Hasat şenliğinde

Faruk ŞÜYÜN ODAK kitap@dunya.com

Kazdağları'ndan aşağıya, Edremit Körfezi'ne baktınız mı önce maviliği; gözlerinizi ufuk çizgisinden karaya doğru indirdiğinizde, yeşilliği fark edersiniz; akıp giden zeytin denizidir. Küçükkuyu, Altınoluk, Akçay, Edremit, Ören, Ayvalık (Kydonia); Körfez'in altına inerseniz Dikili'ye kadar bu görüntü sürer...

Bazen fidanlarla karşılaşırsınız, kimi zaman da yaşının 2 bin olduğu düşünülen ağaçlarla... 300-500 yıl ise neredeyse normaldir... Hattâ genç bile sayılır birkaç asırlık ağaç... Durmadan kendini yeniler ve gövdesi, bir heykel denli güzelleşir... Çünkü zeytin, dünya üzerinde yetişen ağaçların en eskisidir. Bütün dinlerce kutsal kabul edilen ona "ölmez ağacı" da derler... Sağlıklı yaşamın da, barışın da sembolüdür. Athena için yapılan oyunlarda başarı gösterenlere zeytin dallarından taçlar takılmıştır.

Evimde zeytin de zeytinyağı da gerektiği kadar tüketilir... Bu rakam, zeytinyağı için Türkiye ortalamasından neredeyse 15 kat fazla, yılda 20 litrenin üzerindedir ki, Yunanistan ortalaması civarında diyebiliriz... Zeytin ve zeytinyağı ile ilgili her şey ilgimi çeker, bu iki sözcüğe duyargalarım son derece açıktır...

Geçtiğimiz haftasonu Ayvalık'ta 7'nci Zeytin Hasadı Şenliği vardı... 133 yıllık köklü geçmişiyle Türkiye'nin en eski zeytinyağı markası olan Komili, Ayvalık Ticaret Odası öncülüğünde düzenlenen Zeytin Hasat Günleri'ne ana sponsor olarak destek veriyordu ve bizleri de o coşkuyu Ayvalıklılarla birlikte yaşamamız için davet etmişti. 2 gece 3 gün boyunca zeytinyağı tadımı yaptık, zeytinyağlılar ve sızma yağda kızartılmış lezzetler yedik... 

İlk akşam yemeğimiz, Cundam Mey Restaurant'ta, Ana Gıda Genel Müdürü Ümit Ersoy'un evsahipliğinde gerçekleşti...  Komili degüstatörü ve Ayvalık Operasyon Müdürü Mehmet Cavlı'nın seçtiği mönü, aşçı Ali Usta tarafından hazırlanmıştı. 5-10 saat önce sıkılmış Komili zeytinyağında yapılmış veya kızartılmış mönümüz şöyleydi:

Fava tekmil, biber közleme, kuru börülce, arapsaçlı ahtapot, isli balık (ringa); ara sıcaklarda saganaki peynir, sıcak ot, karides mantı, beğendili ahtapot, karides sarma, susamlı levrek, otlu balık mücver, ıspanaklı hamsi... Bu füzyon mezelerin ardından ana yemek olarak muhteşem bir barbun... Bütün bu yemekleri taçlandıran ise karadut reçelli taze lor ve Maraş dondurmalı irmik helva...

Yemekte, 1922 mübadelesiyle Midilli'den Ayvalık'a gelen Sucu ailesinin 3. kuşağı Özgün Zeytincilik'in sahibi Ahmet Sucu, zeytin hasadı ile ilgili ilginç hikâyeler anlattı... Bu arada ritüelleri de öğrenmiş olduk... Örneğin ilk hasatta mutlaka helva yapılıyor ve (bugün pek gerçekleştirilmese de) sıkılan zeytinyağı komşulara dağıtılıyordu... Tabii ki hayat, evlenmeler, hatta boşanmalar o senenin zeytin rekoltesine göre yaşanıyordu... Ahmet Sucu bu yıl, geleneksel yöntemle taş baskı zeytinyağı üretimi yapacak bir tesisi de eklemişti fabrikasına. İlk üretim gününün tanığı olduk; taze sıkılmış zeytinyağlarını keyifle yudumladık...

Bu arada ham yeşil zeytin için toplanan kaliteli zeytinin kilosunun 1.5-2.0 TL olduğunu, kaliteli yağın litre maliyetinin ise 6.5-7.5 TL'yi bulduğunu öğrendik... Yani daha ucuza satılan yağlar ya kalitesiz ya da hileli...

Komili Pazarlama Müdürü Simin Onat Özkar'ın mükemmel evsahipliğinde başladığımız ikinci günde ilk hasat töreni, ardından Komili tarafından zeytinyağı sektörünün gelişmesine katkı sunan kişi ve kurumlara verilen geleneksel "Zeytinyağının Gururları Ödülü" töreni vardı... Ödüle bu yıl ilk zeytinyağı sanayicisi Cumhur Sevinç Özer lâyık görüldü. Ayvalık Ticaret Odası Başkanı Rahmi Gençer'e ise zeytinyağı kültürünün gelişmesine yönelik hizmetlerinden dolayı "Komili Özel Ödülü" verildi. Cumhur Bey ödülünü Ana Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan'dan aldı.

Akşam, Komili'nin katkılarıyla hazırlanan "Zeytinden Damlayanlar" belgeselinin ilk gösterimi ve tanıtım kokteyli vardı. Gece, lezzet peşindeki küçük grubumuzun Cunda'nın en iyi lokantalarından Bay Nihat'ta yediği yemekle sona erdi...

Ertesi sabah, Pateriça Koyu'nda Bıyıklı Çiftliği'ne hareket ettik. Komiliciler, zeytinleri dalından toplayıp kendi zeytinyağlarımızı yapacağımız bir organizasyon, ardından yerel lezzetlerle bir kahvaltı düzenlemişlerdi... Ellerimle doldurduğum sepetimdeki zeytinler sıkılıp şişelendikten sonra dayanamayıp ilk yudumu hemen orada aldım... Mmmm, altın sarısıyla yeşil arası bir renk ve mis gibi koku... Hafifçe genzimi yakıp geçti zeytinyağı... Tam olması gerektiği gibiydi...

Sonra, Van'dan o haber geldi... Her yer karardı, korkunç bir acıya dönüştü...

Tüm yazılarını göster