Hollanda lojistik sektörü Türk yatırımcılar için çok cazip

DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN didem.eryar@dunya.com

TBC (Turkish Business Center) veya diğer adıyla Ernst & Young'ın Hollanda'daki Türk Masası, 1 Mayıs 2007'den bu yana Amsterdam merkezli olarak hizmet veriyor. TBC, Ernst & Young'ın Türkiye ve Hollanda ofislerinin beraberce tasarlayıp hayata geçirdikleri bir proje.

Ernst&Young Vergi Bölümü şirket Ortağı Feridun Güngör, "TBC olarak amacımız yatırımcıların farklı ülke mevzuatlarını ilgilendiren hususlardaki mali ve hukuki danışmanlık ihtiyaçlarını tek bir elden en verimli şekilde yürütülmesini sağlamak" diyor. TBC, bu kapsamda 140 ülkede 130 binin üzerinde çalışandan oluşan Ernst&Young ağı yardımıyla, Türkiye'den yurtdışına yönelen yatırım hareketlerine Hollanda üzerinden ilgili tüm ülke mevzuatlarını da dikkate alarak hizmet veriyor. Güngör, TBC'nin, Hollanda ve diğer Avrupa ülkelerinden Türkiye'ye yönelen yatırım hareketlerinde de danışmanlık hizmetleri sunduğunu ifade ediyor.

Feridun Güngör Türk firmalarının Hollanda'daki faaliyetlerinin iki temel grupta kategorize edilebileceğini söylüyor. Bir kısım Türk firmaları üretim, satış, pazarlama, dağıtım gibi alanlarda faaliyet gösterirken, bir diğer kısım da küreselleşme sürecinde yurtdışına açılma ve yurtdışında yatırım yapma amacıyla tüm holding fonksiyonlarının yürütüldüğü idare merkezlerini Hollanda'da oluşturuyorlar.

Peki Hollanda'nın Türk yatırımcılar için sunduğu fırsatlar neler? Feridun Güngör'ün cevabı şöyle, "Ülke, gerek kambiyo ortamı gerekse bankacılık düzenlemeleri itibariyle son derece liberal bir yapıda. Öte yandan, yurtdışında ticari ve sınai yatırım yapacak Türk yatırımcıları için Hollanda-Türkiye 'çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması' avantajlı hükümler içeriyor. Yine benzer şekilde, Hollanda'nın bugün itibarıyla 80'in üzerinde ülke ile ikili vergi anlaşmasına imza atmış olduğunu ve bu anlaşmalardan birçoğunun yatırımcılara vergi avantajları sağladığını biliyoruz. Ülkede, yatırımcıların sağlıklı kararlar almalarını ve uzun vadeli planlama yapmalarını sağlayacak, istikrarlı ve anlaşılır mali ve hukuki düzenlemeler mevcut. Bunlara, kamu idaresinin girişimcilere belirsizlikleri ortadan kaldıran bir yatırım ortamı sunma konusunda gösterdiği işbirliğini ilave ettiğinizde Hollanda'nın cazibesinin arttığını görüyorsunuz. Ayrıca, hem coğrafi hem de demografik olarak birçok Avrupa ülkesine göre oldukça küçük bir ülke olan Hollanda; bankacılık ve mali danışmanlık gibi hizmet sektörlerinin hemen her dalında son derece kalifiye insan gücüne de sahip. Bu tablo dikkate alındığında, Türk yatırımcıları mali ve hukuki yönden bariz bir güçlükle karşılaşmıyorlar."

AR-GE yatırımları için çok elverişli

Feridun Güngör, Hollanda'nın coğrafi konumu ve gelişmiş altyapısı dikkate alındığında özellikle lojistik sektörünün Türk yatırımcıları açısından cazip bir alan olduğunu söylüyor. Güngör, ülkede AR-GE yatırımlarının çok çeşitli şekillerde teşvik edildiğini belirtirken, Hollanda'da her yıl binin üzerinde teknolojik inovasyon alanında faaliyet gösteren firma kurulduğuna dikkat çekiyor. Güngör, Hollanda'nın AR-GE yatırımları açısından Türk girişimcileri için en uygun noktalardan biri olduğunu da ekliyor sözlerine.

Hollanda'da veya dünyanın başka bir yerinde yatırım yapmayı düşünen Türk şirketleri ihtiyaç duydukları mali ve hukuki danışmanlık hizmetlerini Ernst&Young'dan alabiliyorlar. Bunun yanı sıra Hollanda kamu teşekkülü olan NFIA (Hollanda Dış Yatırım Ajansı) da Türk şirketlerinin Hollanda ve Avrupa'da gerçekleştirecekleri ilk yatırımlara destek veriyor.

Türkiye üyelik şartlarını yerine getirirse AB'deki Türkiye karşıtlığı azalacak

2008 yılının ilk yarısı itibariyle Türkiye kamuoyunun Avrupa Birliği'ne bakışını genel hatlarıyla ortaya koymayı hedefleyen Eurobarometre Bahar 2008 Türkiye Raporu'na göre, AB'ye üye ülkelerdeki kamuoylarında Türkiye'nin üyeliği yalnızca yüzde 31 oranında destekleniyor. Bu oranla Türkiye diğer potansiyel üyeler arasında AB üyeliği için en düşük desteği alan ülke. Avusturya'da Türkiye'nin üyeliğine destek yalnızca yüzde 7 Almanya'da ise yüzde 16. "Türkiye'nin AB üyelik şartlarını tam olarak yerine getirmesi halinde Türkiye'nin üyeliğini destekler misiniz?" şeklinde sorulduğundaysa AB genelinde Türkiye'nin üyeliğine verilen destek yüzde 45'e yükseliyor. Dolayısıyla, top Türkiye'ye atılıyor bu noktada.

Öte yandan Türkiye kamuoyunun yüzde 49'u için "AB'nin genel imajı" pozitif. Türkiye'de AB'ye üyeliğin olumsuz bir şey olduğunu düşünenlerin büyük bir kısmı bunun için net bir sebep belirtmiyor. AB'ye üye ülkelerde bu soruya verilen başlıca cevaplar öncelikle AB'de halkın karar alma mekanizmasında yeterince etkili olmaması ve üyeliğin işle ilgili geleceklerini tehlikeye atması belirtiliyor.

Türk toplumu iyimserliğini kaybetti

Raporun önemli sonuçlarından biri Türklerin yüzde 72'sinin Türkiye'de işlerin olumsuz yönde ilerlediğini düşünüyor olması. Bahar 2007'de hayatından memnun olanların oranı yüzde 76 ile Türkiye'de en yüksek düzeye ulaşmışken, bu oran sonbahar 2007'de yüzde 70 oranına düştü. Bahar 2008'e gelindiğinde ise yüzde 59'a kadar gerilerdi.

Bahar 2008'e gelindiğinde toplumun iyimserliğini yitirmiş olduğu dikkat çekiyor özellikle. Türkiye'de sadece yüzde 14'lük bir kesim gelecek 12 ay boyunca ülkedeki ekonomik durumun iyileşeceği görüşünde. İstihdam koşullarının kötüye gideceğini düşünenlerin oranı ise 2007'de yüzde 30 iken, 2008'de yüzde 66'ya yükselmiş durumda.

Orduya güvende Finlandiya ilk sırada

Raporun bir diğer dikkate değer sonucu da, hem AB'de hem de Türkiye'de en güvenilir kurumun ordu olması. Orduya duyulan güven Danimarka'da yüzde 83, Finlandiya'da yüzde 93 iken, Türkiye'de yüzde 82. Türkiye'de yazılı basın, radyo ve TV kanallarına olan güven düzeyi AB genelinin altında kalıyor. Öte yandan Türkiye'de siyasi kurumlara olan güven AB genelinden yüksek, fakat geçmişe oranla düşük. Son dönemlerde siyasi partilere, hükümete, parlamento ya da TBMM'ye duyulan güvende belirgin düşüş var. Adalet ve yargı sistemine olan güven ise Türkiye'de yüzde 60 ile AB genelinden yaklaşık yüzde 14 puan daha yüksek.

Tüm yazılarını göster