G20 toplantısı bitti… G2 bilek güreşi devam ediyor

Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI sgurleyen@isyatirim.com.tr

Geçen hafta Güney Kore'de yapılan G20 liderler toplantısından beklediğimiz gibi somut bir karar çıkmadı. Toplantı sonrasında yapılan toplu açıklamada verilen birlik ve beraberlik mesajlarına karşı G2 (ABD ve Çin) liderlerinin verdikleri beyanlar keskin mesajlar içermeye devam etti.

Toplantı sonrası yapılan açıklamada dünya ekonomisinin durgunluktan çıkmasında küresel ölçekte uygulanan genişleyici politikaların ve korumacı tedbirlerden uzak durulmasının katkısı vurgulandı.

Kriz sonrası bazı ülkelerin çok hızlı büyümesine karşı, bazı ülkelerin durgunluk ve işsizlikle boğuşmasının ve dış ticaret cephesindeki dengesizliklerdeki artışın yarattığı risklere dikkat çekildi.

ABD Hazine Bakanı Geithner'in son dakikada eklettiği eylem planına göre, G20 ekonomi bakanları ülkelerin dış ticaret dengesizliklerinin küresel sistem için risk oluşturup oluşturmadığını ölçmeye yönelik göstergeler konusunda 2011 Haziran ayına kadar aralarında anlaşacaklar.

Daha sonra söz konusu risklere karşı önlem alınması amacıyla IMF konu üzerinde bağımsız bir değerleme yapacak. IMF'nin değerlendirmesi 2011 sonunda Fransa'da yapılacak G20 toplantısında değerlendirilecek. 

G20 açıklamasında verilen birlik beraberlik mesajına rağmen, gerek ABD gerekse Çin liderinin açıklamaları mutlak bir küresel kriz riski olmadıkça G20 toplantısından ortak bir eylem planı çıkmasının kolay olmadığını ortaya koyuyor.

Başkan Obama  APEC (Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği) zirvesinde ve G20 zirvelerinde yaptığı konuşmalarda Çin'i küresel sistemdeki dış ticaret dengesizliğini artırdığı ve parasının değer kazanmasına izin vermediği için suçlamaya devam etti.

Çin yönetimi ABD'yi aşırı genişleyici para politikası uygulayarak örtülü kur savaşı uygulamakla suçlamaya devam etti. Pekin kendi ekonomik reformlarını kendi istediği hızla yapmaya devam edeceğini açıkladı.

Gelinen nokta sürpriz değil. Çin, Rusya, Hindistan ve Çin (BRIC ülkeleri) G20 toplantısı öncesinde gerek gördüklerinde döviz kurlarına müdahale etmeye devam edeceklerini zaten açıklamışlardı. Almanya, Japonya gibi dış ticaret fazlası sahibi G7 ülkeleri ise doğal olarak ABD'nin dış ticaret fazlasına sınırlama getirilmesi önerisine sıcak bakmadılar. 

Bundan sonra ne olacak ? Kısa vadede radikal bir değişiklik beklenmiyor. FED parasal genişlemeyi artırmak için aldığı kararı kademeli olarak uygulamaya koyacak. Japonya yenin aşırı değer kazanmasına engel olmak için FED'in politikalarına benzeyen niceliksel gevşemeye gidecek. Dolayısıyla küresel likidite bolluğu devam edecek.

Gelişmekte olan ülkeler bir yandan artan enflasyon tehdidine karşı mücadele ederken diğer yandan paralarının doğrudan müdahaleler, sermaye girişi üzerinde sınırlamalar ve ek vergiler ile paralarının değer kazanmasına karşı çalışacaklar.

Küresel likidite bolluğu kısa vadede Türkiye'yi olumlu etkilemeye devam edecek. İç talebe ve yabancı kaynağa dayalı büyüme modeli ile Türkiye küresel likiditedeki artıştan en çok faydalanan ülkelerden birisi olacak. Kamunun finansman ihtiyacının azalması, bankaların bilançolarının güçlü olması, hane halkının borcunun düşüklüğü iç talebe dayalı büyümeyi kolaylaştıracak.

Küresel likidite bolluğunun zararlarını orta vadede değerli bir Türk lirası, bozuk bir dış denge, aşırı ısınmış bir ekonomi ve yüksek enflasyon ile ödeyeceğiz. Ama şimdi bu konuları dert etmenin zamanı değil, yazdan kalma güzel havaların tadını çıkarmak lazım. İyi bayramlar.  

Tüm yazılarını göster