Her dört kadından biri değil de ikisi çalışmak istese işsizlik oranı yüz

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

İşsizliğin görünen yüzünde sürpriz yok. İşsizlik oranının ocak ayında geçen yılın aralık ayına göre yükselmesi bekleniyordu ve bu gerçekleşti. Aralıkta yüzde 13.5 olan işsizlik oranı, ocakta yüzde 14.5'e çıktı. İşsizlik oranı geçen yılın ocak ayında yüzde 15.5 düzeyinde bulunuyordu.

TÜİK'in 17 Mayıs'ta açıklayacağı verilerde işsizliğin şubatta daha da artmış olduğunu göreceğiz. İşsizlik oranı, mevsimsel etkenler yüzünden her yıl şubatta, o yılın en yüksek düzeyine çıkıyor, bu yıl da daha sonra sonraki aylarda olağandışı olumsuzluklar yaşamazsak, şubatta yılın en yüksek oranının gerçekleştiğine tanık olacağız. Şubattaki işsizlik oranı, büyük olasılıkla yüzde 15 dolayında gerçekleşecek.

Krizin zirve yaptığı geçen yılın ilk çeyreğinde, şubattaki işsizlik oranı yüzde 16.1'e ulaşmıştı. Bu yılki gerçekleşme yüzde 15 dolayında olursa, krizde işsizlik yönünden aslında çok da mesafe kat edemediğimiz ortaya çıkmış olacak.

Bu oranlar, işsizliğin görünen boyutu. Çeşitli yöntemlerle daha farklı oranlara ulaşmak da mümkün.

Ya kadınlar çalışmak isteseydi…

Türkiye'de işsizliğin daha da artmasını önleyen ya da düşük görünmesini sağlayan bir etken var. Bizdeki işgücüne katılma oranı Batılı gelişmiş ekonomilere göre çok çok düşük düzeyde. Türkiye'deki işgücüne katılma oranı yüzde 50'yi hiç aşmadı, oran son olarak ocakta yüzde 47.5 düzeyinde ölçüldü. Bu oran gelişmiş ekonomilerde yüzde 70'lerin üstüne çıkıyor. İşgücüne katılma oranının yükselmesi, yani çalışmak isteğiyle işgücü piyasasına girenlerin artması, bu kişilerin çoğuna iş bulunamayacağı için işsizlik oranını yukarı iten bir etken niteliğinde. 

İşgücüne katılma oranının gelişmiş ekonomilerin çok altında kalmasına kadın nüfusun işgücüne çok düşük oranda katılması yol açıyor. Ocak ayı verilerine göre erkek nüfusta yaklaşık yüzde 70 olan işgücüne katılma oranı, kadın nüfusta yüzde 26'ya ancak ulaşıyor.

Kadınlarda bu oranın düşük olmasının birkaç nedeni var. Din olgusu ve genelde eğitim düzeyinin düşüklüğü, ayrıca gelenek ve görenekler özellikle kentlerde kadını eve bağlıyor. Kırsal kesimde durum biraz farklı, orada kadınlar işgücüne daha çok katılıyor. Kentlerde üniversite eğitimi alamayan kızlar, o eğitim düzeyiyle iş bulma şansına pek sahip olamadıkları için ister istemez ev kızı olmayı kabulleniyor ve işgücü piyasasına girmiyor.

Kadınlarda işgücüne katılma oranı kırsal kesimde yüzde 33'ü bulurken, kentlerde yüzde 23'te kalıyor.

İşsizlik yüzde 33 olurdu

Ocak ayı verilerine göre 15 ve daha yukarı yaşta 26.5 milyon kadın nüfus var. Bu nüfusun yüzde 25.9 oranında 6.9 milyonu işgücüne katılıyor. Yani neredeyse dört kadından yalnızca biri çalışmak istiyor, diğer üçü çeşitli nedenlerle evde oturmayı tercih ediyor. Çalışmak istemeyen kadınların önemli bir bölümü ev kadınları. Ama bir bölümü de iş bulamayacağını artık kabullenmiş lise dengi eğitimli genç kızlar.

İşgücüne katılan 6.9 milyon kadına, bir o kadar daha eklense, yani kadınlarda işgücüne katılma oranı yüzde 26'dan yüzde 52'ye çıkmış olsaydı ne olurdu biliyor musunuz; ocak ayında yüzde 14.5 olan işsizlik oranı bir anda yüzde 33'e fırlardı. Evet, hesaplamada bir yanlışlık yok, işsizlik oranımız tam yüzde 33 olurdu.

Elbette işgücüne katılma oranı öyle bugünden yarına ikiye katlanacak değil, bu teorik bir yaklaşım. Ancak, bizde halen Avrupa'daki birçok ülkenin üstünde bulunan işsizlik oranının, işgücüne katılma oranı böylesine düşük olduğu halde sağlanabildiği de gözden ırak tutulmamalı.

Genç nüfus işsizliği büyük sorun

İşsizlikle ilgili tablonun sevimsiz olduğunu dile getirince, hemen itiraz seslerinin yükseldiğini duyar gibi oluyoruz. Geçen yıla göre daha iyi durumda olunduğu dile getiriliyor. Bu doğru elbette; ama "Ya bir de geçen yıldan kötü durumda mı olsaydık? Hani işler bu kadar düzeldi, nerede bunun istihdama yansıması" şeklinde bir soru sorulsa, ne cevap verilirdi bilemiyoruz.

Yaşları 15-24 arasında bulunan ve çoğunluğunu eğitimli olanların oluşturduğu her 100 gençten 26'sı işsiz. Bu kesimde kentlerdeki işsizlik oranı yüzde 27.5 düzeyinde. Düşünün, kentlerde her 1.000 gençten ancak 725'ine iş bulabilmişiz, 275 genç ise işsiz geziyor. Geçenlerde yine yazmıştık, bir araştırma şirketinin yaptığı çalışmaya göre, bu gençlerin önemli bir bölümü asgari ücretle çalışmaya, hatta bir bölümü sigortasız çalışmaya bile razı.

Bu nüfus artışı oldukça…

TÜİK verilerine göre, ocak ayları itibariyle son bir yılda 15 ve daha yukarı yaştaki nüfus 827 bin arttı. İşgücündeki artış 1 milyon 230 bin oldu. Bu bir yılda istihdamda 1 milyon 289 bin kişilik artış sağlandı, böylece işsiz sayısı 59 bin kişi azaldı.

Yani nüfustaki bu artış hızını düşürmediğimiz sürece,  işsizlik oranını uzunca bir süre tek haneye çekme şansımız olmayacakmış gibi görünüyor.

İşsizlik oranı (Yüzde)
2007 2008 2009 2010
Ocak 11,3 11,6 15,5 14,5
Şubat 11,7 11,9 16,1
Mart 10,7 11,0 15,8
Nisan 10,1 9,9 14,9
Mayıs 9,2 9,2 13,6
Haziran 9,2 9,4 13,0
Temmuz 9,3 9,9 12,8
Ağustos 9,7 10,2 13,4
Eylül 9,9 10,7 13,4
Ekim 10,2 11,2 13,0
Kasım 10,5 12,6 13,1
Aralık 10,9 14,0 13,5
Tüm yazılarını göster