Hallerimiz!

Ferit Barış PARLAK AYRINTI ferit.parlak@dunya.com

Bugün Malta'dayız.

Marmaris büyüklüğündeki ada, tarıma elverişli olmayan arazi ve iklim koşullarına rağmen tarımını geliştirmiş.

Deniz turizminin yanı sıra desteklediği yüzlerce dil okuluyla eğitim turizminin önünü açmış.

Deniz avantajını sadece turizmle değil, gemi inşa sanayisini ve limanlarını geliştirerek sonuna kadar kullanmış.

En tartışmalı konularda dahi ülke menfaati doğrultusunda birlik olunmuş, potansiyel belirlenmiş, o potansiyelin ekonomiye kazandırılması için en küçük ayrıntı dahi gözden kaçırılmamış ve ülke ekonomisi gelişmiş denecek seviyeye taşınmış.

 ***

Bunları görünce, kıyaslama yapma gereği duydum.

 ***

"Türkiye'nin halleri" dedirten ve bizi baş aşağı götüren uygulamaların, tartışmaların, yanlışların girdabında kaybolduk.

Doğruyu yanlış, yanlışı doğru gibi anlatan ustaların sayısındaki artış sayesinde "neyin doğru, neyin yanlış olduğu" hakkında fikir üretemeyen, arada kalan, ilerleyemeyen, zamanını ve gücünü anlamsız yerlerde kullanan bir toplum haline geldik.   

 ***

Yargıya, siyasete, medyaya girmeyeceğim.

Ekonomide "Türkiye'nin halleri" dedirtecek sohbetlerimden, son iki günde gerçekleşenlerin ayrıntılarını paylaşacağım.

 ***  

Hızlı tren…

Gelişmiş ülkeler "gelişmişliğin ve gücün simgesi" diyor ona…

Tüm gelişmiş ülkelerde, yük ve yolcu taşımacılığında maliyet azaltımı ve zaman kazanımı raylı sistemlerle sağlanmış. Bunun için her yıl mevcut demiryolu ağına 250-300 km demiryolu eklemiş.

Biz mi?

TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman anlatıyor:

Cumhuriyet döneminde yıllık ortalama 130 km ray hattı döşemişiz. 1950'den 2003 yılına kadar yıllık ortalamamızı 17 km'ye düşürmüşüz. Son 6 yılda ise yıllık ortalama 107 km demiryolu yapmışız.

Öğrenciye, işadamına, akademisyene, politikacıya kısacası tüm halka zaman kazandıracak hızlı trenin ve yük taşımacılığında yeni fırsatlar yaratacak Irak, Gürcistan, Suriye hatlarının yapımına başlanması ve hız verilmesiyle eleştirileri ve yalan yanlış haberleri artırmışız.

Eskişehir-Ankara arasının 1 saate, Sivas-İstanbul arasının 4.5 saate düşmesi; Kafkaslar'a ve Ortadoğu'ya mal taşıyan yük trenlerinin sayısının artması ve yolunun kısalması kimi, niçin rahatsız etmiş? Bilmiyoruz!

 ***

Sülük…

Gelişmiş ülkeler "canlı eczane" diyor ona…

ABD ve İngiltere başta olmak üzere tüm gelişmiş ülkelerde sülüklü tedavi klinikleri açılmış. Sadece Almanya'da 100'e yakın sülükle tedavi kliniği hizmet vermeye başlamış. Derdine deva arayan zenginler bu klinikleri yol edinmiş.

Biz mi?

6 tonluk sülük üretimiyle, 18 tonluk dünya sülük piyasasının liderliğini üstlenmişiz. Ama…

Yıllardır sülük ile ilgili araştırmalar yapan bilim adamımız anlatıyor:

Yıllık 12 milyon dolarlık sülük ihracatı gerçekleştiriyoruz.

İhracatı kesip, klinikler açıp, sülükleri kendi kliniklerimizde değerlendirip, katma değer yaratıp, sağlık turizmine yüzlerce milyon dolarlık katkı sağlamayı düşünemiyoruz!

Sağlık Bakanlığı, Turizm Bakanlığı ve Tarım Bakanlığı'nın bu imkândan haberi var mı, bir girişimleri olacak mı? Bilmiyoruz!

 ***

Yabancı yatırımcı…

Gelişmiş ülkeler "ekonominin katalizörü" diyor onlara…

Bu ülkeler vergi indiriminden arazi tahsisine, kredi imkânlarından yan sanayi desteklemesine kadar her türlü kolaylığı sağlamış onlara.

Biz mi?

Avustralya'daki üretimini Türkiye'de devam ettirmek isteyen Türk asıllı bir sanayicimiz anlatıyor:

Sakarya'da 250 kişiye istihdam sağlayacak bir yatırım planladık.

"Türk vatandaşı değilsin, arazi tapusunu alamazsın" dediler.

Peki, "Yatırımı yapalım ama, yabancı yatırımcıların faydalandığı vergi kolaylığından yararlanalım" dedik. 

"Yarı vatandaşsın, ondan da yararlanamazsın" dediler.

Yatırımdan vazgeçtik. Çin'e gideceğiz.

Bu engellemeler bize ne kazandıracak? Bilmiyoruz!

 ***

İlaç…

Gelişmiş ülkeler "ihracat ve istihdamın olmazsa olmazı" diyor ona…

Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler Ar-Ge çalışmalarına ve üretime sınırsız destek veriyor.

Biz mi?

Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanı Fatih Acar anlatıyor…

OECD ortalamasına göre ilacın toplam sağlık harcamalarındaki payı yüzde 15 dolayında. Türkiye'de bu oran yüzde 42.

Bu, ilaçta aşırı israfı, suiistimalleri ve yolsuzlukları gösteriyor.

Bunlar sonucunda Türkiye'nin önüne her yıl fazladan 1 milyar TL'lik fatura geliyor.

Engellenmeyen cehalet, yolsuzluk ve kurnazlık sistemi bizi nereye götürecek? Bilmiyoruz!

 ***

Malta'da da 3-5 kişiyle konuştum. Haftaya anlatacağım, farkı görmeniz için…

Tüm yazılarını göster