Faizlerin düşmesi iyi, iyi olmaya da...

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Bankalar kredi faizlerini düşürmeye başladı. Bu hareketin nasıl başladığı ayrı bir tartışma konusu. Bankalar para maliyetleri çok düştü de bu sayede mi kredi faizlerini düşürüyorlar, yoksa siyasi cepheden gelen eleştirileri karşısında bu yönde adım atmak durumunda mı kaldılar; bu tartışılmayacak kadar açık görünüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümetin eleştirileri sonuç verdi ve faizde indirim başladı.

Bu indirimin ekonomiye can suyu olacak boyutta bir etki doğurup doğurmayacağını zaman gösterecek.

Ama biz biz fikrimizi peşin peşin söyleyelim; doğurmayacak.

Doğurmayacak çünkü; faiz indirimleri sembolik olmaktan öteye gidecek boyutta değil. Ne yani, bir kredide faiz oranının 0.05 puan ya da 0.10 puan aşağı çekilmesi neyi değiştirecek ki... Bu biraz, dostlar alışverişte görsün, indirimi gibi görünmüyor mu sizce de...

Bankacılık kesimi, faizin indirilmesi gerektiği yolundaki baskıları buraya kadar göğüsleyebildi, şimdi ise piyasayı öyle aman aman etkileyecek boyutta olması hiç mümkün görünmeyen indirimlere gitmeye başladı. Bu indirimlerin önümüzdeki günlerde de sürmesi beklenmeli.

Ayrıca, faizi indirilen krediler ağırlıkla tüketime dönük harcamaların kredileri. Yani; konut, taşıt, tüketici kredilerinde faiz düşürülmektedir. Böylece, tüketimin artırılması yoluyla üretimin canlanması amaçlanmaktadır. Doğrudan üretimi, daha da önemlisi yatırımı destekleyecek kredilerde henüz ciddi bir hareket gözlenmemektedir, ticari kredilerin faizinde bir adım atılmış değildir. Sıra onlara da gelir mi, göreceğiz. Şimdi amaç, stokların eritilmesini sağlamak üzere tüketici kredilerinin aşağı çekilmesiyle sınırlı gibi görünmektedir.

Ya mevduat faizi?

Bankacılığın işleyişi çok basit sayılır, değil mi... Banka para toplar, sonra bu parayı satar. Yani mevduat alır, krediye dönüştürür. Yüzde 10'a toplanan para yüzde 11'e satılmalıdır ki bu işten para kazanılabilsin.

Şimdi yüzde 11'e satılan paranın faizi yüzde 10'a çekilirse bankanın yapacağı, mevduata verdiği faizi de yüzde 9'a indirmek olacaktır. Yoksa banka batar! Herhalde hiçbirimiz bankaların zor durumda kalmasını, hele hele batmasını isteyemeyeceğimize göre mevduat faizinde indirime gidilmesi kaçınılmazdır.

Ve nitekim bu başlamıştır da. Dün itibariyle bazı bankalar mevduat faizini düşürmeye başladılar. Hiç kuşkunuz olmasın, kredi faizleri gerilediği sürece mevduat faizindeki indirim de sürecektir. Zaten hiç kimse kredi faizi düşerken mevduat faizinin sabit kalmasını bekleyemez, hatta beklememeli ve buna karşı çıkmalıdır. Hep vurguladık; bir bankanın zora girmesi ya da batması, ne üretiyor olursa olsun bir reel sektör şirketinin batmasından çok farklı etkiler doğurur.

Mevduat faizi çok düşerse...

Önce yurtiçinde yerleşiklerin portföy tercihlerinin nasıl oluştuğuna ilişkin son verileri aktaralım. Yurtiçinde yerleşiklerin ağustos ayı itibariyle toplam 1.9 trilyon lira birikimi var. Bu tutarın yüzde 42 oranında 802 milyar lirası Türk Lirası cinsi mevduattan, yüzde 24 oranında 459 milyar lirası yabancı para mevduattan, yüzde 21 oranında 399 milyar lirası ise devlet iç borçlanma senedinden oluşuyor. Toplam portföyün kalan 270 milyar lirası ise repo, Eurobond, hisse senedi, menkul kıymet yatırım fonu, özel sektör tahvili ve emeklilik yatırım fonundan meydana geliyor.

Birikimini TL cinsi mevduatta değerlendirmeyi tercih eden tasarruf sahipleri uzunca bir süredir enflasyonun öyle çok üstünde bir getiri elde edemiyor. Hatta enflasyonun birden yükseldiği kimi dönemlerde getiri negatif bile olabiliyor. Şimdi şöyle bir açmazla karşı karşıya kalma durumumuz var. Mevduat faizi, kredi faizindeki bu küçük oranlı düşüşle bile yönünü aşağı çevirdi. Ya peki kredi faizindeki indirim daha belirgin hale gelirse, mevduat faizi ne olacak?

Sorunun yanıtı belli aslında. Mevduattan bir kaçış olmayacak mı, muhtemelen olacak. Bu para nereye gidecek, o da belli, muhtemelen dövize gidecek. Tam bir kısır döngü yani. Faizdeki bu indirim, dönüp dolaşıp döviz üstünde baskı oluşturabilecek, o da maliyetleri yukarı itecek.

Bu veriler önemli

Bugün iki önemli veri izlenecek. Bunlardan ilki TÜİK'in saat 10.00'da açıklayacağı ekim ayının enflasyon verisi. Ekim aylarındaki fiyat artışları genellikle yılın en yüksek artışlarıdır. 2016 bu anlamda istisnai bir yıl olabilir; çünkü ocak ayında yüzde 1.82 gibi çok yüksek bir artış yaşanmıştı. Ekim ayı artışının da yüzde 1.50 dolayında gelmesi şaşırtıcı değil. Geçen yılın ekimindeki gerçekleşme yüzde 1.55'ti. Bu yıl yüzde 1.55'in aşılması halinde eylül sonunda yüzde 7.28'e gerileyen yıllık oran tekrar yükselecek demektir.

Eğer ekim sonu itibariyle yıllık enflasyonda belirgin bir yukarı dönüş olursa mevduat faizindeki düşüşü sürdürmek mümkün olabilecek midir?

Bugünün bir diğer önemli verisi ise Merkez Bankası'nca açıklanacak. Yurtdışında yerleşiklerin ya da kısaca yabancıların Türkiye'deki hisse senedi ve devlet iç borçlanma senedindeki alım satımlarının net tutarını öğreneceğiz. Bu veri, ekimin son haftasındaki durumu gösterecek.

Yabancılar ilk üç haftada 286 milyon dolarlık hisse senedi alırken, yaklaşık 1.3 milyar dolarlık devlet iç borçlanma senedi sattı. Yani net satış 1 milyar dolara yakın. Döviz kurundaki artış net satışın ekimin son haftasında da sürdüğü izlenimi uyandırıyor.

Tüm yazılarını göster