Fırtınadaki çınar…

Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI sgurleyen@isyatirim.com.tr

Saatte 90 kilometreye yaklaşan fırtınanın doğada yaptığı tahribatı izlerken “sonbaharın yarısı yazdır yarısı kış” sözünü hatırlıyorum. İki hafta önce gölgesinde kızgın güneşten bizi koruyan ulu çınar fırtınanın öfkesine karşı zorlukla ayakta duruyor. 

Mesleki deformasyonun doğal bir sonucu herhalde aklıma “piyasalar da böyle mi olacak” sorusu düşüyor. Fed’in piyasaları paraya boğduğu güzel günler Ekim ayında sona eriyor. ABD ekonomisinden gelen güçlü büyüme sinyalleri Fed’in 2015’in ikinci yarısında faiz artışına başlayabileceğine işaret ediyor. 

Fed’in faizleri artırması küresel piyasalar için dünyanın sonunun geldiği anlamına gelmiyor. 1994 yılında 250 baz puan faiz artışıyla Wall Street’i sallayan ve gelişmekte olan ülkeleri tekila krizi ile vuran Fed aynı hatayı tekrar yapmayacaktır. 

Ancak sorun Fed’in faizlerde sert bir yükselişe gitmesi değil. Sorun, getirisini artırmak amacıyla yüksek kaldıraç alarak dolar cinsinden borçlanan yatırımcıların kendilerini korumak için hep birlikte çıkış kapısına hücum etmesi. 

ABD ekonomisinden gelen büyüme sinyalleri doların son dört yılın en yüksek seviyesine çıkmasına yol açarak piyasaları salladı. Dolar cinsi borçlanarak gelişmekte olan ülke varlıklarında pozisyon alan yatırımcıların döviz açıklarını kapatmaya çalışmaları yüzünden Türk lirasının da içinde olduğu kırılgan gelişmekte olan ülke paralarında sert satışlar görüldü. 

Gelişmekte olan ülke yatırımcılarını paniğe sevk eden gelişmeler ABD ekonomisinden gelen ısınma işaretleri ile sınırlı değil. Dünyanın en büyük sabit getirili kıymet yöneticilerinden PİMCO’nun fonlarında devam eden çıkış dalgası yatırımcıları tedirgin eden bir diğer gelişme. 

Efsane fon yönetici Bill Gross’un PİMCO’dan ayrılıp Janus Capital’e geçmesiyle sonuçlanan fon çıkışları yatırımcıların kafasında iki temel soru yaratıyor. 

Bill Gross’un ayrılması sonrasında PİMCO tahvil pozisyonlarında radikal bir azaltmaya gidebilir mi? PİMCO’nun fonlarındaki küçülme son 30 yıldır ABD tahvillerinde yaşanan boğa piyasasının sonuna gelindiğinin öncü göstergesi olabilir mi? 

Bu sorulardan bize ne demeyin? Küresel piyasalardaki likidite bolluğundan en çok yararlanan ülkelerden birisi olan Türkiye, faiz oranlarındaki artıştan en çok etkilenecek olan ülkeler arasında yer alacak. 

Türkiye ekonomisi 2013 mayısındaki Fed fırtınasından başarıyla çıkarak kendini ispatladı. Dolayısıyla 2015 yılında piyasaları vuracak fırtınada reel ekonomide can kaybı sınırlı olacak. Ancak geçtiğimiz dönemde Türk lirasında, uzun dönemli devlet tahvillerinde ve borsada olan yatırımcıların büyük kayıplar yaşadığı unutulmamalı. 

Geçtiğimiz haftalarda Türk lirasında görülen zayıfl ama, faiz oranlarında görülen yükseliş ve borsadaki satışın önümüzdeki dönemde Türkiye’yi vuracak ABD kaynaklı bir fırtınanın öncüsü olup olmadığını henüz bilmiyoruz. 

Ancak piyasalardaki gerilemeyi fırsat olarak görmediğimizi belirtelim. Son 30 yıldır dünya piyasalarına damgasını vuran bir çınarın devrildiği bir konjonktürde yatırımcıların amacı yüksek getiriler elde etmek değil, anaparayı korumak olmalı.

Tüm yazılarını göster