İhracat desteğinde sınıfta mı kaldık?

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

İhracat yapabilmenin temel bazı koşulları var. Birincisi satacak malınız olacak, ikincisi malınızı satacağınız pazarlar bulacaksınız, üçüncüsü de sizinle aynı pazara aynı malı satma durumundaki rakiplerinizle rekabet edebilecek güce sahip olacaksınız.

İhracatçıya rakipleriyle rekabet edebilme gücünü kim sağlar; ağırlıkla kamu, değil mi. Peki, küresel kriz sürecinde kamu destekleri konusunda Türk ihracatçısı rakiplerine göre avantajlı mıydı, yoksa az destek aldığı için biraz geride mi kaldı? Bu sorunun yanıtını TEPAV'ın "İhracatın desteklenmesine yönelik Türkiye'nin rakiplerinin uyguladıkları kamu politikaları" adlı çalışmada bulma şansımız var. Ekonomi Politikaları Analisti Sarp Kalkan ve Araştırmacı Ülkem Başdaş tarafından gerçekleştirilen çalışmada, kriz süresince diğer ülkelerin ne gibi teşvikler geliştirdikleri ve bu dönemde Türkiye'nin ne yaptığı irdeleniyor.

TEPAV bir süre önce Türkiye'nin ihracat performansının değerlendirildiği bir çalışma yapmıştı. Bu çalışmada Türkiye'nin ihracatının, rekabetçi olduğu ve en fazla ihracat yaptığı sektörlerde dahi AB'nin toplam ithalatından daha fazla daraldığına dikkat çekilmişti. Söz konusu çalışmada Türkiye'nin; ABD, Çek Cumhuriyeti, Polonya, Kore, Romanya, Çin ve Hindistan karşısında pazar kaybettiği belirtilmişti. 

Türkiye, bu ülkelere göre neden daha çok pazar kaybına uğradı? TEPAV'ın değerlendirmesini okuyalım:

"Bu ülkelerin ihracat performansının Türkiye'den daha iyi gerçekleşmesinde şirketlerin bireysel başarısı, içinde bulundukları tedarik zincirinin durumu, kur rejimi ve buna bağlı kur hareketleri etkili olabileceği gibi, uygulanan kamu politikalarının da ihracat performansını olumlu yönde etkileyeceği unutulmamalıdır."

İşte bu noktadan hareket eden TEPAV, belli başlı ülkelerde ihracat performansını etkileyecek kamu politikalarının dökümünü çıkarıyor ve bunu Türkiye'de yapılanlarla kıyaslıyor.

Dünyada ve Türkiye'de bu süreçte neler yapıldığı uzun bir değerlendirme halinde TEPAV'ın çalışmasında yer alıyor. Peki, Türkiye'nin yaptıkları yeterli mi; TEPAV'ın değerlendirmesine dönelim yeniden:

"…İhracatın geliştirilmesi yönünde alınan tüm bu tedbirler büyük ölçüde yetersiz kalmış ve Türkiye'nin ihracatı, birçok ürün ve ülke grubunda pazar kayıplarına yol açabilecek şekilde daralmıştır. Bu tedbirlerde ya geç kalınmıştır ya da sorunun teşhis ve tedavisinde gerekli olan etkinliğe ulaşılamamıştır. Bu nedenle Türkiye'nin ihracatçılarına sağladığı destekler sadece gelişmekte olan ülkelerle karşılaştırıldığında değil; ABD, Fransa, Kanada gibi gelişmiş ülkelerde alınan tedbirlerin yanında da sönük kalmaktadır. Örneğin, Türkiye'de ihracat sigorta mekanizmasının kullanımının, krizin de sonucu olarak 2009'da artacağı ifade edilse de mevcut mekanizmanın iyileştirilmesi konusunda 2009 yılında yapılan bir değişiklik bulunmamaktadır. Sigorta kapsamındaki ülkeler ve primler halen 2008 başındaki genişletilmiş hali ile yürürlüktedir.

İhracat desteklerinin ülkelerin ihracatı üzerinde ne derece etkili olduğuyla ilgili kapsamlı bir çalışma bulunmamaktadır. Ancak, bazı ülkelerin diğerlerinden çok daha iyi performans göstermeleri başarılı uygulamalar olduğu yönünde bir sinyal olarak değerlendirilmelidir."

Önce satacak malınız olacak, sonra pazar bulacaksınız. Malı ürettiniz, hazır; pazar bulmak için artık 90 bin kilometre mi diyelim, 100 bin mi, dünya etrafında iki buçuk tur da attınız; ama ihracatçıyı rekabet gücü açısından destekleyecek kamu politikaları geliştiremiyorsanız, uzaya da gitseniz, on yıllık ihraç malını üretip hazır hale de getirseniz kar etmez.    

Tüm yazılarını göster