TÜİK , 2009 yılı için nüfus tahminlerini açıkladı.
Dikkati çeken, nüfus artış hızının gerilemesi. Bir zamanlar nüfus artış hızımız yüzde 3'lere yaklaşmıştı. TÜİK'in yayınladığı bilgilere göre nüfus artış hızı 2009 yılında yüzde 1.45 olarak gerçekleşmiş.
Bu artış hızına rağmen bir yılda nüfus artışı 1 miyon 44 bin kişi olmuş. Çünkü stoktaki nüfus sayısı büyük.
Anadolu'da biz deyim vardır "Rızkını düşünmüyorsan, doğur doğur, sokağa sal" derler. Biz artan nüfusun rızkını düşünmeye mecburuz.
Rızkını düşünmek demek, sofraya oturanlara iş ve aş bulmak demektir.
Bizim nüfus artış hızımıza göre her yıl yaklaşık 700 bin kişi çalışabilir nüfusa ekleniyor.
Biz bunlara nerede iş bulacağız?
Tabii ki iş bulmadan önce her yıl doğan 1 milyon nüfusu sağlıklı yetiştirmek, beslemek, giydirmek, okutmak yükümlüğümüz var. Sağlık ve eğitim hizmetlerini bu ölçüde geliştireceğiz. Artan nüfusun yaşayacağı evler, dolaşacağı sokaklar, yaşamının gereğini karşılayacak alt yapı hizmetleri için yatırım yapacağız.
Açık anlatım ile, "Oh oh nüfus artıyor" diyerek sevinmeden önce, artan nüfusun ihtiyaçlarını nasıl karşılayacağını düşünmek gerekiyor.
Son 3 yılın nüfus yapısı incelendiğinde yerleşimde önemli değişim dikkati çekiyor. 2007 yılından 2009 yılına kentlerde yaşayan nüfus 5 milyon artarken kırsal kesimde yaşayan nüfus 3 milyon azalmış.
2007 Yılında nüfusun yüzde 70.50 si kentlerde yaşarken 2009 yılında bu oran yüzde 75.3'e tırmanmış.
Demek ki, kırsal alandan kente göz devam ediyor. Kırsal alanda üretici olanlar kentlerde tüketici oluyor. İşsiz sayısını artırıyor.
Rakama dikkat buyurunuz: Üç yılda kentler yaşayanların sayısı 5 milyon artıyor. Bunlar ne yapıyor, nasıl yaşıyor? Kentlerin alt yapısı bu nüfus artışını nasıl taşıyor ?
Sorun sadece konut yapmakla bitmiyor. Kentlerde alt yapı denilince su, elektrik, çöp, toplu taşıma gibi sorunlar öne çıkıyor.
Nüfus artış hızını daha fazla düşüremeyeceğimize göre, nüfus artışının ortaya çıkardığı mecburiyetleri nasıl yerine getireceğimizi de planlamak zorundayız.
Bırakınız başka konulardaki sorumluluklarını, sadece bu konuda bile Devlet planlama Teşkilatı'na büyük görevler düşüyor.
Devlet Planlama Teşkilatı'mız, nüfus tablosuna göre, artan nüfusun ihtiyaçlarının nasıl karşılanabileceğini programa bağlamak zorundadır. İhtiyaçlar tam olarak karşılanır veya karşılanamaz. O ayrı meseledir. Ama öncelikle, bu nüfus artışının ihtiyaçlarının karşılanması için yapılması gereken yatırımlar ve cari harcamalar rakamlandırılmalıdır. Daha sonra eldeki kaynaklarla neler yapılabileceği belirtilmelidir.Bu çalışma yapıldıktan sonra nüfus sorununun boyutunu almamak mümkün olabilir.