Früktozlu mısır şurubu konusunda Sağlık Bakanlığı'nın açıklaması: D

Yavuz DİZDAR yavuz.dizdar@dunya.com

Nişasta bazlı şekerin (früktozdan zengin mısır şurubu) metabolik sendrom ve pankreas kanseri yaptığına ilişkin hazırlamış olduğumuz rapor ve haftalardır süren tartışmalara karşılık Sağlık Bakanlığı "bir şey yokmuş" diyerek işin içinden çıktı. Endokrinoloji ve metabolizma uzmanı Doç. Serdar Güler başkanlığında toplanan Bilimsel Danışma Kurulu 4 Mart 2011 tarihinde bir rapor sundu. Konuya yedi başlık altında açıklamalar getiren raporu, açıklamanın hemen altında karşı açıklamasıyla birlikte sizinle paylaşmak istiyoruz:

1. Yüksek früktozlu mısır şurubu ya da nişasta bazlı şeker olarak gündeme getirilen früktoz, gıdalarda hiçbir zaman tek başına bulunmayıp, halk arasında şeker adıyla bilinen glikozla beraber yer almaktadır. Bahsedilen şeker cinsleri vatandaşlarımızın günlük olarak kullandığı çay şekerinin içinde de beraber bulunmaktadır.

Cevap: Elbette bulunmaktadır, ancak früktozun mısır şurubundaki biçimi serbest formdur ve konsantrasyonu doğal kaynaklarına göre çok fazla yüksektir.

2. Gıda maddelerinde beraberce bulunmalarından dolayı glikoz ve früktozdan ibaret şeker ile nişasta bazlı şeker arasında insülin salgılanması ve tokluk duygusu veren hormonlar üzerindeki etkileri yönünden bir farklılık bulunmamaktadır.

Cevap: Bu açıklama tamamen yanlıştır, früktoz insülin salgısını uyarmamaktadır.

3. Yapılmış olan çeşitli araştırmalar neticesinde, früktozun pankreas kanserine neden olduğunu kanıtlayacak ve kanserle ilişkilendirecek bir bilimsel kanıt bulunmamaktadır. Bu nedenle früktozun pankreas kanseri yaptığı yönündeki iddialar uluslararası bilim camiasında kabul görmemiştir. Pankreas kanserine neden olan en önemli faktörlerin sigara, alkol ve obezite olduğu yapılan araştırmalarla kanıtlanmış olup bilim adamlarınca tartışmasız bir gerçek olarak kabul edilmektedir.

Cevap: Früktozun pankreas kanserine neden olabileceği dünya sağlık otoriteleri tarafından ciddi bir biçimde kabul görmüştür. Früktozun pankreas kanseri için çok ciddi risk faktörü olduğunu gösteren araştırma ABD Ulusal Sağlık Enstitüsü tarafından "public access" verilerek toplumun erişimine açılmıştır. Sigara ve alkol özellikle akciğer, ağız boşluğu, sindirim sistemi (solunum-sindirim kanları) ve mesane kanserleri için ciddi risk faktörüdür. Öte yandan obezitenin früktozdan zengin mısır şurubuna bağlı olarak geliştiği de zaten çok iyi bilinmektedir. Durum böyleyken, Sağlık Bakanlığı kanser hastalığındaki artışın bütününü "olağan şüpheliler" mantığıyla sigara, alkol ve obeziteye bağlamaktadır. Bakanlık früktoz konusundaki bilimsel kanıtları reddettiği gibi, denetimsiz kullanılan tarım ilaçları, gıda endüstrisinin "mumyalayıp" uzun ömürlü (asla ekşimez) hale getirdiği UHT süt, "çakma kaymaklı" homojenize yoğurt gibi aslından sapmış ürünlerinin yarattığı sorunu da görmezden gelmektedir. Nitekim bu yaklaşım TBMM tarafından kurulan Kanser Araştırma Komisyonu'na danışmanlık görevi yürüten bazı meslektaşlarımızın "kanserde suçlu mangaldır" ya da Karadeniz'de birkaç köy dolaşıp "Çernobil'in etkisi yoktur" şeklindeki mesnetsiz açıklamalarından farklı değildir.

4. Mevcut beslenme şeklimizde früktozun, yalnız başına tüketilmesinin mümkün olmadığı, bu nedenle früktozun insülin direnci ve şeker hastalığına yol açacağı yönündeki iddiaların da yeterli bilimsel kanıtlarla desteklenemediği görülmektedir.

Cevap: Früktozun meşrubatlar, bisküvi endüstrisinin ürünleri, hamburgerler vb. ürünlerle alımı, serbest tüketilecek kadar yüksek miktarlarının vücuda alımına eşit ve üzerindedir. Mısır şurubu ve metabolik sendrom (insülin direnci, şeker hastalığı) arasındaki ilişki kesindir. Hatta bu durum daha 1980'lerde deney hayvanlarında diyabet oluşturmak için kullanılmış bir kobay modelidir.

5. Kişilerde obezite oluşmasının temel nedeni; vücuda alınan enerji ile harcanan enerji arasındaki dengenin bozulması ve harcanandan daha çok enerji alınmasıdır. Sadece nişasta bazlı şeker değil şeker olarak adlandırılan tüm maddelerin fazla miktarda tüketimi bu dengeyi bozarak obeziteye yol açmaktadır.

Cevap: Früktozun neden olduğu organ yağlanması obeziteden farklı bir "zehirlenme" tablosudur. Bu tabloda yağ doğrudan organın içine çökmekte ve işlevini bozmaktadır. Bu durum NASH (alkole bağlı olmayan karaciğer yağlanması) olarak adlandırılan tablonun ve 3-4 yaşında çocuklarda bile karaciğer nakli gerekmesinin ana nedenidir. Kısacası früktozun neden olduğu organ yağlanması aşırı enerji alımıyla ilişkili değildir, hayvan deneylerinde model olarak kullanılması da bunu kanıtlamaktadır.

6. Gıdaların doğal yapısında bulunan şeker dışında, gıdaya üretim aşamasında eklenen şekerler ile çay şekeri olarak adlandırılan sakarozun toplam günlük alım miktarı, ihtiyaç duyulan günlük enerji miktarının yüzde 10'unu geçmemelidir. Bu nedenle vatandaşlarımızın, günlük gıda ihtiyacını karşılarken sadece früktoz içeren şekerli gıdalar değil, içinde şeker içeren tüm gıdaların alımında dikkatli olmaları ve fazla tüketimden kaçınmaları büyük önem taşımaktadır.

Cevap: Aşırı şeker tüketiminden kaçınılması kesinlikle doğru bir saptamadır.

7. Bu bilgiler ışığında, kamuoyunda tereddütlere neden olan früktoz iddialarının bugün itibarı ile yeterli bilimsel zemini olmadığı anlaşılmıştır.

Cevap: Früktozun metabolik sendrom ve pankreas kanserine neden olduğuna ilişkin veriler fazlasıyla yeterlidir. Bu konuda yapılan tartışmalar, bilinçlendirme kampanyaları ve dış basından yansıyanlar vatandaşlarımız nezdinde karşılığını açık bir biçimde bulmuştur. Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan açıklama bilimsel olarak bir anlam ifade etmediği gibi, Sağlık Bakanlığı'nın vatandaşların sağlığı konusundaki hassasiyetinin ciddi anlamda sorgulanmasına neden olmuştur. Kanserin nedenlerinin "olağan şüpheliler" sigara, alkol ve obeziteye indirgenmesi, Tarım ve Köyişleri ve Sağlık Bakanlıklarının, kendilerini ve "artık neredeyse hamisi haline geldikleri" gıda endüstrisini zora sokacak bütün etkenleri, "halkın sağlıklı yaşam hakkına rağmen" görmezden geldiklerine işaret etmektedir.

Tüm yazılarını göster