Faiz lobisi ve kamu bankası önerisi

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Başbakan Erdoğan’a göre, Gezi Parkı eylemlerinin arkasındaki güçlerden biri de faiz lobisi. Erdoğan, sık sık, “hortumu kesilen” faiz lobisinin eski kazancına kavuşabilmek uğruna çaba gösterdiğini söylüyor.

Ama şu faiz lobisinin kimlerden oluştuğunu bir türlü öğrenemiyoruz. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, bu konudaki soruyu “Faizin yüksekliğinden çıkar sağlayanlardır” diye yanıtladı ve “Onlar kendilerini bilir” diye ekledi. Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, aynı yöndeki soruyu “Siz cevabını bildiğiniz soruları bana soruyorsunuz” diye geçiştirdi. Babacan’ın, “faizin yüksekliğinden çıkar sağlayanlar” nitelemesi doğru; ama, bu saptama faizin yükselme eğilimi içinde olduğu zamanlarda tümüyle yanlış.

Yanlış; çünkü ister Gezi Parkı eylemleri yüzünden, ister başka nedenle faizin yükselmiş olması, devlet tahvili ve Hazine bonosuna yatırım yapmış, gerek yerli, gerek yabancı, hiçbir yatırımcının çıkarına değil ki... Tam tersine, elinde kağıt bulunan tüm yatırımcılar faizin yükselmiş olmasından dolayı zarara uğruyorlar.

Kamu kağıtlarındaki faiz-fiyat bağlantısı çoğu kez yanlış yorumlanıyor. Örneklerle anlatmaya çalışalım: Hazine’nin bir yıl vadeli ve yüzde 6 faizli bir kağıt ihraç ettiğini varsayalım. Vade sonundaki fiyatı 100 lira olan bu kağıt iskontolu olarak satılır. Yani bu kağıt öyle bir fiyata satılmalıdır ki, yatırımcısı bir yıl sonra 100 lira aldığında yüzde 6 kazanç sağlayabilsin. Bu fiyat 94.34 liradır. Küsuratı atalım ve fiyatın 94 lira olduğunu varsayalım. Faiz bir yıl boyunca sabit kalırsa, kağıdın fiyatı her ay 50 kuruş (6 lira/12 ay) artacak ve bir yıl sonra 100 liraya çıkacaktır. Yatırımcı da örneğin altı ay sonra bu kağıdı 97 liraya satabilecektir. Ama ya faiz yükselirse...

Yüzde 6 olan  faizin yüzde 10’a çıktığını düşünelim. Hazine artık bir yıl sonra 100 liraya alacağı kağıdı 90.90 liraya, yuvarlak 91 liraya satmaktadır. Daha önce 94 liraya satılan kağıdın benzeri olarak çıkarılan kağıdın fiyatı 91 liraya düşmüştür. Aylık getiri ise 50 kuruştan 75 kuruşa (9 lira/12 ay) çıkmıştır. Burada “faiz lobisi”, olsa olsa Hazine’nin yeni çıkaracağı kağıtları alacak olanlar olabilir. Yoksa elinde kağıt bulunanlar, faizin artmasından dolayı büyük bir kayba uğramışlardır.

Yani elinde kağıt bulunanlar için faizin artması değil, düşmesi avantajdır. Yukarıdaki örneğe göre faiz yüzde 3’e düşse, artık aylık getiri 25 kuruşa (3 lira/12) inecek demektir.

Oysa faiz yüksekken kağıt alanların aylık getirisi belki 50 kuruştur, belki 75 kuruş. Ama faiz düştüğü için Hazine artık aylık 25 kuruş getirili kağıt satmaktadır.

Kimlerde ne kadar kağıt var?

Hazine Müsteşarlığı her ay “iç borç stokunun elinde bulunduranlara göre dağılımı”nı açıklıyor. Buna göre, nisan sonundaki 446 milyar liralık iç borcun 83 milyarı kamu bankalarına, 102 milyarı özel bankalara, 23 milyarı yabancı bankalara, 5 milyarı da kalkınma ve yatırım bankalarına. Banka dışı kesime 110 milyar, Merkez Bankası’na da 9 milyar borç var. Ayrıca, yurtdışı yerleşiklere de 115 milyar borç bulunuyor.

Banka dışı kesim içinde vatandaşlar, şirketler, menkul kıymet yatırım fonları yer alıyor.

Yani sonuçta, faizin yükselmiş olması, elinde tahvil ve bono bulunan tüm kesimlerin; başta bankalar, şirketler ve vatandaşlar olmak üzere tüm kesimlerin zararına bir durum oluşturuyor.

Demek ki bu kesimler faiz lobisi değiller, olamazlar zaten; kim bindiği dalı keser ki?

Kamu bankaları tavsiyesi

Başbakan Erdoğan, önceki gün biraz örtülü de olsa mevduat sahiplerine paralarını özel bankalardan kamu bankalarına kaydırmalarını tavsiye etti.

Peki mevduat sahibi Erdoğan’a kulak verse ve ciddi bir para hareketi yaşansa ne olurdu? Mevduat bankalarında mayıs sonu itibariyle yurtiçinde yerleşiklerin 502 milyar lira mevduatı var. Bu mevduatın 192 milyarı kamu bankalarında, 233 milyarı özel bankalarda, 77 milyarı da yabancı bankalarda. Yani özel ve yabancı bankalarda toplam 310 milyar lira bulunuyor.

Bu paranın yalnızca yüzde 10’u çekilmek istenseydi, 31 milyar liralık bir hareket ortaya çıkardı. Ve sistem çökerdi!

Merkez Bankası verilerinden devam edelim. Mayıs sonu itibariyle dolaşıma çıkan banknot ve madeni paranın toplamı 65 milyar lira. Bu tutarın 8 milyar lirası banka kasalarında bulunuyor. Dolayısıyla dolaşımdaki para 57 milyar lira düzeyinde.

Şimdi söyler misiniz, bazı vatandaşlar gidip aynı gün bankalardan 30 milyar lira civarında bir para çekseydi, bu durum sistemde nasıl bir sarsıntıya yol açardı... Hele hele çekilmek istenecek ya da çekilecek bu para, cepte tutulmak istenseydi ne olurdu...

Tüm yazılarını göster