Halka açık şirketler ne kadar sigorta güvencesinde ?

Can KANTAR SEKTÖRÜN İÇİNDEN cankantar@gmail.com

Sigorta hayatımızın her alanında var. Sigortasızlık gelişmiş ülkelerde hayatı felç edebiliyor. En büyük krizlerde sadece sigorta şirketin batmasına izin verilmediğini hepimiz biliyoruz. Dünyada çok yaygın olan "zorunlu sigortalar" ne yazık ki ülkemizde zorunlu da olsa pek rağbet görmüyor. Bir trafik sigortamız var zorunlu onu da trafik polisi soruyor diye yaptırıyoruz. Zorunlu Deprem Sigortası (DASK) var ama o da yaptırmayana cezası olmadığı için istenilen sigortalık oranına ulaşılamadı.

Bireysel anlamda sigortaya ilgimiz zayıf. Dediğim gibi soran, zorlayan olmazsa gidip yaptırmıyoruz. Kurumsal sigortalarda sigortalılık oranı yüksek. Fakat orada da sigortanın nasıl yapıldığı konusunda bir denetleme söz konusu değil. Bu şirketler bir de halka açık şirketler ise ve borsaya kote ise bir dakika durmak gerekiyor. Hayatımız Sigortalı Dergisi'nin Temmuz sayısında bu konuya yer verilmiş. Konu ilginç olduğu için bu sutunlarda da sizinle paylaşmak gerekir diye düşündüm.

Yatırımı bildiriyor, yangını bildirmiyor

Halka açık şirketler, hangi oranda halka açık oldukları önemli değil, halka açık bir şirket ise hissedarlarına karşı bir sorumluluğu var demektir. Halka açık şirketin başına bir şey geldiğinde ortada bir zarar var ise bu durumda şirket sahiplerinin yanı sıra borsadan şirketin hisselerini almış yatırımcılarında etkilenmesi söz konusu. Bir örnek vermek gerekirse, büyük bir fabrikası olan bir şirketin ortağıyım. İşletmede yangın oldu, sel oldu veya bir başka sebeple üretime ara verildiğinde ortaya çıkan zarar nedeniyle hisselerin değeri düşmeyecek mi ? Nasıl borsaya bildirilen olumlu durumlar hisselerin değerini artırıyorsa, böyle kötü olayların da hisselerin değerini düşürmesi doğal. Bu durumların da borsaya bildirilmesi gerekmiyor mu ? Ben bildirildiğini düşünmüyorum.

Fabrika binasını yangına karşı sigortalatarak bu sorumluluktan kurtulabilir miyiz? Asla.... Bakalım bu sigorta "eksik sigorta mı ?". Çünkü şirketler az prim ödemek için "eksik sigorta" yaptırabiliyor, tazminat sırasında da parayı eksik alabiliyorlar. Büyük kurumlarda bu olaylara ciddi bakıldığını tahmin ediyorum ama halka açık orta ölçekli şirketler de hala "eksik sigorta" yaptırıldığını duyuyorum. Bu yaklaşım günü kurtarmak amaçlı "zaten bize bir şey olmaz" anlayışıyla yapılıyor. Fakat gün geçmiyor ki bir fabrika veya bir işletme felaketle karşılaşmasın.

Sigorta yaptırmak ciddi iştir

Benim şirketlere önerim sigorta alımlarını muhasebe müdürlerine bırakmasınlar. "Sigorta yaptırmak ciddi bir iştir" Genel müdür hatta sermayedar bu alımları bizzat takip etmeli. Hatta kurum içerisinde bir birim oluşturmalı. Bu yapılamıyorsa iyi bir sigorta brokeri veya iyi bir sigorta acentesinden danışmanlık hizmeti almalı. İşletmelerdeki riskler profesyonel kurumlara analiz ettirilmeli. Ve eksik sigortadan kaçınılmalı. Kar kaybı sigortası da ihmal edilmemeli.

SPK teşvik etmeli, uyarmalı

Borsa yatırımcısına önerim ise; yatırım yaptığı yani ortağı olduğu, yani parasını yatırdığı şirketin sigorta güvencesinde olup olmadığını sorgulamalı. Çünkü şirketin başına bir şey geldiğinde bundan zarar görenlerin başında borsa yatırımcısının da geldiği unutulmamalı. SPK, bu konuda bir zorlamanın yapılmayacağını belirtirken, diğer taraftan risklerin ortaklarla paylaşılmasının zorunlu olduğu belirtiliyor. Ama bu risklerin sigortaya devredilip devredilmediğini bir bilen yok.

TRT'de yaptığım program sırasında, sigorta sistemi tarafından mağduriyeti önlenmiş kurumların yöneticileri ile röportaj yapmak istediğimde hep geri çevrilmiştim. O zaman fabrikasındaki su baskını, yangın ve diğer felaketler neticesinde sigortadan para aldıklarının duyulmasını istemiyorlar diye düşünüyordum. Ama konu başkaymış. Fabrikada üretime ara verildiğinin duyulması daha kötü olduğunu anladım. Bu konu üzerinde ara ara tekrar duracağım. Bence bu konuda farkındalık yaratmak için konuyu gündeme getireceğim.

Tüm yazılarını göster