Faizde mart ayını "tatlı tatlı" atlattık

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Saray zirvesinden sonra ekonomi literatürümüze giren "tatlıya bağlama" kavramının, "Mart ayını böyle atlatalım Sayın Cumhurbaşkanım" anlamına geldiği anlaşıldı. 

Merkez Bankası, dün yaptığı Para Politikası Kurulu toplantısında faiz oranlarını değiştirmedi. Şu satırların yazıldığı saate kadar faiz konusunda Saray'dan Merkez'e yönelik bir eleştiri de gelmediğine göre, demek ki sözünü ettiğimiz zirvede en azından mart toplantısında faizi indirmenin çok riskli, hatta tehlikeli bir adım olacağı konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan ikna edildi. 

Merkez Bankası aslında dün çok talihsiz bir zamanlamayla bu toplantıyı gerçekleştirdi. FED'in bugün ne diyeceğini kimse bilmiyor. Yalnızca tahminler var. Fithch'in cuma günü nasıl bir açıklama yapacağını da bilen yok. Bu açıklama konusunda umutlu olunmaya çalışılıyor, hepsi o. Dolayısıyla, Merkez Bankası Para Politikası Kurulu için toplantı tarihinin dün olması bir anlamda şanssızlıktı. Merkez Bankası da, doğabilecek olumsuz gelişmeleri göz önünde bulundurmak suretiyle yine temkinli durmayı, faize dokunmamayı tercih etti.

Merkez Bankası tercihini bu yönde kullanmak durumundaydı, çünkü piyasayı neredeyse hiç etkilemeyecek bir faiz indirimi bile başka türlü olumsuzluklara kapı açacaktı. İşe yaramayacak bir indirim yapacak, sonra da bunun faturasını ödeyecektik. 
Hem son dönemdeki faiz indirimlerinin ardından ekonomide canlanma mı oldu, kredi faizleri mi düştü, yatırımlar mı patladı? Merkez, dünkü toplantısında bir miktar indirime gitseydi bunlar bu sefer mi olacaktı?

Küresel piyasalar ve gıda kaygısı

Para Politikası Kurulu toplantısından sonra yapılan açıklama, şubat toplantısına ilişkin açıklamayla neredeyse örtüşüyor. İki açıklama arasında kayda değer bir fark yok. Ama şu dikkati çekiyor; şubat toplantısına ilişkin açıklamada gıdanın yanısıra enerji fiyatlarındaki oynaklığın da altı çizilmiş ve faiz indiriminin bu yüzden ölçülü tutulduğunu belirtmişti. Bu kez enerji fiyatlarının yaratacağı riske ayrıca değinilmediği gözleniyor. 
Şubattaki "enerji fiyatlarındaki oynaklık" kavramının yerini bir anlamda "küresel piyasalardaki belirsizlikler" almış gibi. Merkez Bankası'ndan dünkü toplantıyla ilgili olarak yapılan açıklamada bu konuda şöyle denildi:
"Uygulanan temkinli para ve maliye politikaları ile alınan makroihtiyati önlemler enflasyonu, özellikle enerji ve gıda dışı (çekirdek) enflasyon göstergelerini olumlu yönde etkilemektedir. Öte yandan, küresel piyasalardaki belirsizlikler ve gıda fiyatlarındaki artışlar, para politikasındaki temkinli yaklaşımın sürdürülmesini gerektirmektedir. Bu doğrultuda Kurul, faiz oranlarının sabit tutulmasına karar vermiştir."

Nisanda ne olabilir?

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, bir sonraki toplantısını 22 Nisan'da yapacak. O tarihte, yıllık enflasyonu büyük olasılıkla şubat sonundaki yüzde 7.55'ten daha düşük göreceğiz. Çünkü geçen yılın mart ayındaki TÜFE yüzde 1.13 ile yüksek sayılabilecek bir düzeyde gerçekleşmişti. Aynı durum nisan için de geçerli. Geçen yılın nisanındaki yüzde 1.34 de yüksek sayılabilecek bir oran çünkü. 

Dolayısıyla hem nisanda açıklanacak mart oranıyla enflasyonun yeniden gerileme eğilimine girmesi, hem bu eğilimin nisanda da süreceğinin tahmin edilmesi, Merkez Bankası üstündeki faiz baskısını yeniden gündeme getirebilecek. Merkez'i bu baskıdan kurtarabilecek tek gelişme, yurtdışından bizim aleyhimize sonuçlar doğuracak kararlar gelmesi olacak. Örneğin FED faiz artırımı için çok açık bir işaret verirse, Merkez de o zaman rahat bir şekilde "Bu koşullarda faiz indirilir mi" diyebilecek. 

Yani nisan ve sonrasındaki toplantılarda alınacak kararlarda inisiyatif çok büyük ölçüde bizden çıkmış durumda. 

Tüm yazılarını göster