Fon paralarını nasıl değerlendirmeli?

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Tarih 3 Haziran 2006; Başbakan Erdoğan Isparta'da çeşitli açılışlara katılıyor, Toplu Konut İdaresi tarafından yaptırılan konutlardan bir kısmını hak sahiplerine teslim ediyor ve burada bir konuşma yapıyor:

"...20 Haziran 2006 tarihi itibariyle zorunlu tasarruf fonunda cebren toplanan parayı ödemiş olacağız. Kaynağından kesiyorlardı bu parayı. Kimden? İşçiden. Kimden? Memurdan. 14.5 katrilyon lira. Peki bu parayı niye ödemediler? Bugüne kadar bunu niye acaba bir kenara koyuverdiler? Kasada mıydı bu para? Hayır. Duruyor muydu bu para? Hayır. 'Nerede bu para, şunu bir çıkarın bakalım' dedik. Dediler ki, 'Hiçbir şey yok'. Sadece kağıt var, kağıt. Biz ne yaptık; dedik ki, devlet vatandaşına borçlu olmaz. Oturduk ve bu parayı ödemeye başladık..."

Tarih 3 Şubat 2009; Başbakan partisinin grup toplantısında konuşuyor:

"...Zorunlu tasarrufla para topladınız, gittiniz faiz ödemelerini yaptınız, biz böyle bir şey yapmadık. Ne kadar fonlar varsa fonları boşalttılar. Geldik ki, kağıtlar var, başka bir şey yok. O zamanlar Ali Bey (Ali Babacan) bakıyordu bu işlere. Ali Bey'e dedim ki; 'Bu kağıtlar ne işe yarar, bunlar para değil". Ve bunun tedbirini aldık, hemen bu parayı ödemeye başladık.

Başbakanın bir fondaki paranın tümünün nakit tutulmayacağını, tutulamayacağını bildiğinden elbette kimsenin kuşkusu yok. Bunlar, belli ki siyaseten söylenmiş sözler. Ayrıca, fonlardaki birikimin, mümkün olsa bile, nakit tutulması en hafifinden görevi kötüye kullanmak sayılır. Bu paraya para kazandırmak varken, o getiriden mahrum kalmak düşünülebilir mi?

Hem zaten, bugünkü "kağıt politikası" da geçmişten farklı değil ki, olamaz ki. Halen en büyük fon, İşsizlik Sigortası Fonu. Türkiye İş Kurumu'nun web sayfasında her ay açıklanan veri serisinin sonuncusu 31 Aralık 2008'deki durumu gösteriyor. İşsizlik Sigortası Fonu'nun varlığı, söz konusu tarih itibariyle, gelir ve harcamalardan sonra 38 milyar 352 milyon lira. Bu para nerede; aynı web sayfasından aktaralım:

İşsizlik Sigortası Fonu'ndaki 38.4 milyar liranın yüzde 48.56 oranında 18.6 milyar lirası devlet tahviline, yüzde 42.18 oranında 16.2 milyar lirası Hazine bonosuna, yüzde 2.18 oranında 836 milyon lirası döviz cinsi tahvile bağlanmış durumda. Paranın yüzde yüzde 6.67 oranında 2.6 milyar lirası mevduat hesaplarında, yüzde 0.42 oranında 161 milyon lirası ise döviz tevdiat hesaplarında bulunuyor.

Yani İşsizlik Sigortası Fonu da tümüyle "kağıttan" oluşuyor.

İşsizlik Sigortası Fonu'nda 31 Aralık 2008'e kadar 41.9 milyar lira birikti, kullanım 3.5 milyar lira oldu ve fon varlığı 38.4 milyar lira düzeyinde oluştu. Peki, 41.9 milyarın ne kadarı anapara, ne kadarı faizden oluştu dersiniz? Fonun anapara girişi 18 milyar lira, faiz getirisi ise tam 23.9 milyar lira. Yani 18 milyar lira, mümkün olsa ve nakit tutulsaydı, 23.9 milyarlık faiz getirisinden mahrum kalınacaktı.

Peki, "kağıttan vazgeçtik, İşsizlik Fonu varlığının hepsini nakit tutacağız" demek pratikte mümkün olabilecek bir tercih midir? "Biraz" zor; çünkü 31 Aralık'ta Türkiye'deki toplam para miktarı, yani emisyon 31.7 milyar lira. Yani fon varlığı, emisyondan daha büyük ve böyle olması da çok doğal zaten.   

Tüm yazılarını göster