G20 ve biz

Ferit Barış PARLAK AYRINTI ferit.parlak@dunya.com

ABD Başkanı Obama ve Hazine Bakanı Geithner'den gelen açıklamalar, nisan ayı başında Londra'da gerçekleştirilecek G20 toplantısında 'teşvik' uygulamalarının ana madde olacağının sinyalini veriyor.

ABD toplantıda, IMF kaynaklarının 750 milyar dolara çıkarılmasını ve G20 ülkelerindeki kamu harcamalarının yüzde 2'sinin teşvik için kullanılmasını, kamu harcama ve yatırımlarının artırılmasını isteyecek.

Türkiye, G20'de Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren başkanlığındaki heyet tarafından temsil edilecek.

Toplantı öncesinde Nazım Ekren'in G20 ülkelerine ziyaretleri devam ediyor.

Erken meslektaşlarına Türkiye'de yapılanları ve yapılacakları anlatıyor.

Türkiye son 6 ayda ne yaptı:

- Sicil affı düzenlemesi ile borcunu ödeyen kişi ve şirketler, Merkez Bankası'ndaki kara listeden çıkarıldı

- Varlık Barışı ile yurtdışında ve yastık altında bulunan varlıkların beyanına vergi indirimi getirildi.

- KOSGEB iki cansuyu projesinde sağladığı faiz sübvansiyonu ile 2.7 milyar liralık kredi hacmi yarattı.

- Eximbank ihracatçılara yönelik kredi hacmi 1 milyar dolar artırıldı

- Esnaf ve oda borsaların meslek kuruluşlarına aidat borçlarının faizleri affedildi.

- Çeklerin üzerinde yazan vadeler yılbaşına kadar geçerli hale getirildi.

- Tekstil sektöründe fabrikaların Doğu ve Güneydoğu'ya taşınmasına ek teşvikler verildi.

- 5084 sayılı Teşvik Kanunu'nun geçerlilik süresi 1 yıl uzatıldı.

- Kısa çalışma ödeneğinden yararlanma süresi 3 aydan 6 aya çıkarıldı, ödenecek rakam yüzde 50 artırıldı.

- Yeni yatırımlara indirimli kurumlar vergisi uygulanması konusunda Bakanlar Kurulu yetkilendirildi

- Merkez Bankası zorunlu döviz karşılık oranlarını 2 puan düşürürken, 1 aylık vadeyi 3 aya çıkardı.

- Kredi karşılıklarıyla ilgili yönetmelikte değişiklik yapılarak, bankalara sorunlu kredileri yeniden yapılandırma imkanı getirildi.

- BDDK vade sonuna kadar elde tutulan DİBS'lerin gerçek faizi üzerinden bilançoya yazılmasına ilişkin düzenleme yaptı.

- İstihdam paketi açıklandı. SSK primi işveren payında 5 puan indirim getirildi. Özürlü, genç ve kadın istihdamında 5 yıl boyunca prim avantajı sağlandı.

- AR-GE istihdam teşvikleri artırıldı.

- Birikmiş vergi ve prim borçları 18 ay taksitlendirildi.

- Kamu alımlarında yerlilere yüzde 15 fiyat avantajı sağlanmasına ilişkin Başbakanlık genelgesi yayımlandı.

Şimdi de vergi indirimleri planlanıyor.

Tüm bu yapılanlara rağmen, en ağır krizlerin yaşandığı dönemlerde dahi yüzde 70'in altına inmeyen kapasite kullanım oranı 2009'un ilk iki ayında yüzde 63 seviyesine indi.

Dün Savunma Sanayi Müsteşarı Murad Bayar ile krizi konuşurken arz talep dengesinin önemine dikkat çekerek, "Savunma sanayiinde arz-talep dengesi var. Yerli üreticilerin tamamı bu dengeye göre üretimlerini sürdürüyor, yatırımlarını bu dengeyi dikkate alarak yapıyor. Bu nedenle krizden etkilenmeyiz. Hatta son 6 yılda yaşanan büyüme devam eder" dedi.

Türkiye'nin sorunu da bu değil mi zaten?

Her şey yolunda giderken, kapasite kullanım oranında neden yüzde 80'leri aşamıyoruz? Sorusunun yanıtını veremememiz yada vermek istemememiz, Türkiye'nin ana sorunu değil mi?

Bu sorunu gideremezsek, ithal ve pahalı ilaçlarla tedaviye devam edeceğiz ve hiçbir zaman iyileşemeyeceğiz.

Tüm yazılarını göster