Getiriler sıfıra koşarken risk artıyor!..

Uğur CİVELEK ARKA PLAN dunyaweb@dunya.com

Son haftalarda finansal piyasalarda yaşanan dalgalanmalar gelecek açısından fazla bir şey söylemiyor. Hem mevsimlik koşullar hem de aşırılıkların zorlanıyor olması nedeniyle işlem hacimleri daralıyor ve fiyat oynaklığı artıyor. Sorunlu ekonomik bölgelerde kalıcı çözüm yönünde herhangi bir mesafe kat edilmediği, benzer sıkıntıların gelişmekte olan ekonomileri de olumsuz yönde etkileyeceği bir sürece koşuluyor. Kısa vadeli risk alma veya riskten kaçınma eğilimleri ile enflasyon veya büyüme endişeleri arasındaki ilişkinin güçlenerek daha belirleyici olabileceği, sorunların ağırlaşacağı bir dönem bizi bekliyor. Bu durum parasal genişleme dalgaları ile risk alma isteği arasındaki ilişkiyi kademeli olarak azaltıp, günü kurtarma yönündeki girişimleri olumsuz yönde etkileyebilir. Başka bir deyişle finansal piyasaları coşturan gelişmelerin bundan sonraki sonuçları daha farklı olabilir, ezberlerin bozulması zorunlu hale gelerek belirsizlik ve kırılganlığı çok tehlikeli düzeylere sıçratabilir.
Elbette bazı kesimler yukarıda ifade etmeye çalıştığımız önermelerin tam aksini iddia ederek statükoyu korumaya, kendi çıkarları aleyhine güçlenen değişim dinamiklerini görmezden gelmeye devam edecek. Gelişmiş ekonomilerden sonra gelişmekte olanların da durgunlaşmaya başlamasını, rekabet koşullarının olumsuzlaşmayı sürdürmesini ve bunların risk alma isteği üzerindeki etkilerini gücü yettiğince gözlerden uzak tutmaya ve kendi oyununu oynamaya çalışacak; ancak yatırımcıları ikna etmesi ve geniş kitleleri bu zihniyetle yönlendirmesi giderek imkansız hale gelecek.
Küresel düzeyde son on yıla baktığımızda kısa vadeli ve spekülatif karakterli risk alma isteğinin yaşanan diğer tüm eğilimlerde belirleyici olduğunu ve kademeli olarak gevşeyen para politikaları ve parasal genişleme dalgaları ile desteklendiğini görüyoruz. Zira sorunları ağırlaşıp dengesizliklerin büyümesine sebep olan küreselleşme denilen kuralsızlık ortamında günü kurtarmanın başkaca bir yolu kalmamıştı. Bu yaklaşım küresel krizi 2008 yılına kadar öteleyen en önemli faktör oldu, fakat yaşanan sıkıntılardan ders alınmadı. Aynı kısır oyun ısrarla insanlığın önüne kondu, belirsizlik ve kırılganlığın artmasına kayıtsız kalındı. Gelişmekte olan ekonomilerinde durgunlukla tanışmaya başlaması ile birlikte sürdürülebilir olmadığı bilinen yolun sonuna yaklaşıldı!.. Parasal genişleme ile desteklenen risk alma isteği ve sorunları ağırlaştırmadan ve eflasyonu patlatmadan büyümeye çalışmasının imkansız olduğunun net bir şekilde anlaşılacağı başka bir aşamaya gelindi. Varlık değerlerinde gelinen yüksek düzeyi korumanın, diğer değişkenlerle bu eğreti dengeyi desteklemenin ve bilançoları korumanın imkansızlaşmaya başladığı bir dönemin eşiğine gelindi. Bu aşamadan sonra risk alma isteğini güçlü tutmaya çalışmanın da, geri dönüşü olmayan bu yoldan vazgeçmenin de bedeli çok ağır ve herhangi bir alternatif yok.
Eğer gelişmiş ekonomiler içine girdikleri durgunluktan çıkamayacak ve gelişmekte olanlar da benzer bir kaderi yaşamak zorunda kalacak ise kim risk alacak? Eski alışkanlıklar devam eder ise ortaya çıkan kalıcı bir büyüme mi olur yoksa enflasyon baskısı her şeyi gölgelemeye başlayarak güven bunalımı mı yaratır? Rekabet koşulları ve gelir dağılımındaki olumsuzluk düzeyi dikkate alınır ise gelişmekte olan ekonomilerin uzun süreli bir durgunluğu, mevcut istikrar düzeyini koruyarak atlatabilme şansı var mı? Yoksa, gelişmiş ekonomilerdeki kronik durgunluğu ve Arap Baharı'nı başka baharlar mı takip eder?
Bundan sonra yaşanacak parasal genişleme dalgaları durgunluğun derinleşmesini önlemekten başka bir anlam taşımayacak, aksi takdirde enflasyon baskısı ve birikmiş sorunlar yıkıcı sonuçlara sebep olacak. Durum böyle olunca risk alma isteğini yüksek düzeylerde tutmak mümkün olmayacak, görmezden gelinen gerçeklerin kapıyı çalıp istikrarsızlığın yayılmasına sebep olması önlenemeyecek... Getirilerin sıfıra yaklaştığı ve riskin kontrolsüz bir şekilde artmaya başladığı bir ortamda kimin hangi sebeple risk alması beklenebilir? Küresel kredi krizi denilen 2008'deki sıkıntının sebebi eşanlı riskten korunma idi, parasal gelişme ve gelişmekte olan ekonomilere yönelim ile geçici olarak aşılmaya çalışılmıştı; 2013 yılında yaşanacak yeni bir riskten kaçınma dalgası benzer sonuçlar yaratabilir; sadece parasal genişleme ile olması engellenemez ve aynı şekilde aşılamaz... Rekabet koşulları ve gelir dağılımı bozulmaya devam ettiği sürece risk alma isteğinin geniş kesimler üzerindeki etkisi farklılıklaşır, kısa vadeli ve olumlu etki azalırken orta vadeli olumsuz etkiler kontrolden çıkar. İstikrarsızlığın artması için gerekli her şey yapılmış olur; günü kurtarma meraklıları kaçtıkları tehlikenin altında kalmaktan kurtulamaz...
Küresel ölçekte risk alma isteğinin veya kaçınma eğiliminin güçlenmesi hiç istenmiyor. Bilinenler mevcut durumun korunması için neler yapmak veya yapmamak gerektiğini tanımlama ve uygulamaya yetmiyor. Herkes başının çaresine bakmak zorunda kalacağı günlere hazırlanmak ihtiyacını daha yoğun bir şekilde hissetmeye başlıyor...

Tüm yazılarını göster