Her şey dahil…

Ferit Barış PARLAK AYRINTI ferit.parlak@dunya.com

İhracat ve ithalat rakamları, dış ticaret dengesinin uzun bir süre daha sağlanamayacağının habercisi…

Dengenin sağlanamaması konusunda teknoloji geliştirememek, geliştirmekte gecikmek gibi alışkanlıklarımız bir yere kadar anlaşılabilir.

Peki, kaynakları doğru kullanamamak, verimliliği artıramamak, elindeki ile ne yapacağını bilememek anlaşılabilir şeyler mi?

*          *          *

Örnek çok…

En basiti:

Bazıları, otellerdeki ‘her şey dahil’ sistemi eleştirir…

Sonra durur!

Bazıları, ayağa kalkar ve onu da fırsata çevirir…

*          *          *

Adıyamanlı 2 genç girişimci…

Geçtiğimiz yıl tanışmıştım…

Tatil beldesinde, borçlanarak açabildikleri dükkanlarının önünde, tavla oynarlarken!

*          *          *

Biri, “Her şey dahil sistem varken sezon boyunca tavla oynamaya mahkumuz.” demişti, gülerek…

Diğeri, “Başlarken çok umutluyduk ama şimdi dükkanın kirasını çıkartabilirsek mutlu oluyoruz.” demişti, somurtarak…

Bende, “Onlar gelmiyorsa siz gidin ayaklarına. Konuşun otellerle. Gerekirse kendi markanızı geliştirin, ürünleri kendiniz ambalajlayın. Otellere de avantajlar sağlayın. Her otelde haftada bir gün pazar kurun.” deyip, hayallerini oturarak gerçekleştiremeyeceklerini anlatmaya çalışmıştım.

*          *          * 

Geçtiğimiz hafta küçük bir kargo geldi…

İki gencin imzaladığı teşekkür ve davet yazısı ile…

Çok güzel hazırlanmış 100’er gramlık paketler/orijinal ambalajlarda organik kayısı, organik pekmez, organik salça ve yeşil sabun…

Başlangıç için iyi de bir slogan bulunmuş:

“Türkiye’de ki mutlu anlarınızı, ülkenize de taşıyın.”

*          *          *

Aradım Mehmet’i teşekkür ve nasıl yaptıklarını öğrenmek için…

“Dükkanın kirasını 2 ay ödeyemeyince, senin söylediklerini düşündük.

Ve madem onlar ayağımıza gelmiyor, biz onların ayağına gitmeliyiz…” dedik…

Otel sorumlularına da,

“Çok şık standlar olacak.

Sadece bayanlar çalışacak.

Bizden kira istemeyin, biz müşterilerinize küçük paketlerde hazırlayacağımız hediyeler verelim.

Çekilişler yapalım.

Bazı oteller kabul etti.

Şimdi 9 otele gidiyoruz, haftada ikişer kez.

Standları ve çalışanları da çoğalttık.”

*          *          *

Mustafa aldı telefonu:

“Ürünlerin tamamı yerli ağabey. Özenle seçiyoruz.”

“Ne var menüde?” diye sordum…

“Kayısı, incir, fındık, cezerye, salça, kırmızı biber, pekmez, kuşburnu marmelatı, turşu…

Yeşil sabun, gül suyu, bitki yağları, kükürt kremi…

Lif, kese, kilim, atkı, örme kazak, topuk taşı…”

*          *          *

“Satışlar nasıl?”

 “Geçen sene toplam 3-4 kilo kayısı satabilmiştik.

Dün akşam sadece bir müşteri, 50 paket yarım kiloluk kayısı almış.”

*          *          * 

Bitirirken Mustafa bağırıyordu:

“Her şey dahil paketlerimiz de var ağabey!”

*          *          *

Ocak-Haziran döneminde turist sayısı yüzde 15 artarken, elde edilen gelirin yüzde 28 artmasının nedeni bu gençler gibi düşünenlerimizin sayısının çoğalmasındandır.

Demek ki ‘cari açık’ derdinin de dermanı bizde.

Tüm yazılarını göster