İhracatın mayısta mazereti var, çünkü altını yok!

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

İhracat mayısta geçen yıla göre yüzde 18.8 azaldı. Bu, 2015 yılının ilk beş ayında kaydedilen en yüksek oran. Mayıstaki bu yüksek oranla birlikte ihracatın ilk beş aydaki düşüşü de yüzde 8.4'ü buldu. İthalat ise mayısta yüzde 14.4 düştü, beş aylık düşüş de yüzde 10.6 oldu. Yani beş ayın toplamında ihracattaki düşüş, ithalattaki oranı neredeyse yakaladı. 

İhracatın böylesine hızlı bir gerileme göstermesinde doların euroya karşı değer kazanmış olmasının etkisi var kuşkusuz. Ama unutmamak gerek, aynı etki ithalat için de söz konusu. Hem ithalat mutlak değer olarak daha büyük olduğu için parite kaynaklı etki ithalatın daha düşük görünmesine yol açıyor. Parite etkisinin düzeyini bir başka yazı konusuna bırakıp, TÜİK'in dün açıkladığı rakamlara dönelim.

İhracattaki gerilemeyi tümüyle pariteye bağlamak mümkün değil. Tamam, dolardaki değer artışı yüzünden ihracat (ithalat da) düşük görünüyor, ama bizim sorunlarımız da var. Hep söylendi, yazıldı; geliri azalan ülkelerin bizden olan ithalatlarını aynı düzeyde sürdürmeleri ya da aynı fiyat düzeyinde sürdürmeleri beklenemezdi. Nitekim bu sorun karşımıza, ihracatı sekteye uğratan en önemli etken olarak çıkıveriyor işte. Hani biz, başka yerden temini pek mümkün olmayan, rekabet gücü açısından elimizi çok güçlü kılan ürünler satabilen bir ülke konumunda olsaydık, örneğin bir Güney Kore gibi akıllı telefon başta olmak üzere bazı elektronik ürünlerde dünyaya hakim duruma gelebilseydik, kimse bizim ürettiklerimizi almaktan vazgeçemezdi elbette. Ama bizim sattığımız hangi ürün bir başka ülkeden temin edilemez ki, var mı öyle bir ürünümüz ki... 

Altın yoksa, ihracat da yok

Aslında öyle bir ihraç ürünümüz var. Altın! Üretme durumunda değilsek de alıp sattığımız, siyasette en büyük malzeme haline gelen, son olarak plaket polemiği yaşanmasına yol açan altın!

İlk dört ayda ihracatı iyi kötü ayakta tutan külçe altın ve mücevher ihracatıydı. Ocak-nisan döneminde 5.4 milyar dolarlık külçe altın, 1.2 milyar dolarlık da mücevher satmıştık ve toplam tutar 6.6 milyar doları bulmuştu. Ama mayısta külçe altında işler çok ama çok kesat gitti.

İlk dört ay toplamında 5.4 milyar dolar olan, bir başka ifadeyle aylık ortalaması 1.4 milyar dolara yakın gerçekleşen külçe altın ihracatı, mayısta 90 milyon dolarda kaldı. Rakamda bir yanlışlık yok, mayısta yalnızca 90 milyon dolarlık külçe altın ihraç edebildik. 

Mayıs ayında da, ilk dört ay ortalaması düzeyinde, yani 1.4 milyar dolarlık altın satabilseydik, mayıs ihracatı 11.1 milyar dolar değil 12.4 milyar dolar olacak ve böylece geçen yılın aynı ayına göre gerileme yüzde 18.8 değil, yüzde 9.5'te kalacaktı. 

Yani, mayısta bizi bu havalar değilse de, bir anlamda altın mahvetti! (Beni bu güzel havalar mahvetti, diyen Orhan Veli'yi saygıyla anıyoruz) İhracatın böylesine düşük kalmasına ve geçen yıla göre neredeyse beşte bir azalmasına altın yol açtı. 

Yoksa siz de "altın ihracatına alışmasaydık da, altına bel bağlamasaydık da, biraz sanal gibi duran bu ihracatın büyüsüyle hareket etmeseydik de bunlar başımıza gelmese miydi, sonunda hayal kırıklığı yaşamasa mıydık" mı diyorsunuz? 

Her ne kadar külçe altın ihracatı mayısta hayal kırıklığı yaratacak düzeyde kalmış ve "dişimizin kovuğunu" bile doldurmamışsa da, ilk beş ay toplamında geçen yıla göre yine de iyi durumdayız, bir başka ifadeyle "kardayız". Geçen yıl beş ay toplamında 2.6 milyar dolarlık külçe altın, 1.5 milyar dolarlık da altından mücevher ihraç etmiştik. Böylece toplam ihracat 4.1 milyar dolar olmuştu. Bu yıl aynı dönemde ise mayıstaki yavaşlamaya rağmen 5.5 milyar dolarlık külçe altın, 1.6 milyar dolarlık da mücevher olmak üzere toplam 7.1 milyar dolarlık satış gerçekleştirdik.  

Tüm yazılarını göster