FED‘in faiz kararı bizi ne kadar üzer?

Tevfik GÜNGÖR OLAYLARIN İÇİNDEN gungoruras@superonline.com

Biz ABD Merkez Bankası FED’in faiz artırma kararını, faizleri artıracağı için değil, dolar fiyatını yükselteceği için endişe ile bekliyoruz.

Bizim derdimiz faiz değil, doların bulunabilirliği ve de fiyatı.

1) Dolar dünyada olan bitenden (genelde) değer kazanıyor.

2) Bunun üzerine, bizim sorunlarımız (özelde) doların fiyatını daha da artırıyor.

Dünyada doların değer kazanmasına yol açan gelişmeleri bizim kontrol edebilmemiz imkansız. Ama içeride, doların fiyatının artmasına yol açan gelişmeleri bilmemiz gerekir.

-Dışarıda doların değer kazanması, doların faizini artırır. Faizini ödemeyi göze alan doları bulur. Faizini ödemeyi göze alan doları ülkesine çeker.

-Bizim durumumuz farklı. Faizini ödemeyi göze alsak da dolar bulmakta zorlanıyoruz. Ülke riski nedeniyle dolar girişi yavaşladı. Arz talebi karşılamayınca, “kıtlık rantı” fiyatın üzerine binmeye başladı.

Dünyada yüzergezer bolca dolar var. Ama akmasa da damlaması beklenir. Bize damlamıyor. Daha önce gelenler de kaçıyor. Çünkü döviz kuruna (doların fiyatına) güven kalmadı. Doları daha önce getirerek 1.90 TL'den bozdurarak  faize, borsaya yatıranlar, şimdi çıkarken doları 2.99 TL'den satın alabiliyor.

Bugün dolar getirerek 2.99 TL'den Türk Lirasına çevirmeye kalkacak olan, gelecek ay çıkmaya kalktığında doları kaça satın alabileceğini bilemiyor.

Döviz bir ülkeye “para kazanmak için” gelir. Kimse, bir ülkeye hayır için döviz yollamaz. Türkiye’ye gelen dövizler, Türk Lirasına dönüştürüldüğünde, bono faizi olarak, borsa getirisi olarak, reel sektöre yatırım olarak, döviz getirene para kazandırıyordu. Başka ülkelerden daha fazla para kazandırıyordu. Şimdilerde faizimiz cazip değil, Borsa kazandırmıyor. Reel sektörde ekonomi durgun.

Bugüne kadar dövizi kamu kesimi değil, özel sektör getiriyordu. Özel sektörde yatırımlar, üretim, ihracat yavaşladı. Özel sektör döviz kazanamaz ise döviz yükümlülüklerini ödeyemez.

Bizim bir özelliğimiz var. Biz bugüne kadar borçlarımızın ana parasını ve faizini ödemekte zorlanmadık.

Ne var ki şimdilerde Türkiye’ye dışarıdan bakanlar, Türkiye’yi riskli ülke olarak görüyorlar. İçeride PKK ve İŞİD terörü, komşu ülkelerle ilişkilerin giderek kötüleşmesi, Türkiye’nin Kıbrıs, Yunanistan, İran, İsrail, Rusya, Irak, Suriye ile ilişkilerinin bozulması, Suriyeli sığınmacılar sorunu, Türkiye’nin dış görünümünü bozdu. Rus ambargosu sadece turizm gelirlerinde azalmaya yol açamayacak, enerjide kesinti riski de yaratıyor. Türkiye riskli bir ülke haline geldi.

Olumsuz gelişmeler döviz bilançomuzu bozdu. İlk 10 ayda döviz açığımız geçen yıl 33 milyar dolardı ama, açığı kapatmada zorlanmamıştık.

Bu yıl ilk 10 ayda açık 25 milyar dolara indi ama sermaye hareketi ile sadece 9 milyar net döviz girişi oldu. Nereden geldiği belli olmayan 11 milyar dolar buna eklendiği halde açık kapatılamadı. Rezervden 5 milyar dolar yedik.

Açık anlatımla ihtiyacımız olan döviz ülkeye girmiyor. Rezervi azaltarak açığı kapatıyoruz. Ekonomide kaidedir. Arz talebi karşılayamaz ise fiyat yükselir.

Sonuç: Dışarıda bol ama içeride dolar kıt. Dolar olağan döviz talebini karşılayamıyor. Bunun için fiyatı yükseliyor.

Tüm yazılarını göster