Hayal kurmayı öğreten üniversite

Ali Argun KARACABEY VERİDEN BİLGİYE argunkaracabey@arel.edu.tr

Üniversite yerleştirmelerinin en zorlu aşamalarından biri olan tercih süreci devam ediyor. Adaylar, aldıkları puanları, isteklerini, hayallerini masaya yatırıp en uygun tercihi yapmaya çalışıyorlar. Bu çabaları esnasında dershanelerin ve özellikle vakıf üniversitelerinin uzman çalışanları onlara destek olmaya çalışıyor. Yapılacak tercih, bütün kesimler için hayati önem taşıyor. Adaylar, bir anlamda yapacakları bu tercihle hayatlarının bundan sonra nasıl olacağını şekillendirecekler. Gelecekteki mutluluklarını veya mutsuzluklarını, başarı ve başarısızlıklarını, bazen haklı olmasalar bile bu tercihe bağlama olasılıkları çok fazla. 

Üniversiteler açısından ise tercihler iki temel nedenle çok önemli. Bunlardan birincisi tercihler üniversitelerin kısa vadeli performanslarının bir göstergesi olacak. Bu görüşümü destekler bir yazı Sayın İsmet Özkul tarafından geçenlerde bu sayfalarda yayınlanmıştı. İkinci ve bence daha önemli bir diğer neden ise eğitim sektörünün kendine özgü yapısından kaynaklanıyor. Eğitim sektöründe kurumlar, iyi öğrenci alamazlarsa sonuçta iyi mezunlar da veremezler. Bu durum ise uzun vadede performans üzerinde temel belirleyicilerden biridir. 

Üniversiteler açısından tercih dönemi yıl içinde sergiledikleri eğitim pazarlaması faaliyetlerinin sonucunu göstermektedir. Eğitim pazarlaması konusunda daha önceki yazılarımda değindiğim için burada tekrar bu konuya girmeyeceğim. Öğrenciler açısından baktığım zaman ise, onlara bilgi vermek amaçlı yapılan çalışmalarda iki bileşenin öne çıktığını görüyorum. Bunlardan biri meslek tanıtımları, ikincisi öğrencilerin puan-sıra durumları. Bu bilgiler iyi bir tercih yapabilmek için gerekli ancak kesinlikle yeterli olmayan bilgiler. 

Günümüzde öğrenciler, diploma sahibi olmanın biraz ötesine geçip, en iyi eğitimi almak isterlerse ellerinde inanılmaz kaynaklar var. İyi diye adlandırdığımız birçok üniversiteye ait ders notlarına, ders anlatım videolarına ve benzeri kaynaklara ulaşmak olanaklı. Dolayısıyla öğrenciler girdikleri üniversiteyle, sınıfta karşılarına çıkan öğretim elemanının anlattıklarıyla yetinmek zorunda değiller. Bu ortamda “kötü” diye tanımlanabilecek bir üniversitede azmeden ve çalışan bir öğrenci “iyi” mezun olarak ayrılabilir. Sakın yanlış anlaşılmasın, verilen eğitimin kalitesi, öğretim elemanları önemsizdir demiyorum ancak tercih aşamasında taşıdığı ayırt edicilik özelliğinin azaldığına inanıyorum. 

Buna karşılık, üniversitenin hayata bakışı ve bunu öğrenciye yansıtma şeklinin çok önemli olduğuna inanıyorum. Prof. Dr. Vahdet Aydın’ın Atatürk için söylediği “bize yorganımıza göre ayağımızı uzatmayı değil, ayağımıza göre yorgan yapmayı öğretti” sözünün üniversiteler için de geçerli olduğunu düşünüyorum. Bir öğrenciye düşünmeyi ve hayal kurmayı öğretemeyen, ufk unu açamayan, yenilikçi bir bakış açısı, çağdaş ve nitelikli zevkler kazandıramayan bir eğitim kurumunun tam anlamıyla bir üniversite olamayacağını düşünüyorum. 

İşte bu nedenlerle tercih fırtınası içinde kalan arkadaşlarıma, üniversitelere bir de bu açıdan bakmalarını, bir kere bile olsa mesleklerden, sıralamalarından ve okutulacak ders kitaplarından sıyrılarak düşünmelerini öneriyorum.

Tüm yazılarını göster