Galatasaray kadroyu oturtmakta geç kalıyor

Cem TOP SPOR ANALİZ cem.top@dunya.com

Beşiktaş'ın şampiyonlukla kapattığı 2008-2009 sezonunu ıska geçen Galatasaray, transfer sezonunun başlamasıyla birlikte Rijkaard hamlesini yapıp taraflı tarafsız tüm futbol kamuoyunun takdirini kazanmıştı. Ardından gelen Mustafa Sarp, Gökhan Zan, Abdul Kader Keita ve Leo Franco gibi transferler sarı-kırmızılı kadronun güçlendiği sanrısını yaratsa da Zayton Cup'ta izlediğim gençlerden takviyeli Galatasaray takımından ileriye dönük olumlu sinyaller aldığımı söylemem zor.

Kupalarla süslediği Barcelona macerasından sonra soluğu Florya'da alan Frank Rijkaard'ın; her Cruyff talebesinin genlerine işlemiş hücum futbolunu 4-3-3 sistemi eşliğinde Galatasaray'a uyarlamasının beklendiğini daha evvelki yazılarımızda da belirtmiştik. Bu uyarlamanın illa ki "Totaal Voetbal" esintileriyle yüzümüzü yalayacağını ve gözlerimizi okşayacağını iddia etmek de mümkün. Tabii şimdilik bu iddianın sahadaki futbol ile örtüşen bir yanı olmadığını göz ardı ederseniz. Anlatmak istediğim, henüz tam kadro sahaya bile çıkamamış ve futbolcuların çok kısıtlı süreler aldığı hazırlık maçlarının seyri değil. Galatasaray futbol takımı kadro yapısının Frank Rijkaard'ın kafasındaki sisteme yatkın olmayan oyuncuları barındırması. Sanıyorum bugünün en parlak 4-3-3 kadrosu olan Barcelona'da gördüğümüz en temel özellik; kadrosundaki futbolcuların toplu ve topsuz oyunda dahası defans ve ofansta üstlendikleri etkin roller. "Hedefi Barcelona'nın oynadığı futbol olarak koymak ütopik bir hareket olmaz mı?" diye sorarsanız size katılırım. Ancak "4-3-3 ve Total Futbol" parolasıyla yola çıkan bir takımın da çok daha üstün meziyetlere sahip bir kadroyu bünyesinde barındırması elzemdir.

Mevcut sıkıntılara ek olarak Cassio Lincoln isminin hâlâ taraftarın büyük çoğunluğu tarafından "Aslında affedilse iyi olur" cümlesi içinde kullanılması da başlı başına bir sorun kabul edilebilir. Rijkaard'ın gelirken yanında getirdiği 4-3-3 sisteminde Lincoln gibi oyunculara yer olmadığı gibi, Brezilyalı futbolcunun toplu hücum ve toplu defans prensiplerinin uygulandığı total futbol ile uzaktan yakından hiçbir alakasının olmadığı aşikar. Ayrıca kendisinin yarattığı disiplin sorunları kadar bu sorunları bonservisine 8,5 milyon Euro para sayılan Abdul Kader Keita'ya sirayet ettirmesi tehlikesi de mevcut. Çünkü sarı-kırmızılı takımın flaş transferi Keita da geçmişte bazı disiplin problemleri yaşamış bir futbolcu. Üstelik Lyon macerasının da kendisini nasıl etkilediğini henüz bilmiyoruz. Bu saatten sonra Cassio Lincoln'ün takıma dönüşü söz konusu olmadığına göre Galatasaraylı taraftarlara naçizane tavsiyem bu Brezilyalıyı bir an evvel unutup takımlarının ahengini de bozmamaları.

Galatasaray denince değinilmesi gereken bir başka konu da takım savunması problemlerinin ve defanstaki zafiyetin devam ediyor oluşu. Şahsen ben, topla oyuna çıkma konusundaki zafiyetleri yüzünden Servet - Gökhan Zan ikilisinin bir arada oynama şansını yok denecek kadar az görüyorum ki, bu noktada Rijkaard'ın tercihi Servet olacaktır. Meseleye bu açıdan baktığınızda yabancı bir stoper transferi şart görünüyor değil mi? Oysa sezonu erken açan ve kalecisini değiştiren bir takımın uyum açısından bu transferi çoktan bitirmiş olması gerekirdi. Görünür tabloda kaleci ve önündeki iki stoperden oluşan üçgen ilk kez yan yana oynayacaklar ama henüz bir araya dahi gelemediler.

Şu an için her şey sütliman gözükebilir ancak potansiyel sorun teşkil eden "kaptan Arda" konusu da değerlendirmeye muhtaç gözüküyor. Gerek yaşça gerekse de A takım tecrübesi bakımından Arda'dan başka alternatifler var iken hem 10 numaralı formanın hem de kaptanlık pazubandının Arda Turan'a verilmesi acaba Ayhan Akman'ı, Emre Aşık'ı ya da Servet Çetin'i nasıl etkiledi? Bunu önümüzdeki süreç gösterecek.

Tüm bu saydığım gelişmeler ışığında Galatasaray'ın bir araya gelmek, kadro kurmak ve takım olmak konularında geç kaldığı görülüyor. Mevcut durumda hem sistemin hem de kadronun oturması en erken Kasım ayı başında gerçekleşebilir ki, bu zaman zarfında sarı-kırmızılı takımın çok önemli maçlar oynayacağını biliyoruz. Anlayacağınız Galatasaray takımı kâğıt üzerinde güçleniyor gibi gözükse de "jenga kulesi" misali yükseliyor. En ufak bir sarsıntı beklenmedik sonuçlara yol açabilir.

Şimdi de Ibrahimovic

İngiliz basını Chelsea'nin, Ibrahimovic için Inter'e; Deco, Carvalho artı 70 milyon Euro teklif etmeye hazırlandığını iddia etti. News of the World'de yer alan habere göre Chelsea, Zlatan Ibrahimovic'i transfer etmek için Inter'e dev bir teklif sunacak. İngiliz ekibinin Inter'in istediği Deco ve Carvalho'nun üstüne 70 milyon Euro ödeyerek İtalyan ekibini ikna etmeyi planladığı söyleniyor.    

Chelsea'ye gidebileceğinin sinyallerini veren Ibrahimovic de yaptığı açıklamada, "Chelsea'nin beni istediğini biliyorum. Bu oldukça gururumu okşadı. Onlar Avrupa'nın en iyi takımlarından biri. Premier Lig de dünyanın en iyi liglerinden biri" dedi. Eğer bu transfer gerçekleşirse Chelsea bir oyuncu için ödediği en yüksek bonservis bedelini ikiye katlamış olacak. Londra kulübü daha önce Shevchenko için 34 milyon avro ödemişti. Chelsea bu ücretin yanı sıra Ibrahimovic'in de yıllık 12 milyon Euro'luk maaşını karşılamak zorunda.    

Bu konuyla ilgili olarak da İsveçli golcü, "Para çok önemli değil. Ben kararımı hangisi kariyerim için iyi olursa ona göre vereceğim. Gittiğim takıma uyum sağlayabilecek miyim; o ligde de özel olacak mıyım gibi soruların cevapları kararımı belirleyecek" şeklinde konuştu.

Felix Magath çıldırttı

Schalke 04 Teknik Direktörü Felix Magath, Twente maçının ikinci yarısı başlarken sahaya sürdüğü Emin Yalın'ı, 51. dakikada oyundan çıkardı. Magath, oyuna sonradan aldığı gurbetçi Emin Yalın'a yalnızca 6 dakika tahammül ederek, Alman basınını şaşırttı.

Schalke'nin Twente'yle oynadığı ve 0-0 sonuçlanan hazırlık karşılaşmasının ikinci yarısı başlarken oyuna 20 yaşındaki Türk orta saha oyuncusu Emin Yalın'ı süren Magath, futbolcusunun kötü performansını izlemeye uzun süre dayanamayarak, Emin'i maçın 51. dakikasında oyundan çıkardı. Yalnızca 6 dakika oynama fırsatı verilen Emin'in, oyundan çıkarken şaşkınlığını gizlemediği de görüldü. Karşılaşmanın ardından basın mensuplarının konuya ilişkin sorularını yanıtlayan tecrübeli çalıştırıcı, "Yalın 6 dakika oynadı. Bu, sahada hiç yer almayan bazı takım arkadaşlarından daha çok oynadığını gösteriyor. Kaldı ki oyunda kaldığı süre için daha ziyade şükretmeli" şeklinde konuştu.

20 yaşında ve 187 cm boyundaki Emin Yalın, bu sezon başında Nürnberg ikinci takımından Schalke'ye katılmıştı. Göründüğü kadarıyla önümüzdeki sezon başta Emin olmak üzere Schalke'li futbolcular için hiç de kolay geçmeyecek.

Gururumuz Selçuk Aydın

Dünya Kıtalar Arası Orta Sıklet Boks Şampiyonu boksörümüz Selçuk Aydın, Belçika vatandaşı siyahi boksör Jackson Osei Bonsu ile çıktığı unvan maçını kazandı, Avrupa Şampiyonluğu'na uzandı. Rakibini deviren Selçuk, hem Kıtalar Arası hem de Avrupa Şampiyonluğu kemerinin sahibi oldu.

Beşiktaş Akatlar Kapalı Spor Salonu'nda yapılan müsabakada seyircilerimizin desteğini de arkasına alan boksörümüz, ilk olarak 3. rauntta rakibini yere indirmeyi başarırken, oldukça dirençli gözüken Belçikalı, 5. rauntta atağa geçti. Raundun sonlarına doğru gelinirken, Bonsu'nun sol direkti Selçuk Aydın'ın burnunda kanamaya sebebiyet verdi. 6. rauntta maçı alacağının sinyallerini veren Selçuk, rakibini bir kez daha yere devirmeyi başardı.

9. rauntta Jackson Osei Bonsu'yu köşeye sıkıştıran Selçuk, hakemin durdurma kararının ardından galip geldi. Bu mücadeleye gelene kadar 18 maç üst üste kazanan Selçuk Aydın, hem Kıtalar Arası hem de Avrupa Şampiyonluğu kemerinin sahibi olarak iki dalda birden şampiyonluk elde etti.

Tüm yazılarını göster