Geri dönüşüm

UZMAN GÖRÜŞÜ dunyaweb@dunya.com

Murat Berk / Yapı Kredi Yatırım

Yılın ilk yedi ayına baktığımızda, ABD'nin bütçe açığının 869,9 milyar dolara ulaşarak arttığını söyleyebiliriz. 30 Haziran'a geldiğimizde Fed, en azından teorik olarak, son yedi ayın bütçe açığının yüzde 75'ini QE2 (niceliksel gevşeme 2) ile fonlamış olacak.

Fed'in açık teşviki ile artan risk alma niyeti emtiaların, bazı ülkelerin hisse senetlerinin ve gayrimenkul fiyatlarının artmasında etkili oldu. Yükselen varlık fiyatları da kriz sonrası şirketlere bilançolarını tamir etme imkanı sağladı. Yatırım kararı verenlerin kendilerini iyi hissettirdiği, önlerindeki dönemi çok daha net görebildiklerine inandıkları için de daha fazla yatırım ve harcama yaptıklarını gördük. Bu yatırımlar ise  iş olanaklarının artmasını sağladı.

Bu süreç içinde artan maliyet yönlü etki, krizde oluşan atıl kapasite ve reel ücretlerin fazla artmaması nedeniyle tüketici enflasyonuna pek yansımadı.

Ekonomik kriz sırasında alınan tedbirlerin belirli oranda istenen sonuçları yarattığını gördük. Böylece  ekonomilerin stabilizasyonunda ve sonrasında büyüme döngüsüne girmesinde etkili oldu. Önlemler, belki de bazı idari tedbirlerin geç veya hiç alınmaması nedeniyle piyasalarda riskli yan etkiler de yarattı.

Önümüzdeki dönemde ABD'nin harcamalarını nasıl finanse edeceği son derece önemli bir konu olarak karşımıza çıkacak. Çin ve Hong Kong'un 2011'in ilk dört aylık dış ticaret rakamlarının toplamına baktığımızda ise dış ticaret fazlası yerine, ticaret açığı olduğunu görüyoruz. Bu durumu fonlama açısından önemli bir gelişme olarak değerlendiriyoruz. 2007 ve 2008 başlarında enerji fiyatları fırladığı zaman, petro dolarların geri dönüşümü, ABD ve başka birçok ülkenin borç dinamiklerini destekleyen bir döngü oluşturmuştu. Fakat birçok faktörün bir araya gelmesi ile bu süreç devam etmedi.

Bu defa da petro dolarların geri dönüşüm döngüsünün devam etmesinin zor olduğunu öngörüyoruz.  En önemli iki neden olarak, Orta Doğu'daki devlet başkanlarının (ülkelerindeki huzursuzlukları önleme amaçlı) sosyal harcamaları arrtırmaları ve dolayısıyla başka ülkelerin açığını fonlayabilecek paranın azalması ve petrol fiyatlarının düşüşünü gösterebiliriz. Öngörülerimizin doğru çıkması durumunda Ortadoğu'nun da ABD ve başka ülkelerin açığını finanse etme kabiliyetini azalatabileceğini söyleyebiliriz. Benzer bir durum yeniden inşaası için tasarruflarını kendi ülkesine yönlendirmesi nedeniyle Japonya için de geçerli olabilir.

Dolayısıyla, Çin, Ortadoğu, Japonya gibi büyük kreditör ülkeler, ABD ve başka açık veren ülkelere destek olmayacaksa nasıl bir dinamik oluşacak, bu finansman nasıl, hangi kaynaklardan sağlanacak. Talepte önemli bir geri çekilme sürecine doğru yöneliyor olabilir miyiz?

Piyasada oluşan fiyatlar çoğu zaman ekonomik yaşamın sonucu gibi algılansa da bu etkileşim aslında çift yönlü... Piyasada oluşan yan etkiler de ekonomilerin yapısı üzerinde daha uzun vadeli etkiler doğurabilir.

TÜİK tarafından çeyrek yıllık dönemler halinde yayımlanan konut satışı verilerine göre 2009 yılında toplam 532 bin civarı konut satılırken, bu sayı 2010 yılında 357 bine geriledi. Yüzde 33'lük bir düşüşün söz konusu olduğu konut satışında, 2008'de  427 binlik bir sayı yakalanmıştı.

Aşırı Isınma, Merkez Bankası'na yapılan eleştiriler yerini, aşırı soğuma algısına bırakır mı? Bugün Merkez Bankası'nı yeterince sert frene basmadığı gerekçesiyle eleştirenler, ilerde, bu tedbirler nedeniyle ekonomi durgunluğa giriyor diye eleştirir mi?

Tüm yazılarını göster