Faizin düşeceğini öngörmek yabancının iştahını kabarttı

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Hep söyledik, bir kez daha altını çizelim. Kamu borçlanma senetlerinin faizi düştüğünde elinde bu senetleri bulunduranlar zarara uğramaz, tam tersine faizin üstüne ayrıca kar ederler. Devlet iç borçlanma senedine sahip olanlar, faiz düştüğünde değil, aksine faiz arttığında zarara uğrarlar. Birkaç gün önce bu konuyu somut örnekle açıklamaya çalıştık. Bu örneği tekrarlayalım. 

Nominal değeri 100 lira olan ve iskontolu olarak, örneğin yüzde 10 faizle 91 liraya satılan bir kağıdın faizi yükselir ve yüzde 15'e çıkarsa, bu kağıdın fiyatı bir anda 87 liraya düşer. Ama tersi olur ve faiz örneğin yüzde 5'e indirilirse, bu sefer bu kağıdın fiyatı 95 liraya yükselir. 

Dolayısıyla durmaksızın "faiz lobisi, faiz lobisi" demenin pek bir anlamı yoktur. Hele hele bu lobi iddiası, elinde kağıt bulunanlar için hiçbir anlam taşımaz. Devlet iç borçlanma senedine sahip yabancılar, aslında faiz düşse diye ellerini ovuştururlar, artsa diye değil. 

DİBS alımı bu yüzden artıyor 

Yabancı yatırımcılar mayıs ayına kadar devlet iç borçlanma senedi aldılar. Mayısın ilk haftası, Cumhuriyet tarihinde örneği pek görülmedik bir Başbakan değiştirme operasyonuna sahne olunca ve geleceğe ilişkin belirsizlik artınca yabancı yatırımcı birden satışa yöneldi. Ama sonrasında kimin Başbakan olacağı belli oldu, yeni bir yönetim anlayışının egemen kılınacağı ortaya çıktı ve bu yeni anlayış çerçevesinde faizde düşüş yaşanacağı anlaşıldı. Hem koşullar iyi kötü faiz indirimine elveriyor gibiydi, hem de Merkez Bankası'nın yeni yönetimi bu anlamda hükümetle sanki daha uyumlu çalışacağa benziyordu. 

Dolayısıyla yukarıda izah etmeye çalıştığımız teknik nedenle faiz görece yüksekken devlet iç borçlanma senedi almak karlı bir operasyon olacaktı. 

İşte yabancılar bu fırsatı kaçırmadı. Mayısın ilk haftasında net 183 milyon dolarlık devlet iç borçlanma senedi satışı gerçekleştiren yabancılar, suların durulması ve faiz indirimine gidileceğinin anlaşılmasıyla birlikte alıma geçtiler. 

Yabancılar, mayısın ikinci haftasında 268 milyon dolarlık, üçüncü haftasında da 166 milyon dolarlık devlet iç borçlanma senedi aldılar. 

Yabancılar son iki haftadır iç borçlanma senedi alıyor almasına ama bunun ne kadar kalıcı olabileceği elbette tartışılır. Türkiye'de yatırım yapmanın tek ölçüsü faiz oranı değil çünkü. Elde edilen faize karşılık öncelikle Türk parasının değerinde ortaya çıkacak oynaklık, büyük risk oluşturuyor.

Ayrıca, her ne kadar hükümetin mevcut ekonomi yönetimiyle yola devam edeceğinin anlaşılması temelde kaygıları dağıtmış olsa da, bundan sonrasında dönemde politika belirlemede Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Saray ekibinin çok daha fazla söz sahibi olacağını tahmin etmek de zor değil. 

Bu durum yabancı için "faizin daha da düşürülmesi" sonucunu doğurabilecek bir etken olması yönüyle olumlu. Ama, gereğinden fazla düşürülecek faizin kısa sürede ters tepmesi ve Türk Lirası'nın bundan dolayı çok hızlı ve sert bir hareketle değer yitirmesi olasılığını körükleyebileceği yönüyle de olumsuz. 

Öyle anlaşılıyor ki, yabancı yatırımcı bir süre daha dengeli alım-satıma devam edecek. Hele hele Merkez Bankası'nın faizi yarım puan daha düşürerek yüzde 9.50'ye çekmesi ve şu aşamada göründüğü kadarıyla öyle her toplantıda benzer oranlarda indirim için marjımızın kalmaması yabancıyı Türkiye'ye daha temkinli bakmaya itebilir.

Tüm yazılarını göster