Her 100 dolarlık doğrudan yatırıma karşı 22 dolar kar transfer ediliyor

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Türkiye yıllardan beri doğrudan yabancı yatırım çekmeye çalışıyor. Yabancı sermaye gelsin, Türkiye'de yeni yatırımlar gerçekleştirsin, istihdam yaratsın, üretim yapsın isteniyor. Bunu sağlamak için de yerli yatırımcılara olduğu gibi yabancılara da bir dizi teşvik sağlanıyor. 

Yabancı yatırımcı geliyor gelmesine de, son yıllarda bu yatırımlar biraz biçim değiştirmişe benziyor. Biz, doğrudan yatırımları bir bütün halinde değerlendiriyoruz. Bir yabancı yatırımcının, Türkiye'de kurulu bir tesisi alması ya da bu tesise ortak olması ve bu amaçla döviz getirmesi, yurda döviz girişi sağlamasından öteye pek bir anlam taşımıyor. Bizim için önemli olan sıfırdan tesisler kurulması, üretim yapılıp istihdam sağlanması. 

Ama yine de sıfır ya da değil, yabancıların doğrudan yatırımlar içi para getirmeleri önemli bir gelişme. Yabancı yatırımcı portföy yatırımı için getirdiği parayı, koşulları pek uygun görmediği an, hele hele bir miktar zararı da göze almışsa çok kolay bir şekilde yurtdışına çıkarabiliyor. Ama doğrudan yatırım için getirilmiş bir para öyle kolay kolay götürülemiyor. Bu para adı üstünde bir taşınmaza, bir işletmeye yatırılmış, bugünden yarına çıkarılması söz konusu olamıyor. 

Kar da hiç fena değil

Doğrudan yatırımı gerçekleştirmek pek kolay değil. Ama Türkiye'de doğrudan yatırım yapmanın iyi de bir getirisi var. Son on yılın rakamlarına bakıyoruz da, Türkiye'de yapılan her 100 dolarlık doğrudan yatırım karşılığında bu dönemde 22 dolarlık kar transfer edilmiş. Bu, hiç de yabana atılabilecek bir oran değil. 

Yabancı yatırımcılar Türkiye'de 2006-2015 dönemini kapsayan son on yılda 150.7 milyar dolarlık doğrudan yatırım yaptılar. Ancak, bu yatırımlar içinde 29.2 milyar dolarlık "net" gayrimenkul alımı da var. Yurtiçinde yerleşiklerin yurtdışındaki gayrimenkul alımları ödemeler dengesinde ayrı bir kalem olarak gösterilmiyor, bu alımlar düşülerek yabancıların Türkiye'deki alımları net olarak veriliyor. İşte bu rakam da son on yıl için 29.3 milyar dolar. Tasnifin böyle yapılmış olması, aslında yabancıların Türkiye'deki gayrimenkul alımlarının gerçek boyutunun görülmesini de engelliyor. Belki bu on yılda yurtiçinde yerleşikler yurtdışında 5 milyar dolarlık gayrimenkul aldı, yabancıların alımı ise 34.3 milyar dolardı. Bu iki rakam netleştirilerek 29.3 milyar dolar bulunuyor. 

Bu ayrıntı şu açıdan önemli. Yabancıların gayrimenkul alımı da dahil yaptıkları yatırımın tutarı 150.7 milyar dolar. Gayrimenkul alımı hariç yatırım ise, 29.3 milyar düşülerek 121.5 milyar dolar olarak bulunuyor. Biraz önce verdiğimiz örnekteki gibi olsaydı, yabancıların gayrimenkul alımı 34.3 milyar, böylece gayrimenkul dışındaki net yabancı sermaye yatırımı ise 116.5 milyar olacaktı.

Elimizdeki rakamlar böyle ve biz de son on yıl için doğrudan yabancı sermaye girişi olarak gayrimenkul hariç 121.5 milyar doları kullanmak durumundayız. Daha önceki yılların rakamlarını almıyoruz, çünkü kayda değer bir yatırım söz konusu değil. İşte gayrimenkul hariç 121.5 milyar dolarlık doğrudan yatırım yapılan bu son on yıllık dönemde, yabancı yatırımcılar 27.1 milyar dolarlık kar transferi gerçekleştirdiler. Kar transferiyle ne kastedildiğini de Merkez Bankası'nın ödemeler dengesine ilişkin açıklamasından aynen aktaralım:

"Yurtiçinde yapılan doğrudan yatırımlar nedeniyle yurtdışına yapılan kâr transferleri (dağıtılan kârlar) ve yeniden yatırıma dönüştürülen kârlar ile yurtdışındaki doğrudan yatırım şirketinden (ana ortak, iştirak ya da grup şirketi) sağlanan kredilere ilişkin faiz ödemeleri 'gider' olarak kaydedilmektedir."    

Ödemeler dengesi istatistiklerinde "gider" olarak ifade edilen bu kalemi, yaygın kullanım yönüyle kar transferi biçiminde aktarmayı uygun bulduğumuzu belirtelim. 

Dört getir, bir götür 

Son on yıllık dönemdeki 27.1 milyar dolarlık kar transferi, bu dönemdeki gayrimenkul hariç 121.5 milyar dolarlık girişin yüzde 22.3'ünü oluşturuyor. Üstelik bu oran 2009 ve 2010 yıllarında yüzde 40'ın da üstüne çıkmıştı. Bu oranı, 2006-2007-2008 döneminin aşağı çektiği de ortada. O yıllarda yoğun bir yabancı sermaye girişi gerçekleşmiş ve kar transferinin oranı görece düşük kalmıştı. 

Transferin yatırıma oranı son yedi yılın ortalamasında yüzde 30 olarak gerçekleşti. Zaten zaman içinde bu oranın yüzde 30 dolayına oturması beklenebilir. 

Elbette herhangi bir yatırım, yapıldığı yıl bu düzeyde bir geri dönüş sağlamıyordur, kar elde edilmesi ve bu düzeye ulaşılması için bir süre gerekir. Ama bizi yatırımcının ne kadar zamanda ve ne oranda geri dönüş sağladığı değil, Türkiye'nin doğrudan yatırımlara ne ölçüde kar payı ödediği ilgilendiriyor. Bu da çok açık; son on yıl itibariyle 100 dolarlık doğrudan yatırım karşılığında şimdilik 22 dolar civarında bir ödeme yapmışız ve bu oranın zaman içinde 30 dolara kadar çıkacağını da görüyoruz. 

Tüm yazılarını göster