Gelişi gidişinden belliydi...

Dr. Hakan ÇINAR SIRADIŞI hakan.cinar@dunya.com

Hem de nasıl belliydi diyeceksiniz neden bahsettiğimi anladığınızda.  Bitirdiğimiz yılın Aralık ayının 25’inde, bir kaç yabancı iş adamının da bulunduğu bir toplantıdayız. Konumuz Türkiye’nin dış ticaret potansiyeli, ihracatı arttırma eğilimi, ülke içindeki fiyat ve kur istikrarı ve bunların ekonomik göstergeler üzerindekietkileri; v.s.v.s. Konuklardan bir tanesi, ülkelerin ekonomik değerlerini bir arada gösteren çok kapsamlı yabancı bir siteden yararlanabileceğimizi ifade ederek, ekrana Türkiye’ye ilişkin göstergeleri verdi. Güncelleme tarihini sorduğumuzda, bilgiler güncele yakın, bakın 15 Aralık’ta güncellenmiş dedi. Oysa ki biz, kocaman bir 17 Aralık sendromunu yeni yaşamış ve göstergeleri yerinden oynatmış idik. Beyefendi durumdan pek de haberdar olmamış belli ki, sadece 10 günlük sapmanın çok da önemli olmayacağını iddia etti.  

Kendisine, bir şeyler anlatmamız, ve göstergeleri değiştiren önemli bazı gelişmeler olduğunu aktarmamız gerekiyor idi. Herkes birbirine baktı ve birisinin ön alıp açıklamasını bekledi. Sonunda bir talip çıktı ve dili döndüğünce kendisine anlatmaya, kritik bir takım gelişmelerden ötürü ekonomiyi de önemli ölçüde etkileyecek gelişmelerin var olduğuna değindi. Hepimiz bir durduk, düşündük; asıl ekonomik yansımaların bundan sonra daha etkili olarak kendini göstereceğini kafamızdan geçirerek, karamsar bir havaya büründük. Bir hatırlayalım, o günden bugüne kurlarda nasıl bir değişim oldu.

16 Aralık 2013’de USD 2,03, Euro 2,80 imiş. 20 Aralık’ta yaşanılan karmaşa hemen kurlara yansımasını göstermeye başlamış. USD 2,08’e, Euro 2,85’e çıkmış. 30 Aralık’ta ise, USD 2,14, Euro 2,94’ü görmüş. 10 Ocak’ta develüasyon sürerek, USD 2,18; Euro 2,96’ya yükselmiş. 20 Ocak’ta 2,23 ve 3,03, 24 Ocak’ta ise, USD 2,30’a Euro 3,10’a çıkarak her iki kurda tarihi rekora imzasını atmış. Yani 16 Aralık ile kıyaslandığında USD’de % 13,5, Euro’da ise % 11’lik bir develüasyon olduğu sonucu ortaya çıkıyor. Bu artış durur mu, bilinmez, Merkez Bankası faize olmasa da, kura bir müdahele yaptığı için, daha fazla artmama eğilimi gösterir beklentisi bir hayli yüksek.Ama bunların her birisi, birer tahmin aslında.

Peki, neden ben bu konuya taktım şimdi kafayı, neden lojistiğe yönelik bir şeyler yazmak yerine, ekonomiden söz ettim. Aslında, sorunun yanıtı da sorunun içerisinde yer alıyor. Ekonomik istikrar olmadan, ne iç ticaret, ne dış ticaret, ne de bunlara bağlı olarak lojistik, önünü görebilir, geleceğe umutla bakabilir. Kurlardaki yükselişin ihracatçıların çok hoşuna gittiğini sanar isek, kendimizi yanıltmış oluruz.

Sebebine gelince; son 12 yıla baktığımızda, geçmişe göre kurların daha istikrarlı seyrettiğini, değişimlerin ise, neredeyse tamamen Dünya’daki genel ekonomik değişimlerin etkisine paralel gerçekleştiğini söylemek mümkün idi. Bu durum, özetle istikrar, ihracatçı açısından da, ithalatçı açısından da daha çok tercih edilir hale geldi. Evet geçmişte ihracatçı, sürekli artan kurdan memnun iken, bugün ülkemizdeki ihracatın çok büyük ölçüde ithalata dayalı olduğunu ve kur artışının ihracatçı için de zaten bir maliyet artışı doğuracağını düşündüğümüzde,  ihracatçılar da artık istikrarı daha fazla tercih eder hale geldi. Aynı durum, iç ticaretle uğraşanlar için de geçerli, hiç kimse istikrardan mutsuz olmaz, herkes ekonomik istikrar ile önünügörebilir ve uzun dönemli plan yapabilir.

Lojistik sektörüne baktığımızda da durumun tümü ile aynı olduğunu görürüz. Türkiye’nin, hem hizmet sektörü olarak kabul edildiği halde, hem de en çok yatırım yapan sektörlerinden bir tanesi olduğunu düşündüğümüzde, sektörümüzün de en büyük beklentisinin istikrar olduğunu göz ardı etmemek gerekir. Daha şimdiden, ihracatın arttığını, ithalatçıların kur beklentisi sebebi ile, ya ürünlerini çekmediklerini ya da siparişlerini doğrudan ertelemeye başladıklarını biliyoruz, duyuyoruz. Bazen yalnızca panik bile bir ülke ekonomisine büyük ölçüde zarar vermeye yetebiliyor. Panik yaratmadan, olabildiğince sağduyulu olarak herkesin olaylara yaklaşması gerektiği inancındayım. Siyasi huzur ve istikrar olmazsa olmaz, buna söylenebilecek zaten hiçbir şey yok, ancak ekonomik istikrarın olmadığı ve geleceğin kestirilemediği bir ülkenin gelişiminin de duracağını aklımızdan çıkarmamak gerekir.

Tüm yazılarını göster