Gelir dağılımını düzeltmek istiyorsak

Dr. Uğur TANDOĞAN NOT DEFTERİ tandogan2007@gmail.com

Soru var, soru var

Eski bir fıkradır. Komünizm zamanında Rusya'da bir yurttaş, parti üyesi olmak üzere partiye başvurur. Adayla mülâkat yapılmaktadır. Aday, partiye bağlılığını göstermek zorundadır. Parti yetkilisi, sorar: "Yoldaş, diyelim ki iki tane yatın var. Bu yatlarla ne yapardın?" Yuttaş hiç düşünmeden cevap verir: "Birisini partiye bağışlardım." Mülâkatı yapanın suratında memnuniyet parıldar. Hemen ikinci soruyu patlatır: "Yoldaş, diyelim ki iki villan var. Bu villalarla ne yapardın?" Aday yine heyecanla cevaplamış: "Birisini partiye bağışlardım." Parti yetkilisi yine mutlu olur. Hemen sorar yine:

"Yoldaş, diyelim ki iki tane ceketin var. Bu ceketlerle ne yapardın?" Bu soru üzerine aday sararır, solar ve şöyle der: "Bu, adil bir soru değil"

Olmayan şeyi dağıtmak çok kolay da, sahip olunca kıyamamış adam. The Economist dergisinin son sayısındaki bir araştırma,"Zenginler ve diğerleri" (The rich and the rest), bana yukardaki fıkrayı anımsattı. Bu araştırmadaki ilginç bir bölümden (The rise and the rise of cognitive elite) bazı alıntıları ve yorumu aşağıda bulacaksınız.

İngilizler de farklı değil

İngiliz yayın kuruluşu BBC, ücretler konusunda bir araştırma yapmış. İngilizler, kasiyer ve hastabakıcıların daha fazla para alması gerektiği yönünde fikir beyan etmişler. Öte yandan da şirket tepe yöneticileri ve futbol yıldızlarının da daha az kazanmaları gerektiğini belirtmişler.Yine bir İngiliz dergisi olan The Economist ise şöyle diyor : İngilizler bunları söylüyorlar ama söylemleri ile eylemleri bağdaşmıyor. Örneğin, kimse, demek sizin paranız az deyip kasiyerlere bahşiş vermiyor; tepe yöneticisi çok maaş alan şirketleri boykot etmiyor; ya da yıldız futbolcuların oynadığı birinci lig yerine ikinci ligi tercih etmiyorlar.

Sevilenler sevilmeyenler

İnsanlar genelde yüksek gelire tepki gösteriyor. Ancak eğer gelir hak edilmiş, zor kazanılmışsa, Economist dergisi bu tepki daha düşük oluyor diyor. Örneğin, Steve Jobs dolar milyarderi, çünkü Apple ürünleri çok seviliyor. Öte yandan J.K Rowling de zengin. Çünkü milyonlar Harry Potter okuyor. Ama bankasını batırmış bankacı yüklü bir çek alırsa veya girişimcilik yerine rant peşinde olanları insanlar sevmiyorlar ve tepki gösteriyorlar.

Göstere göstere ya da daha ustaca yolsuzluklar

Haksız kazanç deyince ilk akla gelen, yolsuzluğun hüküm sürdüğü ülkelerdeki yöneticiler. Bunlar devletin kasasını soyuyorlar. Son olaylarda Tunus'ta bir pankart şöyle diyordu: "Ali Baba gitti. Kırk Haramilerden ne haber?"

Gelişmiş ülkelerde, oturmuş demokrasilerde bu iş daha değişik biçimlerde, daha ustaca yapılıyor. Örneğin, Japonya'da bazı bürokratlar emekli olduktan sonra bazı şirketlere yüksek maaşlarla işe giriyorlarmış. Bu şirketler de bürokratların görevde iken denetledikleri şirketler oluyormuş. Bu görevler için Japonca'da özel bir deyim bile varmış; amakudari (cennetten inme) diyorlarmış.

Amerika'da da eski politikacılar şirketlerin yönetim kurullarında görev alıyorlar. Gerçi bu politikacılar başarılı ve yetenekli . Ancak Arizona Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmaya göre, ne hikmetse, telekomünikasyon, ilaç veya kumar sektörü gibi regülasyonların ağır bastığı sektörlerdeki şirketlerde daha fazla eski politikacıya rastlanıyormuş.

Beyin gücü

Economist dergisi, dünyada gelir dağılımı eşitsizliğini yaratan en önemli faktör beyin gücü; "Zeka, dünyayı ele geçirecek" diyor. Teknolojinin gelişimi, zekanın ödülünü artırıyor. Örneğin 1991 yılında Amerika'da üniversite mezununun ortalama geliri ortaokul terk bir işçinin ortalama gelirinin 2.5 katı imiş. Şimdi 3 katı olmuş. İyi eğitim almış anne veya babanın çocukları da büyük olasılıkla daha iyi eğitim alıyor. Böylece eşitsizlik daha da büyüyor. Üstelik eğitimli kişiler evlenirken de çoğunlukla eğitimli kişileri kendilerine eş seçiyorlar. Buna psikolojide/biyolojide "sınıflandırıcı çiftleşme" (assortative mating) deniyor.

Bir yorum

Gelir dağılımında eşitsizliği azaltmanın yolu, kişilerin eğitimlerindeki, becerilerindeki eşitsizliği gidermekten geçiyor. İnsanlar yetişmiş olursa onlar da eş seçimlerini daha doğru yapıp yetişmiş kişilerle evlenecekler, çocukları daha iyi yetişecek. Yetişmiş kişilerin geliri daha iyi olacak. Yetişmiş, bilinçli seçmenler seçimlerde de bilinçli oy kullanarak yetişmiş ve ahlâklı kişileri seçecekler. Konu, eğitimde düğümleniyor. "Kazanandan al, kazanmayana dağıt" ile gelir dağılımını düzeltmek olanaksız. Gelir dağılımındaki eşitsizliği gidermek istiyorsak eğitimde fırsat eşitliğini yaratmak zorundayız. Tabii, istiyorsak…

Tüm yazılarını göster