Fortis'e göre U dönüşü başladı

Tevfik GÜNGÖR OLAYLARIN İÇİNDEN gungoruras@superonline.com

Fortis Ekonomik Araştırmalar ve Strateji Bölümü tarafından yayınlanan "ekonomik görünüm ve piyasa beklentileri" raporunda, ekonomilerde U dönüşünün başladığı belirtiliyor.

Önce raporun U dönüşü ile ilgili bölümünü aktarayım:

- Son 1 aylık dönemde gelen veriler, artık krizden en kötünün geride kaldığını güvenli bir şekilde göstermiştir.

- Gerçi ana sinyaller, şimdiye kadar hem yurtiçinde, hem de gelişmiş ülkelerde anket yoluyla toplanan öncü gösterge endeksleri ile sınırlı kalmıştır ve bu durum ne kadar güçlü bir toparlanma göreceğimiz konusunda belirsizliğin sürmesini getirmektedir.

- Ancak risk iştahında ve piyasalarda son dönemde önemli bir toparlanma olması bile tek başına, reel sektör açısından, tüketici ve reel sektör güvenindeki bu olumlu görünümün devam edebileceğini düşündürmektedir.

- Global ekonomide U tipi bir toparlanmanın ihtimali oldukça artmış gözükmektedir. Ancak bu canlanmayı çok da abartmamak gerekiyor.

- Bu krizde, gerek istihdam piyasasındaki etkinin geri alınmasının, gerekse finans sektörünün kredi açma konusundaki eski iştahını kazanmasının belki de yıllar alacağını düşünürsek, kısa vadedeki bu ilk toparlanmayı gelecek döneme enterpole etmenin hiç de sağlıklı bir yaklaşım olmayacağı anlaşılır.

- Bu doğrultuda, buradaki U dönüşü, aslında dip bölgesi oldukça geniş olabilecek bir toparlanmaya atıf yapmaktadır. Yine de, diğer olası senaryolara göre (W veya L tipi toparlanma) biraz daha iyimser bir görünümdür. Bu da son dönemde hızla kötüleşen global büyüme beklentilerinde, bundan sonra ufak yukarı revizyonlara kapı açabilir.

Buraya kadarki anlatım olumlu anlatım. Raporun Türkiye'nin global toparlanmadan daha az faydalanabileceği konusundaki değerlendirme  de önemli. Bu değerlendirme şöyle:

- Türkiye son yıllarda, yapısal reformlardaki yavaşlama ve politik çalkantılar ile 2006 yılından itibaren ciddi olarak kötü büyüme performansı göstermektedir. Üstelik bu durum gittikçe daha da derinleşmekteydi.

- IMF'nin veri seti baz alındığında, 150 gelişmekte olan ülke arasında, Türkiye'nin büyüme performansı 2004 ve 2005 yıllarında 24'üncü sıradayken, 2008 yılında 134'üncü sıraya gerilemiştir. 2009 yılı için ise bizim Şubat ayından beri koruduğumuz yüzde 5'lik daralma tahminimiz ile uyumlu olan IMF tahminini, diğer gelişmekte olan ülkelerle karşılaştırınca, Türkiye 141'inci sıraya gerilemektedir.

- En azından krizin sonuna gelmemiz ve zayıf da olsa bundan sonra global ekonomide bir miktar canlanma beklememiz, Türkiye'yi de olumlu etkileyecektir. Ancak, bu gelişmeler, bizim ekonomiye yönelik geçen ay çizdiğimiz çerçeveyi değiştirmemektedir. Üstelik Türkiye'nin görece performansının düşmesi ve kapsamlı bir ekonomik program açıklanmadığı sürece bu durumun devam edecek olması, global ekonomideki toparlanmadan, diğer ülkelere göre daha az faydalanacağımız anlamına gelmektedir.

- Dış ticaret kanalının, Türkiye'nin yurtiçi görünümünden çok fazla etkilenmesini beklemiyoruz. Ancak yabancı yatırımların, büyüme performansındaki düşmeye paralel olarak azalması, ihracatta eski büyüme ivmesinin yakalanmasını zorlaştıracaktır.

- Dünyada eskisine göre daha sınırlı kalan kredi verilebilir serbest fon miktarı için artık finans kuruluşları daha seçici davranacaktır. Bu yüzden de genel ekonomik büyümedeki performans kaybı, ülkeye gelen toplam kredi miktarının düşmesine yol açabilir. Ayrıca, programsızlığın bir başka maliyeti de IMF anlaşmasının ve buradan gelebilecek kredinin tehlikeye girmesidir.

- Şu ana kadar Türkiye'ye yönelik algılama, gerek 2002-2005 dönemindeki yüksek performans, gerek finans sektörünün bu kriz sınavından başarıyla çıkması sebebiyle, ortalama bir gelişmekte olan ülkeden daha olumludur. Oysa, kriz ortamında çoğu ülkenin daralma yaşaması sebebiyle, Türkiye'nin 2006'dan beri kararlı bir şekilde yaşadığı performans kaybı, ikinci plana atılmaktadır. Dünya büyümeye geçtikten sonra, bu durum daha göze batar bir hal alabilir. Başka bir deyişle, uzun süredir Türkiye ekonomisinde olumlu yönde çalışan bekleyişler kanalı, Türkiye'ye özgü olarak negatif yönde çalışmaya başlayabilir.

Not: RKGE (Reel Kesim Güven Endeksi) ve PMI (Satınalma Yöneticileri Endeksi) reel kesim yöneticileri arasında yapılan beklenti anketine verilen cevaplardan derlenir ve ekonomik aktivitenin yakın gelecekteki gelişmenin öncüler. RKGE için 100'ün, PMI endeksi için 50'nin üzerinde değerler büyümeye, altındaki değerler ise daralmaya işaret eder.

Tüm yazılarını göster