GSYH ilk çeyrekte yüzde 2 mi büyüdü?

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com


Falcılık yapmıyoruz tabii ki, bizimki bir tahmin yalnızca. TÜİK'in dün açıkladığı mart ayına ilişkin sanayi üretimi verilerinden yola çıkıyor; ocak-mart dönemi gerçekleşmesine bakıyor ve geçmiş yıllardaki eğilimleri göz önünde bulundurarak yılın ilk çeyreğindeki GSYH büyümesinin yüzde 2 dolayında olabileceğini dile getiriyoruz.

GSYH'nin yaklaşık dörtte biri sanayi sektöründen oluşuyor. GSYH kapsamındaki sanayiye ilişkin öncü gösterge de kuşkusuz TÜİK'in açıkladığı üretim verileri.

TÜİK'in verilerini imalat sanayi ve toplam sanayi olarak iki bölümde irdelemekte yarar var. Bu verilerden GSYH'ye geçişte ne gibi kaymalar oluyor, ona bakmak gerekiyor. Bütün bu değerlendirmelerin ardından da, ilk çeyrekte GSYH'nin yüzde 2 gibi bir büyüme göstermesinin beklenebileceği ortaya çıkıyor.

Elbette ilk çeyrek büyümesiyle ilgili bir nokta hedef gösterme durumunda olamayız. Toplam sanayi üretimine dayalı olarak yaptığımız hesaplamalar, ilk çeyrekteki büyümenin yüzde 1.7 ile yüzde 2.2 arasında olabileceğini, ancak ağırlıkla yüzde 2'lik bir büyüme beklenmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Merak edenler için hemen belirtelim; TÜİK, GSYH'de bu yılın ilk çeyreğine ilişkin gerçekleşmeyi 2 Temmuz Pazartesi günü açıklayacak. Yani ilk çeyrek büyümesine ilişkin gerçekleşmeyi öğrenmeye daha yaklaşık iki ayımız var…

Üretim artışının yavaşlaması normal

Mart ayındaki sanayi üretiminin geçen yıla göre yalnızca yüzde 2.4 artmasında şaşılacak bir yön yok elbette. Kaldı ki bu yıl ocaktaki artış yüzde 1.5 ile çok daha düşüktü.
Türkiye ekonomisi ve sanayisi son yıllarda büyük ölçüde  küresel krizin etkisiyle ciddi zikzaklar çizdi. Sanayi üretiminde 2009 yılının ilk çeyreğindeki ortalama endeks 89.4 düzeyinde, bu yılın ortalaması ise 123.3. Yani bu yılki üretim, 2008'e göre tam yüzde 38 artmış. Olağanüstü bir üretim artışı, değil mi…

Ama bakın bu yılki üretim 2008'deki üretime göre yalnızca yüzde 7 artış gösterebilmiş. Çünkü 2009'da 2008'e göre müthiş bir çöküş yaşanmış.
Dolayısıyla ne yalnızca 2008'e göre yapılacak kıyaslamayla üretimin dört yılda yalnızca yüzde 7 arttığını söylemek doğru, ne 2009 kıyaslamasıyla üretimde üç yılda yüzde 38 artış sağlandığını söylemek.

Maharet üretimi, makul, fazla dalgalanma göstermeden, hele hele zikzaklar çizmeden götürebilmekte. Bir yıldan diğer yıla rekorlar kırarak artış sağlamak da iyi değil, düşüşe engel olamamak da.

Böylesine dalgalanmalardan en çok zarar görenler kuşkusuz işçi kesimi oluyor. İşlerin açıldığı, üretimin adeta tavan yaptığı bir dönemde iş sahibi olanlar, ertesi yıl bu kez kendilerini kapının önünde bulabiliyorlar.

Bu durumdan tek etkilenen işçiler de değil. Büyük sanayiyi besleyen KOBİ'ler de bu tür dalgalanmaların etkisiyle neredeyse hiç planlama yapamadan işlerini yürütmek durumunda kalıyorlar.

O yüzden hep "sürdürülebilir makul büyüme" deniyor ya. Geçen yılın yüzde 8.5'lik rekor büyümesinden sonra bu yıl yüzde 4 öngörülmesi ve bunun yumuşak bir iniş olarak adlandırılması da dalgalanmadan uzaklaşma isteğinin bir göstergesi. Ancak, ilk çeyrekte yüzde 2'de kalma olasılığı iyice güçlenmiş görünen GSYH artışından sonra yılın tümünde yüzde 4'ü yakalamak ne ölçüde mümkün olacak, o da ayrı bir tartışma konusu.

Tüm yazılarını göster