Gerçekleri inkâr edenler çözümsüzlüğün temsilcisidir...

Uğur CİVELEK ARKA PLAN dunyaweb@dunya.com

Küresel krizden bugüne oldukça uzun bir süre geçti. Sıkıntıya yol açan sorunun kökenine inilemedi. Başka bir deyişle küresel soruna, uzlaşıya dayalı bir küresel çözüm gerekliydi; fakat olmadı, başarılamadı. Yalnızca parasal genişleme yolu ile gün kurtarıldı, geleceğe yönelik algılamalar köreltildi. Bu süreçte sorunlar ağırlaşmaya devam etti, finansal getiriler azalır iken riskler sinsice büyüdü, durgunluğun etki alanı kademeli olarak genişledi. Her ekonominin, her sektörün kendi başının çaresine bakmak zorunda kalacağı bir sürece girildi; çözüm için gerekli küresel nitelikteki etkili düzenlemelerin devreye sokulamamış olması bu sonuçta belirleyici oldu. Yeni küresel krizler için enerji biriktikçe, belirsizlik ve kırılganlık artmaya devam etti. Finansal alanda yaşananlar ile ekonomik cephedekiler arasındaki etkileşim yok oldu, etkinlik kavramı yozlaştı. Bu aşamada sormak gerekiyor, tüm bu olup bitenleri seyretmekten başka bir şey yapmayan veya yapamayanların politika belirsizliğinden şikayetçi olma hakkı var mıdır?

Kur savaşlarında yeni dönemin başlangıcı olarak algılanan Japonya'nın para politikası uygulamalarındaki son hamlesi Davos'ta çok tartışılmış. Son beş yılın geneline baktığımızda etkili ve yetkili kesimlerin tartışmaktan başka bir şey yapamadığını ve telafisi imkânsz ölçüde itibar kaybettiklerini görüyoruz. Eylemsiz laf salatası ile finansal piyasaları bir süre daha oyalayabilirsiniz, fakat ekonomideki kötü gidişi olumluya çeviremezsiniz. Kur savaşları G-20 gündemine girse ne yazık ki yapabilecekleri fazla bir şey bulunmuyor; tersi doğru olsa idi küresel soruna küresel çözüm üretme basiretini gösterirlerdi. Kur savaşlarına, korumacılığa, rekabet koşullarının daha da olumsuzlaşmasına karşı olanların ortaya uzlaşıya dayalı bir çözüm sunabilmesi ve en büyük fedakarlığı ise kendilerinin yapması gerekiyor. Ama olmuyor, zira herkes fedakârlığı diğerlerinden bekliyor... Finansal piyasalar ise basiretsizliği defalarca kanıtlanmış kesimlerin lafı ile iş yapmaya kalkıştıkça sorunların daha da ağırlaşmasına sebep olmaktan öte bir şey yapamıyorlar. Bu koşullarda verilen sözlerin tutulabilmesinin imkânsız olduğunu görmek gerekiyor.

Kur savaşları korumacı önlemlerin, küresel ticaret hacminde yeni daralma dalgalarının öncüsü niteliğindedir. Getiriler hızla azalırken risklerin büyümesi, riskten kaçınma dalgalarının daha uzun süreli olmasını engellemenin zorlaşması bu süreci hızlandırmaktadır. Her ekonominin başının çaresine bakmak zorunda kalması ise küreselleşme denilen kuralsızlığın iflası anlamındadır.

ABD'nin durgunluktan çıkamayışı ve parasal genişlemeye abone olması, Euro Bölgesi'nin toksik kağıt olarak ayna yola girmek zorunda kalışı, gelişmekte olan ekonomilerin büyük bir süratle balonlaşmasının ardından durgunlukla tanışmaya başlaması gibi olgular gelecek açısından iyi şeyler söylemiyor. Evet kredi değerlendirme kuruluşları ciddi itibar kaybetti, fakat bu durumun buzdağının görünen kısmı olduğu ve sistemik kırılganlık artışını temsil ettiği unutulmamalı!.. Siyasilerin temsil ettiği kesimleri oyalamayı başarı saymaya başlaması daha büyük felaketlerin bizi beklediği anlamındadır. Dünya ekonomisi batık durumdadır ve bunu inkâr etmek çözümsüzlüktür...

Tüm yazılarını göster