İç piyasa canlı ithalat devam ediyor cari açık yüksek çıkacak

Tevfik GÜNGÖR OLAYLARIN İÇİNDEN gungoruras@superonline.com

Bugün Merkez Bankası eylül ayı cari açık rakamını açıklayacak. Görünen o ki, Merkez Bankası'nın ve hükümetin aldığı tüm tedbirlere rağmen cari açık rakamı büyük çıkacak.

Geçen hafta eylül ayı Sanayi Üretim Endeksi açıklandı. Klasik endeks bir ayda toplam sanayide yüzde 6.9 oranında, imalat sanayiinde yüzde 9.9 oranında büyümeye işaret ediyor.

Klasik endeks 2005=100 iken, 2011 Eylül ayında 127.5 oldu. 2010 yılı 12 ay ortalaması 116.4 idi.

Demek ki sanayide üretim çok iyi.

İhracat eylülde bir ay önceye göre artmadı. O halde üretim iç talebe dayanıyor. İç talebi banka kredilerinin canlı tuttuğu bir gerçek.

Yılın ilk 9 ayında özel banka kredileri yüzde 32 büyüdü. Taksitli harcamalarda yüzde 25.3 artış var.

Döviz fiyatının yükselmesi, henüz ne iç talebi frenliyor ne de ithalatı.

İthalat temmuzda 9.1 milyar dolar idi. Ağustosta 8.4 milyar dolar oldu. Eylülde patladı.10.4 milyar dolara ulaştı.

Bu tabloda bugün açıklanacak eylül ayı cari açığının 6 milyar dolardan az olmaması beklenir.

Önemli olan cari açığın değişen şartlarda nasıl kapatılabildiğidir.

Açığı kapatmak için temmuzda rezervden 665 milyon dolar, ağustosta 3 milyar 572 milyon dolar yedik.

Merkez Bankası önceleri iç talebin frenlenmesi ile ithalatın azalacağını tahmin ediyordu. Daha sonra döviz fiyatı artınca cari açığın küçüleceği konuşulur oldu.

Fakat ortada bir gerçek var. İthalat küçülmüyor. İthalata bağlı olarak cari açık sorunu devam ediyor.

Burada önemli olan son on yılda iç piyasanın ve de üretimin ucuz ithalata bağımlı hale gelmesidir. Döviz fiyatı arttı diye, tüketim alışkanlıkları ile üretim yapısı hemen değişemiyor.

İthal girdiden bir günde yerliye dönüş mümkün değil.

Görülen odur ki döviz fiyatlarının artışı henüz piyasalarda ve üretimde etkili olamadı.

Bu çok önemli. Çünkü etkideki gecikme, döviz fiyatının kontrolsüz olarak (hazmedilebilir ölçüyü aşan şekilde) yükselmesine neden olabilir. Oluyor da.

Hükümet kamunun döviz borcunun küçüklüğü nedeniyle döviz fiyatındaki artıştan gerekli şekilde paniğe kapılmıyor.

Özel sektör ise ağır döviz borcuna, döviz kredisi riskine rağmen sesini çıkaramıyor.

Burada tehlikeli olan, dış finans çevrelerinin birden bire "Türkiye bu cari açık ile borçlarını ödeyemez" demeye başlamalarıdır.

İşte tehlikeli olan budur. Bizim eskiden hiçbir döviz borcumuzu ödememezlik etmememizi kimse hatırlamaz.

Cari açık sorunu arada sırada hatırlanarak sonra unutulacak, küçümsenecek bir sorun değildir.

Tüm yazılarını göster