Finansal dışlanmayı sonlandırmak için insan merkezli tasarım

DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN didem.eryar@dunya.com

Dünya genelinde finansal hizmet almayan nüfus oranı oldukça yüksek. Fakir halkı sisteme dahil etmeye çalışan çok sayıda hizmet var. M-Pesabunlardan birisi. Kenya merkezli bu sistem, aslında dünya genelinde çok fazla ülke tarafından taklit edilen bir mobil finans hizmeti. Hatta öyle ki, bu sistem sayesinde, bugüne kadar bankaya adım atmamış 2.5 milyar kişinin finans sistemine dahil edilmesi öngörülüyor. Fakat bugün geldiğimiz noktada, bu gerçekleşmiş değil. 

Washington merkezli ConsultativeGrouptoAssistthePoor (CGAP) fakir halkın finans sisteminden dışlanması konusunda uzman bir grup. 

CGAP’ın gerçekleştirdiği yeni bir araştırmaya göre, uygulanmakta olan birçok mobil uygulama başarılı bir sonuç verebilmiş değil.

Araştırma mobil uygulamaların fakir halk tarafından kullanılmadığını ve bu yüzden dolayı işlevlerini kaybettiklerini ortaya koyuyor. 

Bu hizmetlerin kullanılmamasının nedeni, kötü ya da iyi çalışmıyor olmaları değil. Sadece insan aklını, özellikle de fakir insanları temel alarak tasarlanmamış olmaları.

CGAP bu sorunu ortadan kaldırmak için “insan merkezli tasarım” yaklaşımını gündeme getiriyor. Bu yaklaşım aslında birçok endüstride uygulanıyor, fakat finans sektörüne yeni geliyor.

Bu yaklaşımın gelişmesi için öncelikli olarak gerçek insanların parayı nasıl kullandıklarının izlenmesi gerekiyor. Daha sonrasında ise finansal hizmetlerin daha çekici bir hale getirilmesi. 
CGAP, bu kapsamda IDEO ve Frog gibi tasarım şirketleri ile işbirliğine gitmiş. 
FastCompanyCGAP raporunda öne çıkan unsurlara yer veriyor:

• Tasarruf farklı şekillerde olabilir

Birçok insan için tasarruf, belli olmayan bir amaç için bankaya para yatırmak anlamına gelebilir. Banka kullanmayan bir Brezilyalı için ise, tasarruf, özel bir amaç ya da sorumlu harcama yapmak için parayı uzak bir yere saklamak anlamına geliyor. 

•İnsanlar kurumlara değil, insanlara güveniyor

Yasal sistemlerin yeterince gelişmediği bölgelerde, insanlar banka gibi kurumlara çok fazla güven duymuyorlar. İşler ters gittiğinde kurumlara karşı nasıl davranacaklarını bilmiyorlar, oysa insanlara karşı nasıl davranacaklarını biliyorlar.Bu yüzden de öncelikle insanlara güvenmeyi tercih ediyorlar

•Kendi havuzlarını yaratıyorlar

Fakir bölgelerde, para yerel olarak hareket ediyor. Düşük gelirli insanlar kendi topluluklarına ya da komşularına yatırım yapmayı tercih ediyorlar. Çünkü bu sistemi yakından tanıyorlar.

• Fakir halk teknolojiden korkuyor

Fakir nüfus, özellikle de yaşlılar,  yeni teknoloji kullanımını yanıltıcı bir deneyim olarak değerlendiriyor. Örneğin Pakistan’da, sosyal bir programdan yararlanan okuryazar olmayan nüfus, telefonlarına bir dizi numarayı yazmakta bile zorlanıyor.  

•Sosyal ağlar farkındalık yaratıyor

Fakir toplumlar, kulaktan dolma bilgilere ulaşabiliyorlar. Bilgi kaynaklarına nasıl ulaşacklarını bilmiyorlar. Finans sistemini kullanmayan fakir ve yaşlılar, finansal ve mobil işlemler için genç akrabalarına güveniyor.

Sonuçta, CGAP raporuna göre, finans gruplarının “güven tasarımı” tasarrufu desteklemeli. Bunu yaparken de insanların belli hedefler için tasarruf etmesine yardım etmeli.
Aslında sözün kısası; insan merkezli tasarım, insanlara gerçekte kim olduklarını göstermeli; hayal ettikleri kişiyi değil. 
 

Tüm yazılarını göster