Gelin, gerçek yabancı yatırımları açıklayın!

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

EKO ANALİZ / Alaattin AKTAŞ ala.aktas@gmail.com Bizim, baştan beri "yarı doğrudan" diye nitelemeyi uygun gördüğümüz doğrudan yabancı yatırımlara ilişkin iki aylık veriler açıklandı. Yabancıların, gayrimenkul alımı da dahil doğrudan yatırımları, geçen yılın çok altında. Geçen yıl iki ayda 8.1 milyar dolar olan tutar, bu yıl 1.6 milyar dolara ancak ulaştı. Rakamlar önemli bir gerilemeye işaret ediyor ve bu yönüyle ilginç, doğal olarak da medyada önemli ölçüde yer buldu. Ama, medya olarak çuvaldızı kendimize batırmaktan geri durmamamız gerekir. Haberlere kaynaklık eden bu rakamlar Hazine Müsteşarlığı tarafından 16 Nisan Çarşamba günü açıklandı. Oysa aynı rakamları Merkez Bankası ödemeler dengesi verileri kapsamında 10 Nisan Perşembe günü açıklamıştı. Bu rakamları Merkez Bankası verilerinden çekip çıkarmak biraz çaba gerektiriyordu, oysa Hazine'nin açıklaması hazır lokma gibiydi ve ikincisi tercih edildi. Bu da medya olarak kendi adımıza yapmamız gereken bir özeleştiri. Gayrimenkul de dahil yabancı sermaye girişi ocak ayları itibariyle 6.4 milyar dolardan 881 milyon dolara geriledi. Şubatta ise geçen yıl 1.7 milyar dolar olan yabancı sermaye bu yıl 711 milyon dolarda kaldı. İki ayın toplamındaki rakamları yukarıda verdik. Ortada dramatik bir düşüş var. Ama acaba gerçekten çok kaygı duyulması gereken bir düşüş mü yaşıyoruz? Ya da görünürdeki yabancı yatırımlar düşüyor düşmesine ama gerçek yatırımlarda ne kadar bir düşüş var veya düşüş var mı? Ne yazık ki bu sorulara yanıt vermemizi sağlayacak verilere sahip değiliz. Çünkü Hazine Müsteşarlığı, "doğrudan yabancı yatırımları" tek kalem olarak açıklıyor. Yani, "gerçek anlamda doğrudan yatırım-el değiştirmeyle oluşan yatırım" ayrımı bilinmiyor. Kimden ne saklanıyor ki? Tabloları biraz detaylı inceleyince kesin rakamlara ulaşılamasa da, doğrudan yatırım kaleminin gerçekte ne kadarının doğrudan yatırım sayılacağını, ne kadarının el değiştirmeyle gerçekleşen yatırımlar olduğunu yaklaşık olarak belirlemek mümkün. Ama yine vurgulayalım, bu konuda kesin rakamlara ulaşmak olanaksız, hata payı var mutlaka. Bu yüzden de Hazine'nin bu rakamları devlet sırrı gibi saklamaktan vazgeçmesi gerek. Sanılıyorsa ki bu açıklama yapılır ve gerçekler ortaya çıkarsa rakamlar üstünde politika yapma şansı kalmaz; kaygılanmaya gerek yok, o şans şimdi de kalmamış durumda zaten. Hiç olmazsa, doğru rakamlar üstünden doğru değerlendirmeleri yapmak mümkün olur. Hem ayrıca rakamlar yalnızca hükümet üyelerine propaganda için gerekli değildir ki... Geçen yılların yabancı sermaye girişlerinin sektörel incelemesi, bu yatırımların çok büyük bir bölümünün hizmetler sektöründe yer aldığını ve "mali aracı kuruluş" sınıfında bulunan bankalar için yapıldığını gösteriyor. Yani biz daha çok bankalarımızı sattık; gelen bu sermayeyi de cari işlemler açığının finansmanında kullandık. Oysa yeni yatırımdan ne anlaşılır, belli; toprağa kazmayı vurup yeni tesisler kurmak, üretim yapmak, yeni istihdam yaratmak, yeni vergi doğurmak, değil mi; el değiştiren işletmeler için böyle bir durum söz konusu mu? Doğrudan yabancı sermaye olarak lanse edilen kalemdeki giriş geçmiş yıllara fark atarken, bu konudaki açıklamalardan geçilmiyordu adeta. Hükümet yetkilileri, ekonomiyle ilgili her konuşmalarında, yabancıların Türkiye'ye ne kadar güvendiklerini ve nasıl yatırım yaptıklarını ballandıra ballandıra anlatıyorlardı. Şimdi kimseden ses çıkmıyor. Nasıl çıksın ki, geçen yıl iki ayda 8.1 milyar dolar olan rakam bu yıl 1.6 milyar dolarda kalmış. Ne desinler yani, "Artık yabancılar Türkiye'ye güvenmiyorlar, güvenlerini yitirdiler, o yüzden yatırım yapmıyorlar" mı desinler. En iyisi susmak, yabancı yatırımlardan söz edilirken "eller cepte ıslık çalarak başka taraflara bakmak"... Eğer geçen yıllarda doğrudan yabancı sermaye denilen kalemin çok büyük bir bölümünün, kamu ve özel sektöre ait işletmelerin el değiştirmesiyle oluştuğunu kabul etsek ve bundan çok büyük övünç payları çıkarmaya kalkışmasaydık, şimdi başımızı, dersini çalışmayan utangaç öğrenci çocuklar gibi, sıranın altına saklarcasına öne eğmek durumunda kalmazdık...

Tüm yazılarını göster