kazanırsa, bizimki yine yüksek maaşlı bir başka göreve getirilecektir. Hiç öyle şey olur mu demeyin! Zaten olmayan bir şey değil.

Acaba önümüzde ne türden bir olay var? Birbiriyle bağlı iki olgu ile karşı karşıya bulunduğumuzu zannediyorum. Bunlardan ilki, bugün iktidarda bulunan kadroların uzun süreler kendilerini Türkiye'deki siyasi-bürokratik süreçlerden dışlanmış hissetmeleridir.  Bu zevat ayrıca, liyakatlerine rağmen çoğu göreve gelmelerinin engellendiğini kanaatindedir. Böyle bir değerlendirmenin tamamen doğru olmadığı aşikar, ancak önümüzde görgül değil, psikolojik bir gerçeklik var. İkinci olarak, iktidardaki kadrolar, bugün ulaştıkları güç düzeyini sergiledikleri sorgusuz dayanışmaya ve lidere itaate bağlıyorlar; dolayısıyla aynı davranış tarzını devam ettirmeleri gerektiğine inanıyorlar. Sanıyorum bu teşhisim pek yanlış değil. İktidar partisi her zaman için güçlü bir dayanışma sergilemiş, bundan siyaseten kazançlı çıkmıştır. Parti içinde yaşandığı ileri sürülen geçimsizlikler bile dışarıya taşınmadan giderilmiştir, örtülmüştür. Bakanlardan başlayan, orta derece memurlara kadar uzanan kişiler, işlerinde sağladıkları başarı derecesine bakılmaksızın, hatta hukuka ve bazen ahlaka uygun olmayan işler yapmış olsalar dahi, hükümet çaresiz kalıncaya kadar görevde tutulmuşlardır, tutulmaktadırlar.

Sorum şu: Partiyi iktidara getiren dayanışma, iktidarını sürdürülebilir kılmakta mıdır? Muhalefetimizin iktidar olma konusunda isteksiz olması, bu sorunun yanıtlanmasını güçleştiriyor çünkü iktidarımız muhalefet açığının sağladığı boşluk nedeniyle rahat bir hayat yaşadı, seçim kaybetme korkusu duymadı. Ben yine de, kendini dışlanmış hissedenlerin yüksek dayanışma politikalarının iktidar partisinin değişime uyumunu zorlaştıracağını, icraatine zarar vereceğini ve kaybını artıracağını tahmin ediyorum. İktidarımız birçok göreve işte ehil olmayan kişileri getiriyor, işlerini iyi yapamasalar dahi onları görevde tutuyor, koruyor. Bu zevat işini iyi yapamasa da, liyakatlerinin elvermediği mevkilerin itibarına, gelirine alışıyor; gitmemek için elinden geleni yapıyor. En yaygın tavır, kendilerini yoldaşlarının emrine sokmak;  profesyonel performansı, hukuku ve ahlakı hiçe sayıp, ne pahasına olura olsun görevde kalmaya çalışmaktır. Sınırsız dayanışma ve görevi bırakmanın dayanılmaz  zorluğu iktidar erkanının aşil topuğudur.

Tüm yazılarını göster