Gomez'den Gomez'e şahin uçurdum

Cem TOP SPOR ANALİZ cem.top@dunya.com
FİFA'nın belirlediği milli takımlar sıralamasına göre Andorra dünya üzerindeki dört ülke hakkında "Ben onlardan daha iyi takıma sahibim" diyebilir. Merak ettiyseniz söyleyelim bu ülkeler; Anguilla, Bhutan, San Marino, Turks and Caicos Islands. Biz ise 207 ülke arasında 45'inci sıradayız ama atınca mangalda kül bırakmayı pek sevmediğimizden lafa gelince bu 207 takımın hepsinden iyiyiz. Maçtan önce niyetimiz Süper Lig maçlarında olduğu şekliyle her iki takımın taktik yapılarını grafiğe dökerek sizlere aktarmaktı ama açık söylemek gerekirse Andorra tüm planlarımızı alt üst etti. Öyle bir takım düşünün ki, mevkileri itibariyle sahaya yerleştiğinde 4-5-1 oynayacakmış gibi bir intiba bırakıyor ama başlama düdüğü çaldıktan sonra işler karışıyor. Sanırım Andorra'nın taktiğini en güzel şu şekilde anlatabileceğiz: Kalede ve ileri uçta olmak üzere takımda iki Gomez var. Bir Gomez'den diğerine top şişiriliyor ve takımın geri kalanı süngü hücumuna kalkan piyadeler gibi topun olduğu yere koşturuyorlar. Savunmada ise metrobüs sıkışıklığı yaratmaya ve rakip forvetleri hızar misali biçmeye dayalı bir felsefeleri var. Bu anlayışı Hesiodos'un "Her şeyin başı kaos" felsefesinden mi uyarladılar bilinmez ama bugüne kadar oynadıkları maç 5, mağlubiyetleri 5, attıkları sıfır, yedikleri 15. Grupta rakibimiz gibi görünen Macaristan, deplasmanda Andorra'yı 5-0 yendi. Romanya ise kendi sahasında oynadı ve 4-0 kazandı. Futbola salt skor tabelasını kerteriz alarak bakmanın yanlış sonuçlar doğurabileceği çok açık ama millilerimizin Andorra'nın üzerine giderek organize ataklar geliştirdiğini, çok pozisyon bulup çok gol kaçırdığını söylemek de hiç mümkün değil. Bu şartlar altında 2014 Dünya Kupası ümitlerimizi bağladığımız Macaristan maçını kazanacağımızı iddia etmek safiyane bir iyimserlik olmaz mı? Bana kalırsa milli takımın temel sorunu henüz bir iskelet oluşturulamamış olması. Köşemizi takip edenler mutlaka hatırlayacaktır, Abdullah Avcı'nın milli takım teknik direktörlüğü için adı geçtiğinde de bu göreve getirildiğinde de hatta 16 Ekim'de Macaristan deplasmanında boyumuzun ölçüsünü aldığımızda da kendisini desteklemek gerektiğini yazdım. Ancak şu tespiti de yapmanın zamanı geldi: Abdullah Avcı'nın gerek U-17 milli takımındaki gerekse de İ.B. Belediyespor'daki en büyük yıldızı "falanca oyuncu" değil oyun sistemiydi. Bugün ay-yıldızlı takımımıza ise yıldızların performansına bağlı bir işleyiş hâkim ve bu benim nazarımda bir Abdullah Avcı felsefesi değil. Sercan Sararer isminde bu kadar ısrar ediliyorsa mutlaka bu futbolcudan farklı beklentiler vardır ama mevcut sistemsizliğin içinde beklentilerin karşılanamayacağı hala görülemedi mi? Bizde işleyiş bellidir ve "yapamayan gider, yapabilen gelir" düsturu hâkimdir. Ne yazık ki, olası bir Macaristan mağlubiyetinde Abdullah Avcı ve ekibiyle er geç yolların ayrılacağı, farklı turnuvalara farklı teknik adamlarla gitmeye çalıştığımız sürece yeni bir halka eklenebileceği görülüyor. En azından benim Andorra deplasmanında izlediğim milli takımdan geleceğe yönelik bir umut ışığı alamadığımı söylemeliyim. Bizim için büyük öneme sahip Macaristan maçıyla ilgili tek umudum ise şu: Bizim kültürümüzde ve hayata bakışımızda bıçak kemiğe dayanmadan akıllar başa gelmez. Andorra karşısında kekremsi bir tat veren milliler bir bakmışsınız Macaristan karşısında şahlanmışlar. Belki rasyonel bir beklenti değil ama kabul edin olası.
 
Futbolda "birleşik lig" tartışması
 
Esasen başlıkta bahsettiğimiz tartışmanın fitilini ateşleyen iki isim var. Bunlardan birincisi Standart Liege'in başkanı Roland Duchatelet, bir diğeri ise futbola yaptığı yatırımlarla tanıdığımız Gazprom'un patronu Alexey Miller. Bu iki isim de kulüp sahibi işadamları. Elbette karşılarında da futbolun geleneksel yapısını ve ruhunu koruma adına yeni teknolojileri bile bin bir süzgeçten geçirerek değerlendiren UEFA Başkanı Michel Platini. Hatırlayacaksınız, 2012'nin son günlerinde yaptığı açıklama ile bir anda gündeme oturan Duchatelet, Belçika Ligi'nin futbol izleyicisi için hiçbir albenisi kalmadığını söylemiş ve "Beneliga" adıyla bir lig kurarak Hollanda kulüpleriyle rekabete girmek istediklerini açıklamıştı. Hatta o günlerde dış kaynaklı haberlere yansıyan bilgilerde, Hollanda'dan Ajax ve PSV'nin konuya olumlu yaklaştıkları iddia edilmiş, Belçika'dan bu lige katılmayı kabul eden takımların ise Anderlecht, FC Brugge ve Standart Liege olduğu okuyuculara aktarılmıştı. Plana göre 8 ya da 12 takımlı bir lig kurulacak ve takımlar deplasmanlı statüde karşılaşacaklardı. UEFA'nın onayı olmadan bu tür bir ligin kurulmasının imkânsızlığı bir yana, ilerleyen günlerde Beneliga'dan umudunu kesen başkan Duchatelet'nin ani bir manevrayla Fransa ligine katılmayı tartışmaya açması da çok konuşulmuştu. Geçtiğimiz günlerde The Economist'te yayınlanan bir makale aslında tartışmanın yatışmaktan çok yayılmaya meyilli olduğunu gözler önüne seriyor. Bu kez bahse konu ligler Ukrayna ve Rusya. Bu iki ülke, dünya üzerinde futbol rekabetinin bölgelerine pek uğramaması nedeniyle birleşik bir organizasyonda yer alma konusunu tartışıyorlar. Aslına bakarsanız mesele derin. 1988-89 sezonunda Sovyet ligi Avrupa sıralamasında ikinci durumda iken; hepimiz Dasayev, Protasov, Demyanenko, Litovchenko, Kuznetsov gibi futbolcuları hayranlıkla izliyorduk. Bugün sadece Anzhi'de; Eto'o, Lassana Diarra, Willian gibi yabancı yıldızlar top koşturuyor ama bu durum ne Rus liginin Avrupa'daki dokuzunculuğuna etki ediyor ne de kitlesel ilgiyi bu ülkeye çekiyor. Zaten bu durumun farkında olan oligarklar da parayı yabancı liglere akıtma yolunu seçmiş durumdalar. Örneğin Abramovich on yıllık dönemde Chelsea'ye 1 milyar euro'nun üzerinde kaynak aktarırken, ülkesinin takımlarından CSKA Moskova'ya tüm katkısı üç yıllık sponsorluk anlaşması için ödediği 41 milyon euro. Elbette bu durum kalburüstü Rus futbolcuların da ülkelerini terk ederek yabancı liglere yönelmesine yol açıyor. Hem Gazprom'un hem de Zenit St. Petersburg'un sahibi Alexey Miller, -belki de geçmişe öykünerek- Rusya ile Ukrayna'nın birlikte organize edeceği bir ligle rekabetin yeniden canlandırılabileceğini ve takımların bu sayede büyüyebileceğini savunuyor. Hatta 4 kategoride 80 takımlı olacak ligin 2014-2015 sezonundan itibaren oynanmaya başlayabileceğini söyleyecek kadar bu projeye inanıyor. Ancak bu ve benzeri projeleri, "futbol hastası zenginlerin 'Finansal Fair-Play' kriterlerini dolanma yolu" olarak değerlendirenlerin sayısı da epey fazla. Madem takımlar futboldan elde edilen gelir kadar harcama yapabilecekler; öyleyse dilediğiniz takımlarla bir "süper lig" organize eder, yayın haklarına yüz milyonlarca euro ödeyip satın alır, hiçbir kulüp başkanının hayalinde göremeyeceği puan ödülleri koyarsınız ve böylelikle hem kulüplerinize para akıtmaya devam eder hem de tüm dünyadan yıldızları toplayarak o ligin popülaritesini arttırırsınız. Nasıl, demokrasilerde çareler tükenmiyor değil mi?
 
Dünya liglerinden haberler
 
- Manchester United'ın Brezilyalı orta saha oyuncusu Anderson, sezon sonunda takımdan ayrılmanın planlarını yapıyor. 24 yaşındaki futbolcunun bu kararının arkasında yatan sebep ise yeteri kadar forma şansı bulamaması nedeniyle 2014 Dünya Kupası'nda kendisine yer bulamama korkusu.
- Barcelona, yıldız oyuncusu Jordi Alba'nın milli takımda yaşadığı sakatlığın haberiyle sarsıldı. Alba, İspanya'nın Finlandiya ile 1-1 berabere kaldığı Dünya Kupası elemeleri mücadelesinde sakatlanarak oyunu terk etmek zorunda kalmıştı. Carles Puyol ve Adriano'nun da sakat olması nedeniyle Jordi Alba'nın durumu Barcelona'da büyük endişe yaratmış durumda.
- Roma'nın başarılı golcüsü Pablo Osvaldo'nun eski menajeri Dario Decoud, Tottenham'ın hedefindeki oyuncuyu "Transferi imkânsız" olarak tanımladı. Decoud, "Osvaldo şu anda sadece takımına odaklanmış durumda. Ayrıca antrenörü Andreazzoli'nin güvenini kazanmak için elinden geleni yapıyor." şeklinde konuştu. Arjantin doğumlu İtalyan golcü Roma forması altında çıktığı toplam 42 maçta 22 kez fileleri havalandırma başarısı göstermişti.
- Rafael van der Vaart, Hollanda Milli Takımı'nda Galatasaray'ın deneyimli orta saha oyuncusu Wesley Sneijder ile rekabete hazır olduğunu söyledi. Hollanda Milli Takımı'nın Estonya ile yaptığı maçta sakatlanan Sneijder, sarı-kırmızılı kulübün yetkilileriyle görüştükten sonra kamptan ayrılıp İstanbul'a dönmüştü. Van der Vaart, "Van Gaal'in ilk tercihi Sneijder ancak ben bunu sorun etmiyorum." diyerek rekabete açık olduğunu söyledi.
- İrlanda Milli Takımı, bu akşam Avusturya ile oynayacağı maçta sakatlığı nedeniyle takımın yıldızı Robbie Keane'den yoksun olacak. Cuma günü oynanan ve 0-0 biten İsveç maçında sakatlanan deneyimli oyuncu, takımla birlikte antrenmanlara çıkamadı. İrlanda Futbol Federasyonu'ndan yapılan açıklamada, Keane'in yerine kadroya dâhil edilen Kevin Doyle'un takıma katıldığı ifade edildi.
- İspanyol basınında çıkan haberlere göre kadro yapılanmasında, Barcelona sportif direktörü Andoni Zubizarreta'nın ve teknik heyetin önceliği halen kulübün oyuncusu olan David Villa'nın kontratını yenilemek. İspanyol golcünün kontratını uzatmaması halinde ise İspanyol devinin hedefindeki isim İngiltere Premier League ekiplerinden Manchester City'i forması giyen Arjantinli yıldız Kun Agüero olacak.
 
Tüm yazılarını göster