Girilmemiş krizden çıkış mı olurmuş!

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Çok hoş ve basit bir mantık sorusu vardır: "Bir kapıyı kapatmanın olmazsa olmaz şartı nedir?" Kapı kolu yanıtı da verebilirsiniz bu soruya, menteşe yanıtı da. Ama aslında aranan karşılık çok farklıdır. Çünkü, bir kapıyı kapatmanın olmazsa olmaz şartı kapının açık olmasıdır. Soruyu değiştirebilir, kapatma kavramını açma yapabilirsiniz, o zaman da yanıt "kapının kapalı olması" biçimine dönüşüverir. Bu mantık sorusunu başka biçimlerde ifade etmek de mümkündür. Örneğin, bir kişinin artık iyileşmeye başladığını söylüyorsanız, o kişinin en azından bir dönem hasta olduğunu kabul ediyorsunuz demektir.

Sözü nereye getireceğimiz belli, değil mi. Sanayi üretimi ekim ayında geçen yıla göre yüzde 6.5, eylüle göre yüzde 13.7 arttı ya, koro halinde bir krizden çıkış türküsü söyleniyor. Bu türküyü, daha önce "krizdeyiz" diyenlerin söylemesi anlaşılır da, aylardır "ne krizi" diye gezinenlerin şimdi bu türküye eşlik etmelerinin izah edilebilir bir yanı var mı?

Hangi göstergede olursa olsun, bir dönemin rakamına bakılarak ne her şeyin güllük gülistanlık olduğu söylenebilir, ne "öldük bitti" edebiyatı yapılabilir. Hele hele, bir dönemin, sanayi üretimi özelinde bir ayın rakamına bakarak "bir çıkış eğiliminin başladığını" ya da daha ileri giderek "krizin tümüyle geride kaldığını" nasıl söyleyebiliriz ki…

Türkiye olarak istatistik kültürümüzde henüz yeni yeni yer bulmakta olan bir kavram var. "Takvim" ve "mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış" verilerle yeni tanışıyoruz. Türkiye İstatistik Kurumu sanayi üretiminde arındırılmış verileri de bir süredir açıklıyor. Ancak, bu veriler, ilk açıklamaya göre gecikmeli geliyor ve ilk veriyle zaten söylenen söylenmiş, değerlendirme olumlu ya da olumsuz yapılmış bitmiş oluyor.

Türkiye İstatistik Kurumu, sanayi üretiminde 2010 yılından itibaren mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış verilerin açıklanmasındaki gecikmeyi ortadan kaldıracak. Sanayi üretimine ilişkin arındırılmış veriler de artık arındırılmamış verilerle birlikte açıklanacak. Ancak hemen belirtelim, bu aynı tarihe getirme işlemi 2010 verileriyle başlayacak, dolayısıyla ocak ayının verisi martta açıklanacağı için ilk birlikte açıklama söz konusu ayda yapılmış olacak.

Ekim ayındaki sanayi üretiminin kasım ayında arındırılmamış mevcut hesaplama yöntemine göre azalması sürpriz olmayacak. Ekim ayında 20.5 olan işgünü sayısı, kasımda 18.5 güne iniyor. Aradaki iki gün çok mu önemli denilebilir; evet önemli, çünkü bu iki gün neredeyse yüzde 10'luk bir işgünü azalmasına denk geliyor.

Ekimdeki üretim artışı biraz da belli sektörlerde neredeyse sıfırlanan stokları yerine koyabilme çabasına bağlandı. Kasım için böyle bir durum söz konusu değil. Ayrıca, bir de işgünü sayısında azalma var. Bu iki etken yüzünden üretimin kasımda belirgin bir gerileme göstermesi sürpriz olmayacak. O zaman da "Eyvah, yine krize giriyoruz" mu diyeceğiz.

Türkiye İstatistik Kurumu, mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış verileri açıklamaya başlayarak değerlendirmelerin daha gerçekçi yapılabilmesine olanak veriyor. Biraz önce değindik, 2010 yılından sonra arındırılmış verilerin açıklanmasındaki gecikme de ortadan kaldırılacak. Artık veri okumak durumunda olanlara düşen de, bir rakama bakarak sevinçten havalara sıçramamak ya da karalar bağlamamak.

Daha önce de hep dile getirdiğimiz bir görüş vardı. Kriz döneminin verilerinin, normal dönemle kıyaslanmasının doğru olmadığını savunduk. Şimdi de normale dönme eğilimi gösteren verileri kriz dönemi verileriyle kıyaslamak aynı yanlışın devam ettirilmesi olur. Bu yüzden de, TÜİK'in arındırılmış verileri açıklamadaki zamanlaması çok olumludur ve bu adım kamuoyunu umarız yanlış değerlendirmeler yapmaktan kurtaracaktır.   

Tüm yazılarını göster