Fenerbahçe iyi, Bursaspor çok kötü

Cem TOP SPOR ANALİZ cem.top@dunya.com

Fenerbahçe sekizinci haftada nihayet taraftarının yüzünü güldürmeyi başardı. Sezon başından bu yana hem ligde hem de Avrupa Kupalarında birbiri ardına hayal kırıklıkları yaşayan sarı-lacivertli camia için 5-2'lik Bursaspor galibiyetinin önemli bir nirengi noktası oluşturabileceğini söyleyebiliriz.

Maç öncesi yapılan tahminlerde iki takım son durumlarıyla teraziye çıkarılıyor, maçın çetin geçeceğine dair öngörüler birbirini izliyordu. Bursaspor takımının Fenerbahçe'yi zorlayacağına dair tahminlerde hiç şüphesiz yeşil-beyazlıların üç hafta önce Galatasaray'ı yenerken sergiledikleri performans önemli bir veri olarak kabul ediliyordu. O maçın 11'indeki dokuz kişiyi Saraçoğlunda sahaya süren Aybaba; defansta zorunlu İbrahim-Serdar değişikliğine gitmiş, Galatasaray maçı 11'inde Melo yerine de Gökhan Güleç'i sahaya sürmüştü. Hemen hemen korunan bu kadroya karşın Bursaspor, Galatasaray önündeki futbolunun onda birini bile oynamadı. Daha doğrusu oynayamadı. Birinci haftadan bu yana kötü oynayan Fenerbahçe bu maçta iyi, iyi denilen Bursaspor da kötü oynayınca iki takım arasındaki makas bir anda açıldı. Başka bir pencereden bakarak "kâğıt üzerinde olması gerektiği gibi oldu" da diyebilirsiniz. Ancak gördüğümüz kadarıyla ligin ilk haftalarında topladığı puanlar Bursaspor'a yaramamış. Formsuz da olsa Fenerbahçe gibi bir büyüğe karşı ayaklarınız yere basmadan oynarsanız beşlik olmanız işten bile değildir. Nitekim öyle de oldu. Galatasaray Bursa'da mağlup olurken Yusuf'a geniş alanlar bırakmanın ve takım savunmasına burun kıvırmanın cezasını çekmişti. Oysa Fenerbahçe orta sahası aylardan sonra belki de ilk kez yardımlaşmalı bir pres uygulayarak hem Yusuf'u hem de Bursaspor'u durdurdu. Tabii bu durumda Samet Aybaba'nın katkıları da var. İleri uçta Gökhan Güleç, sağ kulvarda Sercan, solda Romaschenko ve ortada Yusuf ile maça başlayan Samet Aybaba Fenerbahçe'yi fazlaca hafife aldı ve orta alanı rakibine kaptırdı. Yukarıda saydığımız oyuncuların yalancı preslerinin sahada daha dinamik ve arzulu görünen sarı-lacivertli meslektaşlarını yıldırması zaten mümkün değildi. Fenerbahçe teknik direktörü Luis Aragones'in kafasında temel bir diziliş oluşturmaya başladığını görüyoruz. Herkes 4-3-1-2 dese de aslında ileri uçta Güiza'nın tek, Alex ve Semih'in ona gol bölgelerinde yardımcı oyuncular olarak oynatıldığını düşünüyorum. Semih orta saha vasıflarına sahip olduğu için yerini yadırgamadan oynuyor ve bu da Aragones'i sistemde ısrar adına cesaretlendiriyor. Orta alandaki üçlünün tamamı Bursaspor'a karşı çok koşarak ve etkili pres yaparak bu farklı skorda pay sahibi oldu. Ancak Josico'nun çıkıp Selçuk'un da kırmızı kart gördüğü dakikalarda Samet Aybaba da takımda bir dönüşüm gerçekleştirmiş ve yukarıda değindiğimiz üç oyuncuyu (Sercan, Romaschenko ve Gökhan) yanına almıştı. Zaten oyunun sonunda Bursaspor'un bulduğu iki gol de Aybaba'nın maç başı hatalarına yeteri kadar dikkat çekiyor. Bu sebeple "Fenerbahçe düzeldi" diyebilmek için birkaç maç daha beklenmesi gerektiğini düşünüyorum.

Yazının sonuna yine hakem kaldı. İlk yarı sonunda tribünleri çileden çıkaran iki pozisyon var. Bunlardan özellikle Alex'e sarı kart çıkan pozisyon net penaltı. Hem Tolga Özkalfa hem de yardımcı hakemin pozisyonu kaçırmaları ilginç. Sanıyorum geçmiş sezonlarda yardımcı hakemlerin oyuna fazlaca müdahil oldukları düşünülmüş olsa gerek son dönemde etliye sütlüye karışmadan vaziyeti idare etmeleri isteniyor.

Beşiktaş - Sivasspor maçı Hıncal Uluç'u haklı çıkardı

Fenerbahçe'nin evinde Kayserispor'a farklı mağlup olduğu maç sonrası Tolunay Kafkas'ın verdiği demeçlerden hareketle yeni bir tartışma başlatan Hıncal Uluç, mevcut zihniyetle Türkiye'de Anadolu takımlarının şampiyon olmasının imkânsız olduğunu, üstelik bu zihniyetin ülke futbolunu da bir adım ileri götürmediğini iddia etmişti. İnönü Stadı'nda oynanan Beşiktaş-Sivasspor maçının bitiş düdüğüyle birlikte nedense (!) aklıma bu tartışma geldi. Bir yanda uzatmalarla birlikte 95 dakikada 95 top kaybı yapan, gol dışında neredeyse ciddi bir pozisyon üretememiş Sivasspor takımı taraftarlarıyla birlikte çılgınca seviniyor, diğer yanda defansında riskli oynayıp ilerleyen dakikalarda bu riski artıran Beşiktaş takımı dövünüyor. Bir an için karşılaşmayı Sivasspor'un 2-1 kazandığını ve benim nasıl olduysa golü kaçırmış olduğumu düşündüm. Oysa bir kez daha baktığım skor tabelasında 1-1'lik beraberlik vardı. Geçen hafta Gençlerbirliği geliştirdiği çok sayıdaki pozisyondan 1 gol çıkarabilmişti ama İnönü'de Sivasspor kırmızı-siyahlıların beşte biri kadar bile pozisyon bulamadı. Eğer Sivasspor bu 1 puana seviniyorsa Bülent Uygun da çıkıp bu bir puanın neye nasıl hizmet edeceğini açıklamalı. Geçen sezon kimse dillendirmese de Sivasspor zirve mücadelesi verdi. Sezon sonuna doğru hedeften sapılınca kırmızı-beyazlı takım bir anda kendisini Intertoto seviyesinde buldu. Acaba bu yıl hedefleri ne? İnsan merak etmeden yapamıyor.

Tüm yazılarını göster