Faiz-kur-cari açık

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, politika faiz oranını 0.25 puan düşürerek yüzde 6.25'e indirdi. Kurul, gecelik borçlanma ve borç verme faiz oranıyla geç likidite penceresi çerçevesindeki borçlanma ve borç verme faiz oranlarını ise değiştirmedi. Merkez Bankası'ndan, faiz kararı çerçevesinde yapılan açıklamada özet olarak şu görüşlere yer verildi.

"İç talepteki güçlü artısın desteğiyle iktisadi faaliyet toparlanmaya devam etmekte, buna karşılık dış talebin zayıf seyri nedeniyle imalat sanayinde kapasite kullanımı kriz öncesi seviyelerin altında seyretmektedir. İstihdam koşullarındaki iyileşme sürmekle beraber işsizlik oranları halen yüksek seviyelerde bulunmaktadır. Dolayısıyla, toplam talep koşulları enflasyon üzerinde yukarı yönlü bir baskı oluşturmamaktadır. Yıllık enflasyonun ocak ayında belirgin bir düşüş göstereceği, yılın ilk çeyreği boyunca 2011 yılı hedefi olan yüzde 5.5 düzeyinin altında seyrettikten sonra ikinci çeyrekten itibaren dalgalı bir seyir izleyerek yıl sonunda hedefle uyumlu gerçekleşeceği tahmin edilmektedir.

Aralık ayında alınan tedbirlerin kredi arzı üzerindeki sıkılaştırıcı etkisi önümüzdeki günlerde gözlenmeye başlayacaktır. Bir sonraki Kurul toplantısına kadar alınacak kredi genişlemesini sınırlayıcı yönde ilave tedbirler, para politikasının hareket alanını genişletecektir. Bu doğrultuda kısa vadeli yükümlülükler için tesis edilecek zorunlu karşılık oranlarında ilave bir artırım gerekli görülmektedir.

Geçen ay uygulamaya koyulan; politika faizinin sınırlı düzeyde düşürülmesi, buna karşılık zorunlu karşılık oranlarının artırılması şeklindeki politika bileşimi, içinde bulunduğumuz konjonktürde finansal istikrarı ve fiyat istikrarını birlikte gözetebilmek açısından en uygun seçenek olarak ortaya çıkmaktadır. Bu doğrultuda Kurul, yeni politika çerçevesinde alınan ve alınması öngörülen tedbirlerin net etkisinin sıkılaştırıcı yönde olacağını vurgulamıştır."

Merkez Bankası'nın bu açıklaması, önümüzdeki dönemde atılacak adımları tüm açıklığıyla ortaya koyuyor.

Merkez Bankası'nın tutum değişikliği

Merkez Bankası yıllardır faizi yüksek tutmak suretiyle Türk parasının değerli seyretmesine zemin hazırlamakla eleştiriliyor. Türk parasındaki değerliliğin de, ihracatı baltaladığı, ithalatı artırdığı ifade ediliyor. Hepimiz biliyoruz ki, bu eleştiriler yalnızca ihracatçı kesimden yöneltilmiyor; hükümet içinden bile Merkez Bankası'na dönük eleştiriler yükseliyor.

Merkez Bankası son dönemde faizde önemli indirimlere gitti de, bu eleştiriler biraz olsun azaldı. Ama şimdi de, geçmişin hesabı yapılmaya çalışılıyor; "şu tarihte şu kadar indirim yapılsaydı, rakamlar şöyle gelişirdi" gibi değerlendirmelerde bulunuluyor.

Bu eleştiriler yöneltilirken Merkez Bankası uzun süre sessiz kalmayı tercih etti. Kimi çevreler, Merkez Bankası'nı bu anlamda iş bilmemekle bile eleştirme noktasına kadar geldi. Ama dedik ya, Merkez Bankası'nın tercihi sessiz kalmaktan yanaydı. Ta ki son aylara kadar…

Merkez Bankası faiz indiriminin ekonomide tek bir etkisi olmadığını, hiç dikkate alınmayan başka bir takım etkiler ortaya çıktığını yeni yeni açıklamaya başladı.

Düşen faiz ithalatı artırabiliyor

Şimdiye kadarki temel ve neredeyse tek görüş, faiz indirildiği takdirde Türkiye'de menkul kıymetlerden elde edilecek getirinin azalacağı, bu yüzden daha az döviz geleceği, böylece de döviz kurlarının yükseleceği idi. Yüksek kur sayesinde de ihracat artacak, ithalat artışı sınırlı seyredecek ve böylece cari açık artışına da çare bulunmuş olacaktı.

Bu varsayım teoride yanlış değil tabii ki. Ama faiz operasyonlarında madalyonun bir de öbür yüzü var. Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz'ın bu konudaki açıklamalarına kulak verelim:

"Faiz indirimi yapıldığı zaman getiri azaldığı için kısa vadeli sermaye girişinin azalacağı, böylece TL'nin değerlenmesinin önleneceği varsayılıyor. Doğru, bu şekilde TL'deki değerlenme hız kesiyor. Ancak, faiz oranı aşağı çekildiğinde bir etki döviz kuru üzerindeyse, bir etki de kredi piyasasında gözleniyor. Faiz düşünce kredi ucuzluyor ve krediye talep artıyor. Bu talep artışının tümü iç piyasadan karşılanmıyor. Yaptığımız hesaplamalar, faizi düşürmekten dolayı dış talebin de arttığını gösteriyor. Yani faiz indirimi, bir yandan ithalatı ve cari açığı artıracak etki de yapıyor."

Başkan Yılmaz, bu noktada dengeyi iyi tutturmak gerektiğini, cari açıkla mücadele için tek başına faiz indiriminin yeterli bir önlem olmadığını vurguluyor. Yılmaz, bir süre önce alınan munzam karşılık oranlarının vadeye göre değiştirilmesi ve daha önce yürürlüğe konulan munzam karşılıklara faiz verilmemesi gibi uygulamalarla faiz operasyonlarının desteklendiğini belirtiyor. 

             
Faiz oranları nasıl seyretti? (Yüzde)
    Ocak Aralık Kasım Ekim Eylül
Politika faiz oranı    6,25 6,50 7,00 7,00 7,00
Gecelik faiz-Borçlanma   1,50 1,50 1,75 5,75 6,25
Gecelik faiz-Borç verme   9,00 9,00 8,75 8,75 8,75
Fark   7,50 7,50 7,00 3,00 2,50
Geç likidite penceresi            
Borçlanma   0,00 0,00 0,00 1,75 2,25
Borç verme   12,00 12,00 11,75 11,75 11,75
Fark   12,00 12,00 11,75 10,00 9,50
Piyasa yapıcı bankalara repo            
işlemleri yoluyla tanınan            
borçlanma olanağı   8,00 8,00 7,75 7,75 7,75
Tüm yazılarını göster