Gelir başka servet başka

Tevfik GÜNGÖR OLAYLARIN İÇİNDEN gungoruras@superonline.com

2010 Yılından bu yana büyüyoruz. Önce hızlı büyüyorduk, sonra yavaşladık ama gene de büyümeyi sürdürdük.

2010 ve 2011 de yüzde 9.2 ve yüzde 8.8 büyüdük. 2012 ve 2013 de yüzde 2.1 ve yüzde 4.0 büyüdük.
Büyümenin hedefi kişi başına düşen gelirin artmasıdır.  Ülkede gelir dağılımının düzelmesidir. 
Kişi başına gelirin artışı cari dolar fiyatı ve sabit (enflasyondan arındırılmış) Türk Lirası ile ölçülüyor.
Kişi başına gelir cari dolar fiyatı ile 2008 Yılında 10 bin doların üzerine çıkmıştı. 2013 Yılında 10.782 dolar oldu.

Ne var ki, son 6 yıldır 10 bin dolar kapanından kurtulamadık.

Önemli olan sabit Türk Lirası fiyatla, enflasyondan arındırılmış fiyatlarla kişi başı gelirin ne kadar arttığıdır.  Sabit Türk Lirası fiyatı ile kişi başı gelir rakamında son 4 yılda yüzde 16 dolayında bir artış görüldü.

Gelelim gelir dağılımının durumuna.  Gelir dağılımının iyi olup olmadığında kullanılan uluslararası bir ölçü olan Gini Katsayısı ölçüsüne göre gelir dağılımımızda 2002 yılından bu yana bozulma da yok. Önemli sayılacak bir düzeltme de yok.

Acaba az da olsa büyümenin nimetleri nereye gidiyor?

Büyüme denen şey adı üzerinde milli gelirdeki artışı gösteriyor.
Gelir bir yıl içindeki para akışından izleniyor. Gelir yaratılıyor. Tüketiliyor. Tüketilmeyen kısmı tasarrufa gidiyor, yatırıma gidiyor.
Açık anlatım ile gelir o yılın üretimine, yaratılan katma değerine bağlı. 
Ama ülkede bir de daha önceleri tüketilmeyen, biriktirilen gelirlerden oluşan bir servet var. Bu servet gayrimenkul ve menkul değerlerden oluşuyor. 
Bunların gelirindeki değişim milli gelir artışına bağlı değil.  Milli gelir yüzde 4 artarken arsa ve bina fiyatları yüzde 20 artabiliyor. Hisse senetleri yüzde 30 artış gösterebiliyor.
Bu Türkiye’ye özgü bir durum değil. Bütün dünyada servetlerde şimdilerde büyük değer artışı ortaya çıktı. 

Hatta bu değer artışının aşırılığı servetler balon yaptı diye ifade ediliyor.
Arsalar, bina fiyatları artıyor.. Borsada birikimi olanlar, ekonomideki büyümenin çok üzerinde gelir elde edebiliyor. Üstelik gayrimenkul ve menkul değerlerdeki artışlar, rant gelirleri vergilendirilemiyor.
Özetle servet ve sermayenin nüfusun belli kesiminde toplanması ve rant ve sermaye gelirindeki artışın milli gelirdeki artışın üzerine çıkması, gelir dağılımının düzelmesine imkan vermiyor.

Türkiye’de nüfusun en düşük gelir grubundan en yüksek gelir grubuna doğru yüzde 10’luk dilimlere bölünmesinde, en düşük yüzde 10’luk hane halkına milli gelirden düşen pay 2006 yılında yüzde 2.1 idi, 2012’de yüzde 2.5 oldu. En yüksel gelir grubunun milli gelirden aldığı pay yüzde 30.6’dan yüzde 20.6’ya geriledi.

Tüm yazılarını göster