Gölge etme başka ihsan istemem

İlter TURAN SİYASET PENCERESİ dunyaweb@dunya.com

Bütün heybetiyle karşısına dikilen Büyük İskender'in kendinden emin bir tavırla sorduğu "Dile benden ne dilersin?" sorusu karşısında, hayatını filozofça bir tevazu üzerine kurmuş olan Diyojen'in sözleri aradan geçen iki bin yıldan fazla zaman sonrasında tazeliğini hâlâ koruyor: "Gölge etme başka ihsan istemem!"

Son günlerde bir zamanlar büyük olan iki siyasi partimizin eski liderlerinin söylediklerini, yaptıklarını ve düştükleri durumu gördükçe, partilerin şu andaki genel başkanlarının eski liderlere söyleyebilecekleri tek söz kalıyor, "Gölge etme, .....!"

Kimlerden söz ettiğim konusunda herhangi bir tereddüde düşmediğinizi ümit ederim. Evet, Sayın Deniz Baykal ve Muhterem Hocamız Necmettin Erbakan'dan söz ediyorum.

Türkiye'nin iktidar sorumluluğunu taşımış iki partisine genel başkanlık yapmış olan bu değerli iki şahsiyet, görevlerinin artık sona erdiğini kabullenmekte güçlük çekiyorlar. Partilerinin işlerini yönetmek, yeni liderlerinin kendi tercihlerine tabi kılmak istiyorlar. Bu tavırlarının partilerine zarar vermekten öteye ne katkısı olur, bilemiyorum.

İki liderimizin partilerinin yönetiminde hak iddia etmeleri farklı savlara dayanıyor. Geleneksel muhafazakârlığın temsilcisi hocamız, yaşına ve partisine yaptığı hizmetlere (!) hürmeten, yeni yönetimi vesayeti altına almak istiyor. Onun eteklerine tutunarak siyasi güç edineceklerini düşünen, genç kuşakların isimlerini bile tanımadığı bir kadro var.

Onlar da Hocamızı destekliyor, belki de kışkırtıyorlar. Sayın Kurtulmuş, Hocamız ve etrafının talimatlarını yerine getiren bir memur olmayı kabul etmeyince, harekete geçtiler. Yeni bir parti kongresini zorladılar, Sayın Kurtulmuş da istifa etti. Yeni bir başkan adayımız var: Hocamızın mahdumu. Hangi başarılara imza atmış, talip olduğu göreve hangi siyasi birikimi taşıyacak bilmiyorum ama, herhalde babasının sözünden çıkmaz. İstenen de bu.

Partiye gelince, onun önemi yokmuş gibi gözüküyor. Halbuki, Saadet Partisi yeniden hareketlenmeye başlamıştı. Hükümeti aynı fikir kampı içinden denetleme potansiyelini taşıyordu. Bu gelişme çizgisi şimdi durdurulmak isteniyor.

Gelelim Sayın Baykal'a. Deniz Bey, partisinin genel başkanlığından beklenmedik gelişmeler sonunda ayrıldı. Partisinde lider yenilenmesi için bir hazırlık yoktu. Kendisi, muhalif herhangi bir kişiye nefes dahi aldırmıyordu. Görevinden çaresizlikten ayrıldı. Bir süre sonra geri dönmeyi de arzulamış olabilir ama koşulların bunu mümkün kılmaktan her gün biraz daha uzaklaştığını gördüğü için, şimdi partisinin akil adamı olarak yeni yönetime yardımcı olmayı öneriyor.

Sözlerine inanmak lazım gelirse, kendisinin partisinin başarısına katkıda bulunmak dışında için herhangi bir özlemi bulunmamaktadır. Ancak, tavsiyelerine bakıldığında, kendisinin görevi esnasında izlediği politikalara devam edilsin istediği hemen belli olmaktadır. Bu politikaların Cumhuriyet Halk Partisi'nin başarı grafiğini nerelere çektiğini, müsaadenizle ben değerlendirmeyeyim, siz takdir ediniz.

Demokrasimizin daha sağlıklı işlemesi için muhalefetimizin mutlaka güçlenmesi gerekiyor. Eski liderlerimiz ise partilerini güçlendirmiyor, zayıflatıyorlar. Kendilerinden tekrardan rica edelim, gölge etmesinler, başka ihsan istemeyiz.

Tüm yazılarını göster