Gerçekleri ıskalamanın bedeli ağırdır!..

Uğur CİVELEK ARKA PLAN dunyaweb@dunya.com

Küresel veya ulusal düzeyde rekabet koşulları bozulur iken gelir dağılımının bozulması ve yoksulluk sınırının altında yaşayanların sayısında yaşanan geometrik artış arasında oldukça güçlü bir ilişki var. Herhangi birindeki olumsuzluk diğerini de aynı yönde etkiliyor, istikrarsızlığın dalga dalga etki alanını genişletmesi kaçınılmaz hale geliyor. Ekonomiler deflasyon ile enflasyonist baskı arasında havale geçiriyor, sorunların giderek ağırlaşması ile birlikte kırılganlık artıyor. Kitle iletişim araçları kanalı ile algılamaların farklılaştırılması, aşırı gevşek para politikası uygulamaları ile artışa zorlanan krediler günü kurtarmak pahasına dengesizlikleri büyütmekten başka bir işe yaramıyor. Emtia fiyatlarında yaşanan ve giderek büyüyen dalgalanmalar ise sorun ve dengesizliklerden buzdağının görünen kısmı oluyor. Durum böyle olmasına rağmen bu konuda hiç kafa yorulmaması ve her şeyi olduğundan farklı gösterme çabası, çözümsüzlüğü ve istikrarsızlığı besliyor.

Son üç yılda küresel düzeyde yaşanan gelişmeler girişte özetlemeye çalıştığımız ilişkiler zincirinin bir sonucudur. Sistemik riskin artmaya devam ettiğinin alametleridir. Merkez bankalarının para politikasını kademeli olarak gevşeterek bu sorunu çözme şansı yoktur; tam aksine günü kurtarayım derken belirsizlik ve kırılganlığın artmasına katkı yaparlar. Zira yatırım ve tüketimin teşvik edilmesi rekabet koşulları ve gelir dağılımındaki olumsuzlukları güçlendirir ve sorunları ağırlaştırır; küçük iken çözebilecek ve maliyeti katlanılabilir olacak sorunlar büyür ve insanlığı esir alır; serbest piyasa ve demokrasi gibi kavramların olması gereken şekilde çalışması imkânsızlaşır.

ABD Merkez Bankası Federal Reserve bu akşam Açık Piyasa İşlem Kometis'nde aldıkları kararları açıklayacaklar. Günü kurtarmak ve olası panik eğilimleri yatıştırmak adına yaptıklarından hem vazgeçemiyor, hem de sonuçlarına katlanamıyor olmanın sıkıntısı ile hareket yeteneklerini iyice daraltmaya ve itibar kaybetmeye devam edecekler. Para politikasını mevcut şekliyle tutsalar veya gevşetseler dolar değer kaybetmeyi sürdürecek, emtia fiyatlarındaki yükseliş devam edecek ve enflasyon baskısı büyüyecek, asıl önemlisi bu süreç kendi kendini besleyerek Federal Reserve'nin itibarını kademeli olarak yok edecek. Yok eğer biraz sıkılaştırma ve faiz yükselişini telaffuz etmeye kalksalar, bu kez de dolar kayıplarını kısmen geri alacak fakat riskten kaçınma eğilimi güçlenecek, emtia fiyatları ile birlikte sermaye piyasaları da gerileyecek, bilançolar yıpranacak; deflasyonist yeni bir dalga başta ABD olmak üzere küresel ekonomiyi daraltacak, yıkıcı paniklere davetiye çıkaracak. Özetle söylemek gerekirse boşa koysalar dolmayacak, doluya koysalar almayacak. Sorunlardaki ağırlaşmanın günü kurtarmayı bile zorlaştırdığı açığa çıkacak.

Son üç yılda yaşananlar ile 1929 buhranı ve sonrasında yaşananlar arasında hem benzerlikler, hem de büyük farklılıklar var. Kitle iletişim araçları sayesinde beklentilerin yönlendirilmesi ve parasal genişleme ile mali sistemin yapay bir şekilde ayakta tutulması bugün için mümkün; fakat rekabet gücü ve gelir dağılımı konusundaki olumsuzlaşma dün olduğu gibi bugün de terse çevrilemiyor. Günü kurtarmak adına dün yapılamayıp bugün yapılabiliyor olanlar ise sorunları ağırlaştırarak görece daha büyük bedeller ödenmesi gereğini gündeme getiriyor.

Para politikasında yaşanan tıkanma çarenin maliye politikasında aranmasını gerektirecek; fakat bu kez de gelirlerin artırılması veya harcamaların kısılması yönündeki kısır tartışmalar herkesi yoracak. Fakat maliye politikasının sıkılaştırılması da rekabet koşulları ve gelir dağılımı konusundaki olumsuzlaşma eğilimini durduramayacak, enflasyonist baskı ya değişmeyecek ya da nöbetini deflasyonist baskıya bırakacak. Çok boyutlu istikrarsızlık dalgalı bir şekilde etki alanını genişletmeye devam edecek...

Tüm yazılarını göster