Fermi mi Drake mi?

Ortodoks mu heterodoks mu tartışması değil bu yazının gündemi. İnsanlık tarihi boyunca cevabı aranan uzayda yalnız mıyız, değil miyiz tartışması. Fermi ve Drake burada devreye giriyor.

Cüneyt DİRİCAN cuneyt.dirican@dunya.com

Ortodoks mu heterodoks mu tartışması değil bu yazının gündemi. İnsanlık tarihi boyunca cevabı aranan uzayda yalnız mıyız, değil miyiz tartışması. Fermi ve Drake burada devreye giriyor.

İtalyan fizikçi Prof. Enrico Fermi’nin tarihi sorusu: milyarlarca galaksi, gezegen, yıldız arasında yalnız değilsek “herkes nerede?”.

Esas konuya gelmeden önce teolojik boyut hariç biraz astrofizik ve astrobiyoloji bilgisi bizlere gerekiyor. Öncelikle uzay-zaman, izafiyet ve kütle. Einstein uzay-zamanın bükülebildiğini ve kütle ne kadar ağırsa zamanın o kadar eğildiğini söylemiştir.

Mesela karadelikler bundan dolayı ışığı bile içine çeker. Solucan deliklerini şimdilik unutalım. Işık hızı kâinatta (şimdilik) bilinen en yüksek hızdır. Işık hızına yaklaştıkça zaman akışı yavaşlar hatta durur. İkizler Paradoksuna göre ışık hızına yakın uzayda gezersek dünyadaki ikizimiz bizden hızlı yaşlanır (Interstellar filmi).

Fermi nükleer reaktörü tasarlayan, atom bombasının geliştirilmesinde yer alan Nobel ödüllü, SETI’nin kurucusu Drake ise Carl Sagan ile uzaya gönderilen dünyaya dair bilgiler olan Pioneer plağını hazırlayan bilim insanı olarak tanınır. Astrofizikçi Prof. Frank Donald Drake meşhur denklemi ile sadece Samanyolu Galaksimizde 2.500-10.000 arasında akıllı yaşam olabileceğini hesaplıyor. Gözlenebilir evrende büyük 200 milyar, cüce 7 trilyon galaksi öngörülüyor.

Fermi Paradoksu’nu açıklayan yaklaşımlar: uzaylı medeniyetler kendilerini veya birbirlerini yok ediyor, mitoz veya mayoz bölünme doğanın büyük filtresine takılıyor olabilirler. Yani çoğalma yoktur ve dünya şanslı çok az örnekten biridir. Diğer açıklamalarsa: zekânın evrimi çok nadirdir, ücra bir köşede biz evrimleşmiş olabiliriz, evren çok genç veya ufak olabilir, akıllı yaşam formları bizler gibi gezegenine hapsolmuş olabilir. Çoklu (paralel) evren teorisine girmiyoruz bile.

Bitmedi. Zaman göreceli olduğu için bize bakanlar henüz bizi görmüyor olabilir veya tersi. Yani geçmişimize bakıyor olabilirler veya biz geleceğe bakıyor olabiliriz. Ya da buraya gelene veya biz gidene kadar kimse kalmamış olabilir. Yetmez mi? Aynı iletişim formatına (METI-CETI) sahip olmayabiliriz (Arrival filmi), birbirimizi henüz duymadık.

Önemsiz gördükleri için bizimle isteyerek irtibat kurmuyor olabilirler veya gerçekten yalnızız ya da fark ettiler ve ulaşmaya çalışıyorlar. Gelelim esas konuya. Pentagon ve NASA’nın Tanımlanamayan Uçan Nesne (UFO) ve Tanımlanamayan Hava Fenomeni (UAP) konulu basın toplantıları ilgilileri için çok ses getirdi. İki tarafın çalışmaları henüz ayrı yürütülüyor.

Konunun çıkış noktası Trump ve imzaladığı “Intelligence Authorization Act For Fiscal Year 2021”. Giderayak son başkanlık kararlarından biri ile insanlık tarihini değiştirmeye yol açmış olabilir. Pentagon Senato’da ifade vermek, NASA özel çalışmak zorunda kaldı. Pentagon 650 civarındaki ve NASA 800 civarındaki hava olaylarının bir kısmını açıklamak için elimizde yeterli veri yok dediler. Yani her şey olabilir demek.

Geçtiğimiz hafta Hava Kuvvetleri ve National Geospatial Intelligence Agency çalışanı David Charles Grusch bombayı patlattı. Fox News, ABC News, Newsweek, The Hill, New York Times, Daily Mail, Independent gibi birçok yerde haber oldu. Grusch ABD’nin elinde 12 civarında dünyaya ve insanlığa ait olmayan uzaylı gemisi olduğunu itiraf etti.

Pentagon Grusch’ı yalanlarken, avukatlık bürosu aralarındaki ilişkiyi sonlandırdı. ABD Senatosunda özel oturum açılması yönünde baskılar sürüyor. İddialar arasında gemilerin F-16 ve F-35’lerin şirketi Lockheed Martin’in elinde olduğu ve ABD ordusunun tersine mühendislikte kullandığı da var. Ya en büyük magazin olayından birine veya insanlığın kaderini değiştirecek bir olaya şahit oluyoruz.

Grusch ile görüşen avukat Daniel Sheehan, 9 metre olan geminin içerisinin futbol sahası kadar büyük olduğunu ve içeri giren kişinin kısa süre kaldım demesine rağmen çıktığında 4 saat geçtiğini söylediğini iddia ediyor. Uzay zamanda bükülme ve görelilik yani. Hikâye BBC’nin Dr. Who dizisindeki Tardis zaman/ uzay gemisine benziyor. Uzayda kıt kaynak yok. Kâinat sürekli genişlediği için zaten enflasyonist. Zaman göreceli ise faiz konusu? Ya kütle ile ons? Astroekonomi normal ekonomiye benzemez.

Tüm yazılarını göster