Faiz sebep, enflasyon sonuç
Heterodoks İktisat” dünyanın en büyük iktisat topluluğu ‘American Economic Association’ (AEA) Jel Kodlarında B5 altında yer alır. Buna karşılık ‘Ortodoks İktisat’ diye bir kod bulunmazken ona özdeş ‘Klasik ve Neoklasik Okul’ B12 ve B13 altında yer alır. ‘Web Of Science ve Scopus’ gibi en prestijli akademik endekslerde heterodoks iktisat çalışmaları sayıca daha fazladır.
AEA (14:3) Martin Uribe (2022) ‘The Neo-Fisher Effect: Econometric Evidence from Empirical and Optimizing Models’ makalesi ‘Vektör Otoregresif Model (VAR)’ ve ‘Yeni-Keynesyen Optimize Edilmiş Model’ ile para politikalarını ABD için çalışmış. Buna göre, geçici faiz artışları (neo)klasik görüşe uygun olarak enflasyon ve çıktıyı düşürerek reel faizi arttırmış, ancak kalıcı faiz artışları tam tersine enflasyonu ve çıktıyı (%45 açıklayıcılıkla) arttırmış. Buna literatürde ‘Neo-Fisher Etkisi’ deniyor.
Saint Louis Fed ekonomisti Stephen Williamson (2016) ‘Neo-Fisherism: A Radical Idea, or the Most Obvious Solution to the Low-Inflation Problem?’ makalesinde, 2008 küresel krizi sonrasında merkez bankalarının ‘Keynes Likidite Tuzağı’ seviyesine düşen faiz oranlarının enflasyon hedeflerine çıkmasına yardımcı olmadığını, (pozitif reel faiz şart diyen) Taylor Kuralını da eleştirerek bunun için nominal faiz oranlarının artırılması gerektiğini bulgu olarak söyler. Neo-Fishercilik, geleneksel para politikasına ters olarak enflasyonu artırmak için nominal faiz oranlarını yükseltmeyi savunur ve klasik görüşteki faiz indirimlerinin enflasyonu artıracağı düşüncesinin zıttıdır.
Deneysel iktisat heterodokstur
Burada iki konuyu hatırlatmak lazım. Enflasyon hedefin altında ve nominal faizler sıfıra yakınsa Neo-Fisher enflasyonu yukarı çekebilir. İkincisi enflasyonun türlerine göre uygulanan para politikası farklı olabilir, olmalıdır da. Ancak elçiye zeval olmaz, ChatGPT’ye mevcut verilerle bu Neo-Fisher bizim için mümkün mü sorusuna şöyle cevap veriyor: “Faiz artışları, eğer güven inşa edemezse, beklentileri aşağı değil yukarı yönlü etkileyebilir. Bu da Neo-Fisher tarzı enflasyonist bir etkiyi doğurabilir.” Buna ‘Tüketici Beklentileri Teorisi’ deniyor.
‘Keynesyen Karşıtlık veya Arz Şokları’ durumunda, arz şokları (kısıtları) talebi doğal olarak yükselteceğinden (yüksek gösterdiğinden) faiz artışı ile cevap verilecektir ancak bu (Keynesyen) büyüme (resesyon) ve istihdam sorunlarını kalıcı hale getireceğinden uzun vadede faiz indirimlerini ve parasal genişlemeleri zorunlu tutacaktır.
Ben Şalom Bernanke (vd., 2004) arz ve enerji şoklarında politika faizinin etkisi olmayacağını, tersine enflasyonu (uzun vadede) artırabileceğini bundan yazmışlardır. Pandemi (Rusya-Ukrayna Savaşı) sonrası için IMF, Fed, ECB raporlarında bu durum açıkça kabul edilmiştir. Monetarist (kısaca para arzı enflasyon yaratır görüşü ki Friedman ölmeden önce FT demecinde: “Şimdi olsa bu kadar ısrarcı olmazdım” demiştir) ve (neo) klasik görüşte talep enflasyonunda faiz artışı işe yarar. Büyüme ve İstihdam Modeli, (Neo)Keynesyen Karşıtlık, Açık Ekonomi Yaklaşımı, Neo-Fisher Hipotezi faiz artışlarının enflasyon yaratabileceği olasılığını dışlamaz.
Modern Para Teorisi (MMT) gibi heterodoks yaklaşımlar bu yüzden, ana akımın dünyada iddiası gibi bir moda olmaktan, daha fazla öne çıkmaktadır. Enflasyonun faiz oranında etkili olduğu kabulü yerine fiyat seviyesinin etkili olduğunu söyleyen (Keynes geliştirmiştir) Gibson Paradoksunu baz alarak, Neo-Fisherciler faiz enflasyonu artırır der. Atgür (2021) 2004-2021 arasında Gibson Paradoksunun Türkiye için geçerli olduğunu bulmuş.
Akademisyen eski Riksbank çalışanı Buncic (ve Lentner, 2016) veya (İzlanda Merkez Bankasından) Helgi Egilsson (2019), ‘How raising interest rates can cause inflation and currency depreciation’ SSCI ve Scopus makalesinde, faiz artışının kur değer kaybı ile enflasyonist olabileceğini yazmış. Çift yönlü ilişkiyi de bulan SSCI, Scopus daha çok eser var.
Son yıllarda ana akımda çok dendi. İktisat bilimine dönülmeli, irrasyonel faiz deneyi bırakılmalı, kural bazlı iktisatta negatif reel faiz yok, faiz enflasyonun sebebi söylemi bilim dışıdır. Bu örneklerle koca bir iktisat literatürünün, ekonomi biliminin bunlardan haberi var mı?