Görünüm güzel, fakat güven vermiyor!..

Uğur CİVELEK ARKA PLAN dunyaweb@dunya.com

Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan verilere göre haziran ayında dış ticaret açığımız 7.1 milyar dolara gerilemiş. Bir önceki yılın aynı ayına göre ihracat yüzde 16.9'luk artışla 13.2 milyar dolar seviyesini aşarken, ithalat yüzde 5.4 oranında daralarak 20.4 milyar dolar düzeyinde gerçekleşmiş. İlk altı aylık açık ise bir önceki seneye göre 11 milyar dolardan fazla gerilemiş. Bu aşamada soramk gerekiyor, rakamsal görünüm inanılamayacak kadar güzel görünüyor, fakat ne oranda gerçeği yansıtıyor? İran'a altın ihracatı şeklindeki yeknesaklığı bozan rakamsak dolgu olmasa idi görünüm ne olurdu? Merkez Bankası finansal istikrar diye tutturduğu 2011 yılında benzer yöntemle cari açığı küçük göstermedi ve banka kredilerini daraltmaya çalıştı? Benzer kouşllarda neden daha farklı bir uygulamaya yöneliyor?..

Rakamsal görünüme bakılır ise haziran ayında da İran'a yaklaşık 13 milyar dolarlık altın satmışız!.. Son enflasyon raporunun sunumu sırasında Merkez Bankası Başkanı'na bu altın konusu sorulmuştu, kendisi de "resmi ihracaktır" diyerek konuyu kapatmaya çalışmış ve detay vermekten kaçınan bir görüntü sergilemişti. Şahsen kaydı olmayan işlemlerin cari denge hesabına girmemesi gerektiğini düüşnenlerden biri olarak, kaydı olmayan bavul ticareti kapsamındaki ihracat ne kadar resmi ise altın dış satımının da benzer nitelikte olduğunu düşünüyorum. Bu yılın dış ticaret rakamlarını bir önceki seneninkilerle gerçekçi bir şekilde mukayese etmek ve temel eğilimleri görebilmek için altın ihracatı rakamlarının kapsam dışı bırakılması gerektiğine inanıyorum. Böyle yaptığım zaman olumlu görünümün yüzde 60'ı buharlaşıyor ve cari açıktaki düzelmenin yetersiz kaldığı ortaya çıkıyor.

Orta Vadeli Plan'da 2012 yılı için yüzde 4'lük büyüme ve azami yüzde 6'lık cari açık hedefleri olduğunu hatırar isek durumu daha iyi anlayabiliriz. Belli ki Merkez Bankası bu iki hedefin de tutmayacağını ve beklentilerin bozulacağını görmüş, kendi çapında birşeyler yaparak olumsuzluğu ötelemeye çalışıyor. Her şeyi eskiden olduğu gibi gösterse cari açığın hala çok yüksek olduğu açığa çıkacak, Türk Lirası değerlenmeyecek, enflasyon beklentileri bozulacak, iç talep daha da daralacak ve para politikasını tüm bunlara rağmen daha sıkı tutmak zorunda kalacak. Cari açık olduğundan düşük görünür ise durum değişecek. Türk Lirası ve enflasyon konusundaki endişeler azalacak ve içtalebin daha fazla daralmaması adına para politikasını gevşetme şansı bulacak… Mali sektör de bu durumdan çok memnun olacak, rahatlamasına yardım eden bu durumu hiç eleştirmeyecek, kurcalamayacak… Mevcut küresel koşullar nedeniyle Türkiye ekonomisine ilişkin kırılganlığın daha da artmasına ve sorunların ağırlaşmasına yeşil ışık yakmaya devam edilecek… Bu aşamada ekonomi yönetimine sormak gerekiyor, dile getirdiğiniz orta gelir tuzağını yaratan bu yaklaşımlar başka bir şey olabilir mi? Hak edilmeyen refah düzeylerine çıkmak ve orada kalmayı sürdürmek imkânsız değil midir?..

Görünüme bakılır ise artık bankalara kredi artış hızını yavaşlat baskısının yerini daha fazla kredi ver baskısı alacak; bunu teşvik için para politikası Türk Lirası'nda daha fazla değer kaybı olmaması koşuluyla gevşetilecek. Kısılamayan harcamalar ve eriyen vergi gelirleri nedeniyle büyüme eğilimine giren bütçe açığında kötüye gidişi durdurmak adına cari açığın büyümesine izin verilecek, fakat olumsuzluk olabildiğince altın ihracatı v benzer yaklaşımlar ile gizlenecek!..
Ortadoğu ülkeleri ile yaşanan gerginliğin altıncı bölge teşvikleri, ihrcat ve bütçe harcamaları üzerindeki olumsuz etkileri görmezden gelincek.
Küresel düzeyde olduğu gibi ülkemizdeki Merkez Bankası özerkliğinin laftan öteye gitmeyeceği konusu hiç tartışılmayacak…
Ne dersiniz, mevcut yaklaşımlar ile bu ülkede yaayanların can ve mal güvenliği sağlanabilir, mevctu durum korunabilir mi?…

Tüm yazılarını göster