Flaş flaş flaş; cari açık finanse edilemedi!

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

"Saçmalama, olur mu öyle şey" diyebilirsiniz. "Nasıl baktığınıza bağlı olarak değişmek kaydıyla, olur" diyelim ve ödemeler dengesinin "felsefi" boyutunu tartışmayı sonraya bırakarak Merkez Bankası'nın dün açıkladığı rakamlara bakalım.

Mayıs ayı gerçekleşmesinde hiç sürpriz yok. Açık 6 milyar dolar bekleniyordu, 5.8 milyar dolar oldu. Biz de zaten bu köşede 6 Temmuz'da mayıs ayı cari açığının artı-eksi 100-200 milyon dolarlık oynamayla 6 milyar dolar olarak beklendiğini, dayanak noktamızın da dış ticaret verileri olduğunu belirtmiştik.

Yıllık baza getirilmiş cari açık, 2010 yılının mayıs ayından itibaren bir önceki yılın üstünde seyretmeye başlamıştı. İki yıl aradan sonra tablo bu mayısta tersine döndü ve bir önceki yıl kaydedilen açığın altına indi. Yıllık cari açık mayıs ayında 66 milyar 965 milyon dolar oldu. Geçen yılın mayısındaki yıllık açık 67 milyar 208 milyon dolardı.

11.4 milyarlık azalma

Yıllıklandırılmış cari açık rekor düzeye 78.6 milyar dolarla geçen yılın ekim ayında çıkmıştı. Merkez Bankası'nın rakamları revize etmesiyle ekim ayındaki düzey 78.3 milyar dolar olarak değişti.
Yıllık cari açık, 78.3 milyar dolarlık tepe noktadan yaklaşık 67 milyar dolara geriledi. Geçen yılın ekim ayından bu yılın mayıs ayına kadar geçen yedi ayda, cari açık yaklaşık 11.4 milyar dolar azalmış oldu.

60 milyarın altına iner mi?

2012 cari açığının yıllık öngörü olan 65 milyar doların altına ineceğine dönük kuşku kalmadı artık. Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı'da gazeteniz DÜNYA'nın düzenlediği toplantıda Elazığ'da yaptığı açıklamada 2012 açığının 65 milyar doların altında beklendiğini dile getirmişti.
Bundan sonra üzerinde durulacak olan şu: Açık 60 ile 65 milyar arasında mı gerçekleşecek, yoksa bir eşik daha aşağı yönlü kırılacak ve 60 milyardan daha az bir açık mı ortaya çıkacak?

Ödemeler dengesi kavramını anlamak

Cari açığın finanse edilememesi durumunda yaşanacaklara gelince...  Böyle bir durumla karşı karşıya kalınmayacağı gerçeğinden hareketle aslında bu soru yanıtlanamaz.

Çünkü, finanse edilemezse zaten açık verilemez, olmayan para zaten harcanamaz. Ama finansmandan ne anladığınıza bağlı olarak kimi dönemlerde cari açığı finanse edemeyebilirsiniz. İşte biz de başlıkta bu yüzden "Cari açık finanse edilemedi" diyoruz ya! Nitekim bu görüldü de. Ama bu durumun, Merkez Bankası'nın dün açıkladığı mayıs ayı ödemeler dengesi verileriyle ilgili olmadığını hemen belirtelim.

Biz yıllardan beri "cari açığın finanse edilememesi" gibi bir durumun söz konusu olamayacağını dile getirirken, şimdi görüş değiştirmiş değiliz tabii ki. Cari açık finans edilemezse, diye kaygılananlar, bu yanlış yorumun peşinde gidenler, finansman kavramından yalnızca dışarıdan para gelmesini anlıyorlar, temel yanlış burada. "Olmayan para harcanmaz" ilkesi çerçevesinde cepteki para harcanarak, yani rezerv kullanılarak açığın finanse edilebileceğini göz ardı ediyorlar.

"Ya cari açık finanse edilemezse" diye kaygılananlar, bu "engin" görüşlerini her platformda dile getirenler, cari açığın finanse edilemediği dönemleri de bir türlü fark edemiyorlar! Profesör unvanı almış (nasıl almışsa) bazı akademisyenler, kimi bankaların başekonomisti makamını işgal edenler, yalnızca ekonomi alanında yayın yapan kanallarında yorumcu olarak ekrana çıkanlar için bile "cari açığın finansmanı tartışma konusu olmaya devam edebiliyorsa", demek ki bu konu hala önemli bir sorun!
Ama dedik ya, "cari açık finanse edilemezse" diye karalar bağlayanlar, "cari açık finanse edilemediğinde" bunu nasıl atlıyorlar? Bu ne özensizlik! Siz tutup yıllar yılı "ya cari açık finanse edilemezse" diyeceksiniz, ama bu durumun gerçekleştiğini göremeyeceksiniz.


Cari açık ne zaman finanse edilemedi?

Bu durumdakilere yardımcı olalım ve cari açıkta ne zaman ve ne miktarda finansman açığı verildiğini, yani finansmanda sıkıntı ortaya çıktığını aktaralım:

"1985 yılı 360 milyon, 1991 yılı 1 milyar 199 milyon, 2001 yılı 2 milyar 694 milyon, 2008 yılı 1 milyar 57 milyon, 2011 yılı 1 milyar 813 milyon ve 2012 yılının şubat ayı 2 milyar 671 milyon dolar."

Bu rakamlar ne mi; dış kaynak girişi yetersiz kaldığı için Merkez Bankası rezervlerinden kullanılan tutar.
Yani tablo çok açık. Net dış kaynak girişi yetersiz kaldığı takdirde, eğer açık verme dürtümüz de fazlaysa, aradaki fark cebimizdeki parayla, yani rezervle kapatılıyor. Bu, bundan sonra da böyle olacak. Bir başka ifadeyle "cari açığın finanse edilememesi" gibi bir durum hiçbir zaman tabii ki yaşanmayacak. Alın işte, klasik anlamda finanse edilemeyen dönemler olmuş zaten. O dönemlerde cari açık vermedik mi?

Dış ticaret rakamlarını öğrenmek

20-25 yıl önce Türkiye'de henüz ekonomi haberciliğinin emekleme dönemlerinde ödemeler dengesi verileri açıklandığında, cari açıkla ilgili rakamlar ikinci planda kalır ve ödemeler dengesinde yer alan dış ticaret rakamları üzerinde daha çok durulurdu. Dış ticaret rakamlarını o zamanki adıyla Devlet İstatistik Enstitüsü günler öncesinden açıklamış olmasına rağmen.

Bugünlere geldik, düne geldik ve değişen bir şey olmadığını hayretle gördük. TÜİK mayıs ayının ve dolayısıyla ilk beş ayın dış ticaret gerçekleşmesini 29 Haziran'da açıkladı. Bir televizyonumuzda, detaylı bir şekilde yeni öğrenilmiş gibi ilk beş aylık dış ticaretin nasıl gerçekleştiğinin anlatılmasını hayretle izledik. Anlaşılan ödemeler dengesi tablosundaki dış ticaret verileri yeni veriler gibi ilgi çekmişti.

Net hata noksan

İlk çeyrek toplamında net hata ve noksan pozitif 3.9 milyar dolar olunca "Nereden geliyor bu para" diye eleştiriler yükselmişti. Kimilerine göre valizlerle getiriliyordu bu para, kimilerine göre TIR'larla. Paranın nasıl geldiği neyse de, dahiyane bir yaklaşım da sergilenmeye başlanmış, "Cari açığın şu kadarı net hata ve noksandan gelen parayla finanse ediliyor" denilir olmuştu. Hatta daha ileri gidip, "Bu paranın kaynağı açıklansın" diyenlere bile rastlanıyordu. Kaynağı bilinse bu rakam zaten ilgili kaleme yazılmaz mıydı, bu düşünülmüyordu.

Şimdi rüzgar döndü, net hata ve noksan negatif oldu. Yani, net hata noksanı, döviz giriş ya da çıkışına ilişkin yeni bir kalem gibi görenlerin ifadesiyle döviz çıkışı yaşanıyor. Nisanda 990 milyon dolar olan çıkış, yani negatif net hata noksan, mayısta 1 milyar 383 milyon dolar olarak gerçekleşti. Yakındır; "Türkiye'nin kanı emiliyor, kim götürüyor bu paraları" diye feryatlar duyarız.

Türkiye, ödemeler dengesi istatistiklerini sağlıklı tutamıyor, bu açık. Öyle olduğu için de, bilançoyu sıfırlamak için gelir ve gider rakamlarının farkı, duruma göre pozitif ya da negatif olarak net hata ve noksana yazılıyor. Durum aslında bu kadar basit.

Tüm yazılarını göster