Hükümet, Yoksulluk Göstergeleri’ni önemsemedi

Tevfik GÜNGÖR OLAYLARIN İÇİNDEN gungoruras@superonline.com

TÜİK, Yoksulluk Göstergeleri'ni yayımladı. Maalesef, ne iktidar partisi ne de muhalefet, göstergeleri değerlendirmeye vakit bulamadı.

Halbuki politikacıların, iktidar partisinin öncelikli sorunu bu olmalıdır..

Göstergelerin ortaya koyduğu çarpıklıkları nasıl gidereceğiz?

Tarımda çalışanlarının yoksulluk oranı giderek artıyor. 2007 yılında tarım çalışanlarının yüzde 32.05'i yoksul iken, bu oran 2008 yılında yüzde 37.05'e yükselmiş.

TÜİK tarafından açıklanan yoksulluk rakamları 2008 yılına ait… 2009'da kriz nedeniyle üretim, istihdam, gelir düştü. Yoksulluk tablosu daha da kötüleşti.

Yoksulluğun tek bir çözümü var: Üretimi artıracağız. Üretim artacak. İnsanların işi ve geliri olacak ve yoksulluk (tamamen sona ermese de) azalacak.

Üretimi artıracağız ki, 3.4 milyon işsize iş bulalım, 22.1 milyon çalışanın gelirini artıralım.Yoksul sayısını azaltalım.

-22.1 milyon çalışanımızın 5.6 milyonu tarımda. Tarımda çalışanların yoksulluk oranı ise çok yüksek.

-4.5 milyon insanımız sanayide. Sanayide üretim geriledi. İşsizliğin ana kaynağı sanayi sektörü.

-1.3 milyon insan inşaatta çalışıyor. İnşaat sektörü kör-topal yürüyor.

-10.5 milyon insanımız ise hizmetler sektöründe. Bunların 3 milyonu kamu personeli. Kalanı oto-park bekçisi, simitçi, ayakkabı boyacısı ve benzeri işlerde çalışanlar.

İnsan yapımız bu…Yoksulluk tablomuz bu… Bu yapıda, bu tabloda çözüm ne olabilir?

- Kısa sürede işsizlere iş yaratma imkanımız yok. İşsizlik bir süre daha devam edecek.

- Düşük maaş, ücret ve yevmiyeleri, düşük emekli maaşlarını kısa sürede artırmak imkansız. Çünkü devletin parası yok ki artırabilsin, özel sektörün üretimi yok ki artırabilsin.

Kısa sürede istihdamı ve üretimi artıramayacağımıza göre yoksulluğun daha da artmasını mı bekleyeceğiz?

Bugünden çare üretmemiz gerekiyor. Çare üretmek demek alternatif politikaları ortaya koymak, tartışmak ve en yararlı olacağına inanılanı uygulamaya koymak demektir.

-İşsizleri, maaş, ücret ve yevmiyeli yoksulları ile emekli yoksullarını kaderleriyle baş başa bırakamayız. Ekonomi harekete geçinceye kadar bütçeden bu yoksullara destek sağlamaya mecburuz..

2010 bütçesi TBMM'de şekillenirken gıda ve gıda dışı yoksulluk sınırı altındaki insanlarımıza destek sağlamaya dönük ödenekler artırılmalıdır.

-Kısa sürede tarımda ve üretimde gelir artıracak politikaları uygulamaya koymak zorundayız. Tarımda boş toprak var. Çalışacak insan var. İnsanlar üretim yapamıyor. Ne üreteceklerini bilemiyor. Ürettiği elinde kalıyor. Ürettiği para etmiyor.

Tarım Bakanı, bakanlığında masa başında oturan ziraatçıları tarlaya çıkaracak. 2010 yılı destekleme primlerini cesur bir şekilde ayarlayarak bugünden açıklamalıdır.

- Ucuz döviz, bizim sanayiimizi krizden önce yıktı. Krizden sonra vadeli çek zincirinin kopması, KOBİ'lerin SSK ve vergi borçları nedeniyle kredi kanallarının kapanması sonucu Anadolu'da üretim durdu. İnsanların harcama gücünün gerilemesi ve ihracat pazarlarının tıkanması ile büyük sanayi üretimi kıstı.

- Sanayide üretimi harekete geçirmenin yolu (1) Akıllı döviz kuru politikası. (2) İç piyasayı harekete geçirmek için iç talebi canlandırmaya dönük tedbirler, (3) KOBİ'lerin vadeli çek, SSK ve vergi borçları sorunları ile ilgili düzenlemeler yaparak duran çarkın hemen dönmesini, Anadolu'da üretimin canlanmasını sağlamaktır.

Bizim yoksulluk, işsizlik sorunumuz kriz ile ortaya çıkmadı. Krizden önce de vardı. Ama kriz sorunun boyutunu büyüttü.

Yoksulluk sorunu da işsizlik sorunu da kendiliğinden çözülemez. Üretim kendiliğinden artmaz. "Her şey bozulduğu gibi kendi kendine düzelemez". Dünyanın her ülkesinde devlet denilen gücün öncelikli sorumluluğu halkın iş ve aş sorununu çözmektir.

Türkiye'nin gündemine bakıyoruz. Gündemde istihdam, üretim, yatırım gibi konular yok.

Tüm yazılarını göster