Helal ürün pazarı büyüyor

Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com

1992-1993 tarihleri arasında doktora sonrası ABD'de araştırma yaparken, bir gün Türk arkadaşlara çiğ köfte yapmaya kalktım. Ben kız arkadaşlardan muhalefet geleceğini beklerken, muhalefet bir erkek arkadaşımızdan geldi. "ABD'de etler helal değil, ben yemem dedi". "Peki ne yapacağız" diye sorduk. Mısırlı bir oto tamircisinin kaçak helal yöntemle et kestiğini, eti oradan satın alıp, çiğ köfteyi yaparsak yiyeceğini söyledi. Öyle de yaptık. Sonuç, köfteyi yiyen ben dahil tüm arkadaşlarım hastalandık. Et bozukmuş. Bu anıyı yazmamın nedeni her hafta düzenli okuduğum yurtdışı dergi ve gazeteleri incelerken, helal ürünler pazarının Avrupa'da hızla büyüdüğüne ilişkin bir haber oldu.

Habere göre Avrupa Birliği'nde yemek servisi sektöründe pazarın büyüklüğü 630 milyon dolara ulaşmış durumda. 1980'den bu yana bir çikolata firmasının ürettim yaptığı 456 fabrikasından 75'ine helal ürün sertifikası almış. Avusturalya'nın  toplam et ihracatının 570 milyon dolarlık kısmı helal et. Brezilya'nın et ihracatının yarısından fazlası  helal et. Fastfood zincirlerinden kimileri Fransa, İngiltere ve ABD'de artık özellikle helal ürünleri sattıklarını belirterek pazardaki paylarını artırmaya çalışıyorlar.

Yazıyı okuduktan sonra araştırmamı biraz daha derinleştirmeye karar verdi. Özellikle bu pazara yönelik regülasyonlar ve standartlar ile ilgili bilgi bulmaya çalıştım. Avrupa Birliği bu konuda bir standart getirmemiş, hatta kimi Avrupa ülkelerinde hayvanların İslami esaslara göre kesilmesinin hayvana eziyet verdiği düşüncesi ile bu tür kesim yöntemini yasaklamış. Bunlar arasında; İsviçre, Norveç, İzlanda ve İsveç var. Yine Avrupa'da hayvan severlerin sivil toplum örgütleri bu tür kesime karşı çıkıyor.

Bu karşı duruşlara karşı helal ürün üreticileri de boş durmuyorlar. Bu ürünlere standart getirmek, AB'nin bu konuda bir regülasyon yapması için çaba gösteriyorlar. 17-18 Kasım tarihleri arasında Hollanda'da Dünya Helal Forumu'nu (World Halal Forum Europe) topluyorlar. Formun temel amacıda helal endüstrisinin sorunları çözmek, özellikle uluslararası kabul görecek standartları tartışmak olarak anlatılıyor.

Dünya ekonomisinin yaşadığı kriz, uluslararası ticareti olumsuz yönde etkiledi. Dünya ticaret hacmi hızlı bir biçimde daraldı. Özellikle ekonomik büyümesini ihracata bağlı hala getiren ülkeler bu krizden, krizin kaynak ülkelerinden daha çok etkilendi. Dolayısıyla yeni pazarlar bizim gibi ülkeler için yaşamsal öneme sahip. Yeni ürünler ile daralan pazarlara girmek ihracattaki düşüşü belli ölçüde aşağıya çekebilir. Sevelim ya da sevmeyelim eğer din öğesi ağır basan bir pazara ihracat yapma imkanımız varsa burayı zorlamakta fayda var. Brezilya ve Avustralya gibi dinsel kimliği farklı olan bu ülkeler eğer bu pazardan pay alıyorlarsa, Türkiye'de bu pazara girmeli. Türkiye'nin ürettiği ürünlerin doğal olarak helal nitelikte olduğu göz önüne alındığında, bu pazarda ülkemizin karşılaştırmalı üstünlüğü bile bulunmaktadır. Türkiye'nin ihracatçı örgütleri ve kamu kurumları bu konuda ihracatçımızın önünü açabilirler.

Son söz ekonomi konuşmayı değil, eylemi sever.   

Tüm yazılarını göster