Gidişattan ne üretici memnun, ne tüketici

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Merkez Bankası'nın gerçekleştirdiği iktisadi yönelim anketi ile Merkez Bankası ve Türkiye İstatistik Kurumu'nun birlikte oluşturduğu tüketici güven endeksinin haziran sonuçları, gidişattan ne üreticinin memnun olduğunu gösteriyor, ne de tüketicinin. İki gösterge de aylardan beri olumsuz yönde seyrediyor.

Tüketici güven endeksiyle ilgili olarak iki ay önce başlık atarken çok zorlanmıştık doğrusu; acaba gelinen düzey için "tüketicinin güveni dibe oturdu" demek doğru olacak mıydı? Öyle ya, bu konuda dip neresiydi ki? O yüzden nisan verilerini değerlendirirken, 17 Mayıs'ta başlığı "tüketici güveninin dibi delindi" diye atmıştık. Haziran verilerin açıklanmasıyla birlikte gördük ki, henüz dibi bulabilmiş değiliz. 100'den büyük olduğu takdirde tüketicinin iyimser olduğunu, 100'ün altında bulunması halinde tüketicinin kötümserliğini yansıtan tüketici güven endeksi, haziran ayında 75.01'e geriledi. Bu, endeksin oluşturulmaya başlandığı 2003 yılının aralık ayından bu yana ortaya çıkan en düşük düzeye işaret ediyor. Endeks bu yıl içinde de tüm aylarda gerileme göstermiş bulunuyor. Ancak, tüketici güven endeksindeki gerilemenin hız kesmekte olduğunu da göz ardı etmemek gerekiyor. Şubat, mart ve nisan aylarındaki hızlı gerilemenin, izleyen üç ayda yavaşladığı dikkati çekiyor.

Tüketici güven endeksinin haziran ayında rekor sayıda kişiyle görüşme yapılarak oluşturulduğunu, görüşülen kişi sayısının 8 bin 354 olduğunu da belirtelim. 

Tüketici kötümser, tüketici ekonomik geleceğini iyi görmüyor da, üretici kesimde durum farklı mı sanki. Merkez Bankası'nın iktisadi yönelim anketi de aynı doğrultuda sonuçlar veriyor. Bir süre önce açıklanan bu anket kapsamında oluşturulan reel kesim güven endeksi de ilk kez 100'ün altına indi ve haziranda 98.3 oldu. Endeksin bir anlamda özeti olarak nitelenen "sanayi dalınızdaki genel gidişat konusunda bir ay öncesine kıyasla görüşünüz nedir" sorusuna verilen yanıtlar da karamsarlığın derinleştiğini ortaya koyuyor. Ankete katılan 1226 sanayicinin yüzde 5.3'ü haziran ayında mayısa göre iyimser, yüzde 43.1'i kötümser olduğunu belirtti. Yüzde 51.6'lık kesim ise durumunun aynı olduğunu ifade etti. İyimserlerle kötümserlerin farkını gösteren denge negatif yüzde 37.8 olarak bulundu. Geçen yılın haziran ayında iyimserlerin oranı yüzde 16.4, kötümserlerin oranı yüzde 12 ve fark pozitif yüzde 4.2'ydi. Bir yılda pozitif yüzde 4.2'den, negatif yüzde 37.8 düzeyine inildi, yani tam 42 puanlık bir geri gidiş oldu.

Bu yılın haziranındaki negatif yüzde 37.8, Cumhuriyet tarihinin en derin ekonomik krizini yaşadığımız 2001 yılının ilk aylarında oluşan düzeyden sonraki en kötü tabloya işaret ediyor.

Ne kadar ilginç değil mi, sanayicinin kötümserliğinde ekonominin dibe vurduğu 2001 kriz dönemi başı çekiyor, ikinci sırada ise bugün var.

Hani ringde rakibinden sürekli yumruk yiyen, yüzü gözü kan çanağına dönmüş boksöre, köşesindeki antrenörü "Çok iyi gidiyorsun, müşişsin, onu devirmek üzeresin" diye moral veriyormuş da, boksör sonunda dayanamamış ve "İyi de o zaman beni kim dövüyor" diye sormuş ya. Bizim sanayicinin de, tüketicinin de durumu aynı. Ekonomi şaha kalkmış gidiyor; ama genel olarak sanayici de sıkıntı içinde, küçük esnaf da, sıradan tüketici de. Bir gizli el bizi dövüyor dövmesine ama, bu elin sahibini bir türlü bulamıyoruz. Ya da daha çok dayak yeriz diye bulmaya korkuyoruz...

Tüm yazılarını göster