Günak’ı desteklemiyorum

Gültekin KARA OTOSTOP gultekin.kara@dunya.com

Yaklaşık 15 gün önce Tofaş Fabrikası‘na bir ziyarette bulunduk. Tofaş CEO’su Ali Pandır, verdiği bir söz üzerine bizi fabrikaya davet etti. Biz de bu davette yeni Doblo’yu görüp, görmemiş gibi yaptık. Bilenler için belki eziyet olacaktır ama biz bilmeyenlere ukalalık yapalım. Üretime karar verilen araçlar, yol testlerine eski versiyonları ile farkları belli olmasın

diye kamuflajlı bir şekilde çıkarlar. Otomotiv basını için bu tip bir aracın fotoğrafını çekmek ve yayınlamak önemlidir. Bununla birlikte rakip firmalar için de fotoğraflar üzerinden analizler yapılır. Firmalar da bu araç hakkında zamanı gelinceye kadar bilgi sızmasını istemezler.

Neyse konuyu uzatmadan sadede gelelim. Toplantıda yeni Doblo ile ilgili aldığım rakamlar, tek bir modelin bile neleri değiştirebileceğinin en önemli kanıtıydı. Türkiye kendi modelini üretme şansını Devrim ile ıskalamıştı. Daha sonra birçok otomobil tutkunu için hala gündemde olan Anadol yaratıldı. Geçen süre içinde çok önemli üretim rakamlarına ulaşıldı. Türkiye dünya otomotiv üretiminde onbeşinci sıraya yükseldi. Önce tasarımı dışarıdan üretimi “Türk mühendis ve işçisinin” elinden ama yerlilik oranı yüzde 15’te kalan modeller imal edildi.

Daha sonra bizim çocuklar yurtdışında tasarım yapmaya başladılar, bir adım sonrasında tasarımı da bizden modeller çıkmaya başladı. Bugün gelinen noktada ise Türk otomotiv sanayi Doblo gibi tüm Avrupa’da sınıfında ilk üç-dört arasına

girmeyi başarmış bir modeli kendi Ar-Ge departmanında, fikri mülkiyet haklarına sahip olarak, yüzde 80 yerlilik oranı ile üretmeyi başardı.

Bu devrimi yapanlar arasında yer alan isimlerin başında ise hiç şüphesiz Jan Nahum geliyor. Zira, ilk Doblo projesinde sekiz kişilik çekirdek ekiple kurduğu arge departmanı bugün 450 kişiye ulaşmış durumda. Aynı şekilde FordOtosan’da da hatırı sayılır mühendis şirketin Ar-Ge biriminde faaliyet gösteriyor.

Yan sanayiye gelince. Orada da birçok firma ürettiği ürünlerin patentini almış durumda. Burada yazdıklarıma bakıp da bardağın dolu tarafını görüyor yorumu yapmayın. Bence daha bardağın üçte biri bile dolmadı.

Böyle bir durumda, son günlerde bir yatırım haberi gündemi meşgul etmeye başladı. Ünlü tasarımcı Murat Günak’ın elektrikli araç projesi Mindset. Duyduğum ve okuduğumda ilk anda gururlandığım ama sonrasını biraz araştırınca şüpheye düştüğüm bir proje. Bana göre Murat Günak’ın bu projesi, adı neonlardan silinmeye yüz tutan bir starın yeniden dönüş turnesi ile aynıdır.

Bu star halen güzel şarkı söylemektedir, halen en temiz gırtlak kendisindedir, halen çok güzeldir ama değişen şartlar onu “merkez valisi” yapmıştır ve ses getirmek için arasıra yeniden gündem yaratacak işler yapar. Bunu yaparken de motivasyon güdülerini paylaşan kişilerle birlikte hareket eder.

Mindset, güzel bir projedir. Keşke Türkiye’de olsa denecek bir projedir. Türkiye bu projeye destek vermelidir ama sadece özel sektör eliyle. Eğer herhangi bir yatırımcının aklı keserse verir parayı Günak’ta üretir arabasını. Ama söylenen paraların hükümet tarafından verilmesine ben karşıyım.

Açık söylemek gerekirse, Günak’ın “ben bu aracı Türkiye için yaptım” demecini de sadece imaj çalışması olarak görüyorum.

Şeytanın avukatlığını yapmaya devam edersem Murat Günak’ın çalıştığı tasarım başkanlığını yaptığı üç dev firma Mercedes, Peugeot ve Volkswagen’in dev kaynakları ve bu alanda yatırımları bulunurken Murat Günak böyle bir otomobile neden imza atmamıştır da kaynağı Türkiye’den bulma gayreti içine girmiştir.

Ali Pandır’a bu soruyu sorduğumuzda cevabını verirken biraz müstehzi bir gülümseme oluştu yüzünde. “Murat Bey başarılı bir insan, tasarımı da güzel. Ama, başta biz olmak üzere, tüm firmalar Türkiye’de elektrikli otomobil üretiyor. Önemli olan talebi yaratmak. Kamu alım garantisi versin. Biz iki ayda üretiriz” diye cevapladı sorumuzu.

Mindset ile elektrikli Doblo arasında tabii ki fark var. Ancak, sırf Türk diye -Türk olması dışında Türk otomotiv sanayinin nerede ve nasıl lobisini yapmıştır orası ayrı konu-birine hükümet desteği sağlamak bana çok akılcı gelmiyor.

Kaldı ki aracı üreten, mülkiyet haklarının sahibi de bir İsviçre Holdingi ve Günak’ın bu şirketle hiçbir organik ve yönetimsel bağı yok. Mindset AG’nin ne yönetiminde ne de sahipleri arasında Günak ismine rastlanmıyor. Açılış söylemleri de çok iddialı, “Kimse bir Finli’den cep telefonu, bir Koreli’den dünyanın en ince ekranını, bir İsviçre’liden de otomobil üretmesini beklemezdi” mealinden cümleler yazıyor. Kusura bakmayın ama siz bu işe yatırım yapacak parayı neden İsviçre’de bulamadınız da Türkiye’ye geldiniz keşke onu sorabilseydim.

Eğer devletin Günak’ın projesine ayrılacak parası varsa o parayı bu tip otomobillerin vazgeçilmezi ve maliyet açısından en önemli unsuru olan akü ve pil üretimi ve geliştirilmesine ayırsa hem otomotiv sanayine hem de doğrudan Türk Hazinesi’ne daha yararlı olur.

Ama, ille de destek verilecekse, o aracın üretimini yapacak ve satacak şirket ile öncelikle fikri mülkiyet hakkı, kar transferi, sermaye aktarımı Türkiye’de kalacak, vergiler İstanbul’daki Büyük Mükellefler Vergi Dairesi’ne yatırılacaktır diye benim çok kaba bir dille yazdığım ama hukukçuların bunu gayet güzel bin sayfa halinde bir sözleşme şekline getirebilecekleri bir anlaşma teklif edilsin.

Bunu kabul etmezlerse kusura bakmayın ama ben bir vatandaş olarak paramın bir İsviçre şirketine aktarılmasına karşıyım.

Yanında TAYSAD da olsa, Başbakan da olsa hatta Türk Milli Takımı‘nın ilk onbiri de olsa beni bağlamıyor. Ama özel bir yatırımcı bu işe girmeye karar verirse, her türlü desteği vermeye de hazırım.

Tüm yazılarını göster