İhracat rakamlarındaki karmaşa

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Dış ticarete, dolayısıyla ihracata ilişkin veri üretme görevi Türkiye İstatistik Kurumu'na ait. Ancak, Dış Ticaret Müsteşarlığı ve Türkiye İhracatçılar Meclisi de ihracat rakamı hesaplıyor. İşte kafa karışıklığı da o noktada başlıyor. Çünkü bu üç kuruluşun rakamları arasında fark bulunuyor. Dış Ticaret Müsteşarlığı'nı ayrı tutalım, çünkü bu kuruluş ihracat rakamına ilişkin bir açıklama yapmıyor; ama görevi gereği açıklama yapan Türkiye İstatistik Kurumu ile Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin rakamları arasındaki fark kafa karıştırıyor.

Türkiye İstatistik Kurumu ile Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin rakamları arasındaki uyumsuzluğun nedeni, kapsamın farklı olması. İşte bu fark yüzünden ilk iki ayın ihracat rakamları TÜİK'e göre yerinde sayıyor, TİM'e göre ise kayda değer bir artış var. TÜİK verileri, ihracata konu tüm malları kapsarken TİM rakamları daha sınırlı bir çerçeveye sahip. TİM'in açıkladığı ihracat verilerine altın dahil değil. Farkın nedeni de bu.

2009 yılında TİM'in rakamları altını kapsamadığı için TÜİK'in rakamlarından düşük kalmıştı. Bu kez 2010'da altın ihracatı çok azalınca TÜİK ile TİM'in rakamları neredeyse eşitlendi. Geçen yılki gerçekleşme TİM rakamlarında daha düşük olduğu için artış oranı yüksek görünmeye başladı. İşte bunun sonucunda da bu yılki ihracat TİM'e göre çok hızlı artıyor, TÜİK'e göre ise yerinde sayıyor, hatta bir miktar geriliyor.

Türkiye, geçen yıl hem miktar olarak çok altın sattı, hem de altın fiyatları yüksekti. Örneğin geçen yıl şubat ayında, hemen hemen tümü altından oluşan 71'inci fasıl kapsamında 1.7 milyar dolarlık ihracat yapılmıştı. Söz konusu fasıl kapsamında bu yılın şubat ayındaki ihracat 272 milyon dolarda kaldı. İki aylık dönemde de geçen yıl 2.8 milyar dolar olan ithalat, bu yıl 506 milyon dolar olarak gerçekleşti.

TÜİK'in açıkladığı ihracat geçen yılla hemen hemen aynı düzeyde. TÜİK'in rakamları 71'inci fasıl ayrı tutularak hesaplandığında, şubat ihracatının geçen yıldan yüzde 20, iki aylık ihracatın yüzde 16 daha fazla olduğu dikkati çekiyor. 

Altını bu yıl hatırladık!

Geçen yıl altın ihracatı toplam rakamı yukarı iterken bu konuya değinmemeyi, hatta unutmuş görünmeyi tercih ettik. İhracatın öngörüleni aşarak 100 milyar doları geride bırakmasında altının çok önemli bir yer tuttuğu gerçeğini ikinci plana attık ya da atmış göründük.

Bu yıl ise ihracatın aslında arttığını, altın ihracatı çok azaldığı için toplamda artış görünmediğini dile getirmeye başladık. Bu yaklaşım yanlış değil, ama keşke geçen yıl umduğumuzun üstünde bir performans yakaladığımızda bunda altının payı olduğunu söyleyebilseydik.

2010 yılı ihracat hedefi, aslında mütevazı bir hedef. Bu hedefte altın için nasıl bir öngörüde bulunulmuştu, bilmiyoruz. Altın ihracatındaki düşüşten kaynaklanan bir kayıp olacak, bu kesin. Ama bu kayıp telafi edilemeyecek bir büyüklük oluşturmuyor. Dileyelim önümüzdeki süreçte özellikle AB pazarı biraz toparlanır ve eski alıcı kimliğine bürünür ve euro dolar karşısında daha fazla zayıflamaz da biz de ihracatta daha az sıkıntı yaşarız.

Tüm yazılarını göster