Gaz-fren-balata!

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan aylardır frene çok basıldığından şikayetçi. Çağlayan'ın hedefindeki kurum Merkez Bankası. Ancak Merkez Bankası, doğal olarak, siyasi kimlik taşıyan Çağlayan'a karşı doğrudan bir yanıt vermemeyi tercih ediyor. Merkez Bankası, Ekonomi Bakanı'na karşı olan bu duruşu sergilerken, tüm gücünü kendisine özerklik sağlayan yasasından mı alıyor, tabii ki bu yetmez. Merkez Bankası'nın arkasında kapı gibi duran bir Başbakan Yardımcısı var; Ali Babacan. Nitekim, olan biteni aylarca sessizce izleyen Ali Babacan, öylesine keskin bir mesajla çıktı ki ortaya, "Ekonomi hızlandırılsın" diyenleri eleştirirken bir tek "Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan" demediği kaldı. Babacan, tüm eleştiri oklarını Çağlayan ve Çağlayan gibi düşünenlere yönelttiğini, isim vermese de çok açık biçimde ortaya koyuverdi.

Babacan'ın bu çıkışından sonra bir süre "frene çok mu basıldı, ekonomi hızlandırılsın mı" tartışması yapılmayacağı düşünülürken, Çağlayan dün yine neredeyse aynı görüşleri bir kez daha tekrarladı. Hani bir söz vardır ya; "atılan ok, söylenen söz, boşa geçen zaman geri alınmaz" diye. Öyle görünüyor ki, Çağlayan da söylediklerinin arkasında durmak zorunda hissetti kendini.

Kamuoyu önünde söylenenler bir yana, ekonomide kimin "borusunun öteceği" önemli. Suyun başındaki kurum, Merkez Bankası ve Merkez Bankası'nın yaklaşımı belli. Ne demişti Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı Ekonomi Muhabirleri Derneği üyeleriyle bir araya geldiğinde: "Hava çok sisli, artık yolculuğa uçakla devam etmeyelim, sağ salim inelim yere ve bundan sonrasını karayoluyla gidelim." Erdem Başçı'yı destekleyen de Ali Babacan olduğuna göre, Zafer Çağlayan'ın söyleyecekleri, kendisi gibi düşünen reel sektörün "gazını almaktan" öteye gitmeyecektir.

Kapasite ve güven endeksi
Peki, gerçek ne; reel sektör ileri sürüldüğü gibi çok zor durumda mı, son veriler neyi gösteriyor, ekonominin hızlandırılmasını sağlayacak adımlara gerek duyuluyor mu?

Merkez Bankası'nın önceki gün açıkladığı kapasite kullanımı ve reel kesim güven endeksi ile TÜİK'in dün açıkladığı sektörel güven endekslerine bakalım.

Mevsimsel etkilerden arındırılmış kapasite kullanım oranı ocak ayında yüzde 76.7 ile bu yılın en yüksek düzeyinde gerçekleştikten sonra kimi aylarda hafif dalgalanmalar gösterse de yönünü aşağı çevirdi. Kapasite kullanım oranı, haziran ve temmuzda yüzde 73, ağustos ve eylülde ise yüzde 72.8 düzeyinde gerçekleşti. Ağustos ve eylüldeki yüzde 72.8'in, son iki yılın en düşük oranı olduğunu belirtelim. Ancak ortada dramatik farklar olmadığının da altını çizelim. Bu iki yıllık dönemdeki en yüksek kapasite kullanım oranı yüzde 76.7 idi ve biraz önce belirttiğimiz gibi bu oran bu yılın ocak ayında gerçekleşmişti. Yani ocak ayına göre 3.9 puanlık bir gerileme söz konusu. Küresel kriz döneminde 2009'da yüzde 60'lara kadar inildiği dikkate alınırsa, bu yılki düşüşün öyle çok büyük oranda olmadığı kendiliğinden ortaya çıkar.

Mevsimsel etkilerden arındırılmamış kapasite kullanım oranı ise eylülde yüzde 74 düzeyinde gerçekleşti ve böylece marttaki yüzde 73.1'den sonraki en düşük oran oluştu.

Reel kesimin güveninde eylülde ağustosa göre az da olsa bir artış görüldü. Ağustosta 102 olan mevsimsellikten arındırılmış reel kesim güven endeksi, eylülde 102.9'a çıktı.

Mevsimsellikten arındırılmamış seriye göre ise reel kesimin güveni gerilemeye devam ediyor. Bu seriye göre, ağustosta 104.5 olan güven endeksi eylülde 103.1'e indi.

Sektörel endeksler
TÜİK'in dün açıkladığı verilere göre, eylül ayındaki hizmet sektörü güven endeksi ağustosa göre yüzde 2.8 azalarak 105.2'ye indi. Perakende ticaret sektörü güven endeksi yüzde 0.2 azalarak 108.8'e, inşaat sektörü güven endeksi ise yüzde 2 azalarak 85.1'e geriledi.

Sektörel güven endeksleri 0 ile 200 arasında değer alıyor ve endeksin 100'den büyük olması sektörün mevcut ve gelecek döneme ilişkin iyimserliğini, 100'den küçük olması ise kötümserliğini gösteriyor.

Bu verilere göre, inşaat sektöründe bir kötümserlik hakim ve bu kötümserliğin öyle kolay kolay iyimserlik sınırı olan 100'ün üstüne geçmesi mümkün görünmüyor.

Tüm yazılarını göster